Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1805 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18122 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ... numaralı Endüstriyel Atık Su Sözleşmesinin abonesi olduğunu, davalının difüzör bağlantılarının ve çamur önleminin olmadığını, atık suları önlemsiz olarak deşarj ettiğinin tespit edildiğini, endüstriyel nitelikte atık su kaynağı olan kuruluşların gerekli önlemeleri almadıkları sürece, çevrenin korunması ve kirletilmesini önlemek amacına yönelik olarak atık suyunun toplanması, deşarjı ve arıtılmasının müvekkiline getireceği külfetlerin karşılığı olarak tahakkuk ettirilen bedeli ödemekle yükümlü olduklarını, davalı hakkında bu nedenle 23.906 TL tahakkuk yapıldığını, davalının başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, ... İcra Müdürlüğünün 2012/4011 iptalini ve borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibinde borcun dayanağının gösterilmediğini, herhangi bir tutanağın tebliğ edilmediğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; takip talebinde borcun sebebinin belirtilmediği, herhangi bir dayanak belgenin takibe eklenmediği, davalı tarafa takip konusu ile ilgili ödeme emri ekinde bir belge tebliğ edilmediği, davalı borçlunun bu nedenle takibe itirazında haklı olduğu belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.İİK 58/3 maddesi gereğince, alacak bir belgeye dayanmakta ise, belgenin aslının veya alacaklı yahut mümessili tarafından tasdik edilmiş, borçlu sayısından bir fazla örneğinin takip talebi anında İcra Dairesine tevdii mecburidir. Ayrıca aynı kanunun 61/1 maddesi 2. Cümlesine göre de, takip belgeye dayanıyor ise, belgenin onaylı bir örneğinin ödeme emri ile birlikte borçluya gönderilmesi gerekir. Takip borçlusu sözü edilen ödeme emrine bu nedenle karşı çıkarsa İİK'nun 16. Md. Doğrultusunda merciiye şikayet yolu ile başvurabilir.Ödeme emrine şikayet yoluyla karşı çıkılmaması halinde, bu şikayet itirazın kaldırılması aşamasında değerlendirilemez. (HGK 2001/12 - 428 E. - 2001/226 K.) Eş söyleyişle ödeme emrine takip dayanağı belgenin eklenmemiş olması takip hukukunu ilgilendirir.Elinde kambiyo senedi ya da bir ilam olmayan ve alacağına icra yoluyla kavuşmak isteyen alacaklı; borçlu aleyhine ilamsız icra takibine başvurabilir. Borçlu takibe itiraz ederse, alacaklı itiraz eden takip borçlusuna karşı, itirazın kaldırılması için icra tetkik merciine başvurabileceği gibi, genel mahkeme de itirazın iptali davası açabilir. Alacaklı itirazın kaldırılması yolunu seçtiği taktirde İİK 68. Maddede sayılan belgelerden birisine sahip olması gerekir.Alacaklı, icra tetkik mercii yerine doğrudan genel mahkeme de itirazın iptali davacı açtığı taktirde alacaklının elinde İİK 68-68a maddelerinde belirtilen belgelerden birisi olabilir ya da olmayabilir. Bu durumda davanın konusu normal bir alacak davası ile aynı olup, dava normal bir alacak davasının tabi olduğu usul ve ispat kurallarına tabidir.Somut olayda davacı; davalının takibe vaki itirazı üzerine itirazın iptalini bu davada istemiştir.İtirazın iptali davasının yasal dayanağı İİK 67. Maddesidir. Bu madde hükmüne göre, takip talebine itiraz edilen alacaklı itirazın tebliğ tarihinden itibaren 1 sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. İtirazın iptali davası müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz ettiği alacak üzerine açılan bir eda davasıdır. Madde metninde de açıkça belirtildiği üzere, takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı genel mahkemede açılır ve genel hükümlere göre görülür.Öyle ise mahkemece işin esasına girilerek davacının ve davalının karşı delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yasa hükümlerinin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.