Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18021 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 4459 - Esas Yıl 2010





Davacılar, davalı ile 03.06.2008 tarihli para borcu karşılığı ipotek sözleşmesi imzaladıklarını, davalının bu sözleşmeye göre 1250.000 TL borç para vereceğini, karşılığında ise kendilerine ait 1108 ada, 26 parsel ve 443 ada, 3 parsel sayılı taşınmazlara davalı lehine ipotek tesis edileceğini, sigorta bedeli ödendiği halde davalının edimini yerine getirmediğini, çekilen ihtarnameden de sonuç alınamadığını ve sözleşmeyi haklı nedenle feshettiklerini ileri sürerek, sözleşmenin 5. maddesinde kararlaştırılan 125.000 TL cezai şartın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, sigorta bedelinin yatırılmadığını, sözleşmede belirtilen borcun Azerbaycan uyruklu bir şahıs tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu kişi ödeme yapmayınca kendisinin de ödeyemediğini, daha sonra davacıların bu kişi ile anlaştıklarını, cezai şartın fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, sözleşmede borcun ne kadar süre içinde davacılara ödeneceği konusunda açık bir ifadenin yer almadığı, borcun teminatı olan taşınmazlardan birisinin sözleşme tarihinden 6 ay sonra 3. bir şahsa satılmış bulunması karşısında bu satıştan sonra sözleşmenin yerine getirilmesinin mümkün bulunmadığı, borçlu açısından herhangi bir süre öngörülmediğinden akdin haklı feshinin söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Dava, 03.06.2008 tarihli “Para borcu karşılığı ipotek sözleşmesi" gereğince davalının ediminin yerine getirilmemesi nedeniyle, sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsili istemine ilişkindir. Davalı, sözleşmede belirtilen borcun Azerbaycan uyruklu bir şahıs tarafından ödeneceğini, bu kişi ödeme yapmayınca kendisinin de ödeyemediğin savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, sözleşmede borcun ne kadar süre içinde davacılara ödeneceği konusunda açık bir ifadenin yer almadığı, borcun teminatı olan taşınmazlardan birisinin sözleşme tarihinde 6 ay sonra 2. bir şahsa satılmış bulunma karşısında bu satıştan sonra sözleşmenin yerine getirilmesinin mümkün bulunmadığı, borçlu açışından herhangi bir süre öngörülmediğinden akdin haklı feshinin söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Oysa ki, davacılar davalıya gönderdikleri Bakırköy 3. Noterliği’nin 30.07.2008 gün, 24021 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile; 7 gün içinde sözleşmeye konu paranın davacı Cafer’in hesabına yatırılmasını istemişler, aksi halde sözleşmenin feshedilmiş olacağını, cezai şart ve sigorta bedelinin tahsili için yasal yollara başvuracaklarını bildirmişlerdir. Söz konusu ihtarname, davalıya 01.08.2008 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlar Kanunu’nun 101/1. maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. O halde, davalı, ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren 7 gün sonra, 08.08.2008 tarihinde temerrüde düşmüş ve bu tarihte sözleşme davacılar tarafından feshedilmiştir. Sözleşmenin 5. maddesinde düzenlenen sebeplerin varlığı davalı tarafından iddia ve ispat edilemediğine göre, davacıların sözleşmeyi feshi haklı nedene dayanmaktadır. İpotek edilecek 1108 ada 26 parsel nolu taşınmazın 3. şahsa satılması da sözleşmenin haklı feshinden sonra olup, bu satış nedeniyle sözleşmenin yerine getirilmesinin mümkün bulunmadığından bahsedilemez. Öyle olunca, sözleşmenin davacılar tarafından haklı feshedilmesi nedeniyle sözleşmenin 5. maddesine göre davalı aleyhine cezai şarta hükmedilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usül ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA<karar>, 750.00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, peşin alınan 17,15 TL temyiz harcının istek halinde iadesine, 23.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.