Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 18 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5143 - Esas Yıl 2013
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemiyle açılmış; davanın yargılaması aşamasında davalıya ödemeler yapıldığından ıslahla da artırılmak suretiyle, toplam 539.024,58 TL'nin istirdadı talep edilmiş; mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.Yanlar arasında 02.10.1996 tarihli ve “Sözleşme” başlıklı adi yazılı şekilde sözleşme yapılmıştır. Bu sözleşme, somut olayda uygulanması gereken dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 355. maddesinde tanımı yapılan bir eser sözleşmesidir. Davacı şirket yüklenici; davalı ise iş sahibidir. Davacı şirket, yanlar arasındaki sözleşmenin 1. maddesinde gösterilen işin yapımını, sözleşmedeki koşullarla ve kararlaştırılan bedelle yüklenmiştir.Yüklenici şirket 17.09.2001 tarihli dilekçesi ile tasfiye talebinde bulunmuş, davalı iş sahibi banka tarafından davacının tasfiye talebi kabul edilmiş ve “Ilıca-Yalıköy (Ordu) İçme Suyu ve Arıtma Tesisi İnşaatı Tasfiye Kabul Tutanağı” başlıklı 22.10.2001 tarihli tasfiye tutanağı düzenlenmiş; sözleşmenin taraflarını temsile yetkili olanlarca da bu tutanak imzalanmış ve sözü edilen tutanakta yüklenicinin, tasfiye tarihine kadar yaptığı ve yapmadığı işler belirlenmiştir. Yüklenici tarafından düzenlenen 25.12.2001 tarihli tasfiye kesin hesabı, davalı bankaca kabul edilerek, 08.08.2002 tarihinde onanmış ve yükleniciye de 14.04.2003 tarihli “iş bitirme” belgesi verilmiştir. Ancak, davalı Bankaca 24.07.2003 günlü teftiş raporu dayanak alınarak, eksik ve kusurlu işler olduğu ileri sürülmüş ve fazla ödeme yapıldığı gerekçesi ile işlemiş temerrüt faizi de dahil 473.595,71 TL tutarında borçlu olduğu davacıya bildirilmiş; davacı da, belirtilen tutarda davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalı idarede bulunan 398.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun iadesine karar verilmesini dava etmiş; yargılama sırasında da davacı vekili 07.06.2007 tarihli dilekçesi ile menfi tespit davasına konu olan paranın yargılama sırasında davalıya ödendiğini ve 398.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun geri alındığını, menfi tespit davasının da istirdat davasına dönüştüğünü bildirmiş ve davalı vekilince de aksine bir bildirimde bulunulmamıştır.Yanlar arasındaki uyuşmazlık, tasfiye kesin hesabıyla sonuçlanan işlerde eksik ve ayıplı işlerin bulunup bulunmadığına ve bu sebeplerle davacı yükleniciye davalı tarafından fazla iş bedeli ödenip ödenmediğine ilişkindir. Eser sözleşmesinin konusu işin kısmen yapılmamış olması, eksik iştir. Ayıplı iş ise, bir malda ya da eserde sözleşme ve yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Yüklenicinin, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imâlini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; açık ayıplarda 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 359., gizli ayıplarda da 362. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, aynı Kanunun 360. maddesinde kendisine tanınan hakları işsahibi kullanabilir. Sözleşme ile yüklenici garanti vermiş ise, iş sahibinin açık ayıplar yönünden muayene ve süresinde ihbar yükümlülüğünü, gizli ayıplar yönünden de süresinde ihbar yükümlülüğünü kaldırmayı ve garanti süresi içindeki tüm ayıpları gidermeyi yüklenmiş olur. Yerinde keşif ve inceleme yapılmak suretiyle, sunulan 25.12.2006 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda; tasfiye kesin hesabı yapılan tüm işlerin sözleşme ve eklerine uygun olarak yapıldığı ve yapılan işlerde ayıp olmadığı, eksik işler bulunmadığı açıklanmıştır. Diğer yandan, yanlar arasındaki sözleşmeye dayanarak düzenlenen belgelerde sahtecilik yapıldığı iddiasıyla davacı şirket yetkilileri ile davalı banka yetkilileri hakkında Ünye Ağır Ceza Mahkemesine açılan 2004/41 Esas sayılı davanın yargılaması sırasında da yerinde keşif yapılmak suretiyle yapılan inceleme sonucu bilirkişi kurulunca sunulan 11.12.2006 tarihli rapor da, 25.12.2006 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunu doğrulamaktadır. Açıklanan bu bilirkişi kurulu raporlarına aykırı olan 09.07.2010 tarihli rapor, yerinde incelemeyi içermediğinden diğer raporlarla çelişki arzeden nitelikte ve yeterlilikte kabul edilemez. Kaldı ki, Ağır Ceza Mahkemesince verilen 2008/19 Karar sayılı hükümle sanıkların atılı suçlardan ötürü beraatlerine karar verilmiş ve bu karar Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşmiştir. Açıklanan tüm bu sebeplerle, davacı yüklenicinin tasfiye kesin hesabına konu olan işlerin eksik ve kusurlu olmadığının kabulü gerekmektedir. Mahkemece, yeterli incelemeyi içermeyen ve hüküm vermeye elverişli olmayan bilirkişi kurulu raporunun hükme dayanak alınması suretiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Mahkemece yapılacak iş; davalı tarafından haksız olarak davacıdan tahsil olunan 539.024,58 TL alacağın davalıdan tahsiline ve teminat mektubu hakkındaki davanın da konusu kalmadığından buna ilişkin davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinden ibaret olmalıdır.Açıklanan sebeplerle karar bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davacı lehine BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 06.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.