Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı vekili, davacının 25.09.2008 – 10.06.2010 tarihleri arasında davalı şirkete ait işyerinde sevkiyat sorumlusu ve aşçı yardımcısı olarak kesintisiz ve sürekli çalıştığını, fazla çalışma yaptırıldığını, yıllık izin kullandırılmadığını, resmi tatil ve dini bayramlarda çalıştırıldığını, ücretlerinin ödenmediğini, ihbar ve kıdem tazminatı ödenmeksizin işten çıkartıldığını, işçilik alacaklarının tahsili için davalı şirket aleyhinde Mersin 1. İcra Müdürlüğü'nün 2010/12154 sayılı takip dosyası ile icra takibi başlattıklarını, haksız ve kötü niyetle itiraz edildiğinden takibin durduğunu öne sürerek Mersin 1. İcra Müdürlüğü'nün 2010/12154 sayılı takip dosyasında icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %40'dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Mersin 2. İş Mahkemesi'nin 2012/123 Esas sayılı dosyasında aynı davacı, bu kez Y.. M..'nü hasım göstererek Mersin 1. İcra Müdürlüğü'nün 2011/9745 takip sayılı dosyasına davalı kurum tarafından yapılan itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmiş; ilgili mahkemece, aralarında fiili ve hukuki bağlantı bulunması sebebiyle her iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmiştir.Davalı kurum vekili, aynı alacaklar için iki kez icra takibi yapıldığını, müvekkili kurum ile davacı arasında hizmet ilişkisi bulunmayıp davacının asıl işvereninin diğer davalı şirket olduğunu, diğer davalı şirket ile müvekkili kurum arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi de bulunmadığından kuruma husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini; davalı şirket vekili, müvekkili şirket hakkında Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/59 Esas sayılı dosyası ile devam eden iflasın ertelenmesi davasında verilen ara karar gereğince şirket hakkında tedbir uygulanamayacağını, davanın niteliği gereği dava sonunda şirketin iflasına karar verilmesi halinde hakkında açılan tüm dava ve icra takiplerinin düşeceğini, bu nedenle bahsi geçen davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davacının 25.09.2008 – 10.06.2010 tarihleri arasında davalı ... Turz. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. nezdinde Yurtkur Genel Müdürlüğü'ne ait yurtlarda aşçı yardımcısı olarak çalıştığı, iş akdinin alt işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiği, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile bilirkişi tarafından hesaplanan miktarlar doğrultusunda fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil alacaklarına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne; davalı ...Ltd.Şti.'nin Mersin 1. İcra Müdürlüğü'nün 2010/12154 takip sayılı dosyasında yaptığı itirazın kısmen iptaline, birleşen dosyada davalı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun Mersin 1. İcra Müdürlüğü'nün 2011/9745 takip sayılı dosyasında yaptığı itirazın kısmen iptaline, asıl alacağın likit olmaması sebebiyle davacının, davada ve birleşen davada icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.İflasın açılması, maddi hukuka ilişkin ilişkileri ve hükümleri cebri şekilde etkilediği gibi medeni usul ve icra hukuku kuralları üzerinde de etki meydana getirir. Bu etkilerden biri de görev kurallarında meydana gelen değişikliktir. Görev kurallarındaki değişikliği, dava açıldıktan sonra işverenin iflas etmesi hali ve iflas kararı verdikten sonra işçinin işverene dava açması hali bakımından ayrı ayrı incelemek gerekir.İflasın açılması ile müflisin taraf olduğu hukuk davalarının ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonrasına kadar duracağı genel kural ise de, yine bu hükmün müstacel haller, tazminatsız ceza davaları, şeref ve haysiyete tecavüzden ve cismani zararlardan doğan tazminat davaları ile evlenme, ahvali şahsiye veya nafaka davalarında uygulanamayacağı kabul edilmiştir. 2004 sayılı Kanun'un 194. maddesinde ayrık tutulan "Müstacel haller"den maksat, acele görülmesi gereken ve durduğu takdirde verilecek hükmün faydasız kalacağı gerçeğini teşkil eden durumlardır. Bu davalarda hakim, takdir hakkını kullanarak müstaceliyet kararı vermek suretiyle yargılamaya devam eder. İşçinin alacaklı olduğu iş hukukuna ilişkin bir dava, işçinin sosyal durumu itibariyle 2004 sayılı Kanun'un 194. maddenin gayesine uygun görülerek acele işlerden sayılmalı ve ikinci alacaklılar toplantısı beklenmeksizin yargılamaya devam edilmelidir. Bunun yanında kanunun lafzına göre davacıların, müflise karşı davaya devam edeceği izlenimi hasıl olmakta ise de, masaya dahil mal ve haklar bakımından müflisin yetkisiz kalması keyfiyeti, kendisinin, müstacel de olsa bu davalara taraf olmaya devam etmesine manidir. Bu durum karşısında birinci alacaklılar toplantısı yapılmış ve iflas idaresi teşekkül etmişse, müstacel davalar ikinci alacaklılar toplantısı beklenmeden iflas idaresine karşı; birinci alacaklılar toplantısı henüz yapılmamış ve işin müstaceliyeti icabı iflas idaresinin seçimini dahi beklemeye durum müsait değilse, bu takdirde iflas idaresi müflisin yerini alarak davaya iflasın açılmasından önce davanın görüldüğü iş mahkemesinde devam olunur. Böylece işçinin alacağının tahsili amacıyla iş mahkemesinde açılan davadan sonra işverenin iflasına karar verilmesi mahkemenin görevini etkilemez ise de, işveren müflisin yerine geçecek olanı etkiler.İflas kararı verildikten sonra işçi işçilik haklarından doğan alacağının dayanağını ve miktarını iflas idaresine bildirir. Alacaklıların alacaklarını kaydettirmeleri için 2004 sayılı Kanun'un 219/2. maddesinde öngörülen bir aylık sürenin bitiminden sonra, iflas idaresi alacakların doğru olup olmadığını incelemeye başlar. Maddi yönden inceleme sonucu kabul edilen her alacak tespit edilen sıraya göre sıra cetveline kaydedilir. Kabul edilmeyen alacaklar da red sebebleri ile birlikte sıra cetvelinde gösterilir. İflas idaresi 2004 sayılı Kanun'un 232. maddesinde öngörülen sürede düzenlediği sıra cetvelini iflas idaresine verir ve alacaklıları aynı Kanun'un 166/2. maddesindeki usule göre ilan yoluyla haberdar eder. Ayrıca iflas masasına müracaat sırasında tebligatı gösterir adres ve tebligat masrafları için avans yatıranlara sıra cetveli tebliğ edilir. Sıra cetveline itiraz davalarında dava açma süresi, görev ve yetki 2004 sayılı Kanun'un 235. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre dava açma süresinin ilandan itibaren başlayacağı belirtildikten sonra, ayrıca 2004 sayılı Kanun'un 223/3. maddesi hükmünün saklı olduğu belirtilmiştir. Saklı tutulan hükme göre, iflas masasına müracaat eden alacaklılar tebligatı kabule elverişli adres gösterir, yazı ve tebligat masrafları için avans yatırmışlarsa sıra cetveline itiraz davası açma süresi bu alacaklılar hakkında sıra cetvelinin kendilerine tebliğinden itibaren başlar. Davanın onbeş gün içinde açılması gerekmektedir. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınır. 2004 sayılı Kanun'un 235/1. maddesine göre sıra cetveline itiraz davası iflas kararı veren ticaret mahkemesinin bulunduğu yerdeki herhangi bir ticaret mahkemesinde açılabilir. Görevin belirlenmesinde dava değerinin önemi olmadığı gibi, buradaki mahkemenin yetkisi de kamu düzenine ilişkindir.Bu durum karşısında iş mahkemesinde görülmekte olan işçi alacaklarına yönelik dava sırasında, işverenin iflası halinde dahi, 2004 sayılı Kanun'un 194. maddesi uyarınca, davaya iş mahkemesinde devam edileceği, işverenin işçi alacaklarına ilişkin dava açılmadan önce iflası halinde ise yukarıda belirtilen şekilde hareket ile alacağın iflas masasına kaydedilmemesi durumunda, asliye ticaret mahkemesinde kayıt kabul davası olarak açılması gerekir.Somut olayda, davalı şirkete karşı icra takibi 06.12.2010 tarihinde yapılmış olup davalı şirket tarafından 12.3.2010 tarihinde saat:14.00 itibariyle hakkında iflasın açılmasına karar verildiği gerekçesiyle takibin durdurulması talep edilmiş; icra memurluğunca 14.12.2010 tarihinde İİK.nun 193. Maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi üzerine 14.03.2011 tarihinde bu dava açılmıştır. Dosyadaki belgelerden, Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce 12.03.2010 tarihli karar ile iflasın ertelenmesi talebi reddedilerek şirketin iflasına karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 23.12.2010 tarihli kararı ile bozulduğu, anılan mahkemece bozma kararına uyulup bozma kararı doğrultusunda işlem yapıldıktan sonra 14.02.2012 tarihli karar ile şirketin iflasına karar verildiği, kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi tarafından 28.12.2012 tarihinde onandığı anlaşılmaktadır.İİK. 223 ve devamı maddeleri uyarınca, masanın idare ve tasfiyesi için gerekli bütün işlemlerde masayı iflas idaresi temsil eder. Şüphesiz müflise karşı açılmış davaları takip etmek de bu işlemlerdendir. Ancak, mahkemece, iflas dosyasından iflas idaresinin kimlerden oluştuğu süresinde sorulmamış ve iflas idare memurlarına usulüne uygun tebligat yapılmamış, iflas idaresi davadan haberdar edilmemiştir. İflas idaresinin davaya dahil edilmemesinin sonucu olarak davaya cevap verilememiş ve delil bildirilememiştir.Mahkemece, yapılacak iş; iflasın açılıp açılmadığı, açılmış ise ikinci alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığını araştırmak, iflas idare memurlarına dava dilekçesini duruşma gün ve saatini tebliğ etmek ve delillerini bildirmeleri için süre vererek taraf teşkilini sağlamak, davalı şirketin iflasına ilişkin dosyanın suretini getirtmek, dava konusu alacakların sıraya kaydedilip edilmediğini araştırmak, eğer itiraz olunmayan sırasına kaydedilmişse davanın konusuz kaldığına karar vermek, aksi taktirde davayı esastan sonuçlandırarak alacağın varlığının tespiti halinde, tahsil şeklinde değil; mükerrer tahsilata yol açılmamak üzere alacakların masaya kaydına şeklinde hüküm oluşturmaktır. Mahkemece, hatalı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir.SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 22/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.