K.. S.. ile M.. S.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Çankırı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 07.11.2012 gün ve 23/419 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalılar vekilleri taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili 18.01.2010 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; ortak miras bırakan 1928 doğumlu M.. S..'ten miras yoluyla intikal eden taşınmazların 07.07.2009 tarihli rızai taksim sözleşmesi ile aynen taksiminin yapıldığını, bu sözleşme tarihinde davacının 83 yaşında hasta ve okuma yazma bilmeyen yaşlı bir kadın olduğunu; esasen, muris M.. S..'in 23.01.2008 tarihindeki vasiyetnamesine uygun olarak taksimin yapıldığını düşünerek taksim sözleşmesini imzalamış ise de özellikle vasiyetnamede söz edilen 213 ada 193 ve 195 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak hata ve hileye düşürüldüğünü açıklayarak 07.07.2009 tarihli taksim sözleşmesinin iş bu davaya konu 213 ada 193 ve 195 parsellere ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile bu taşınmazlara ait kayıtların 1/3'er hisse olarak davacı ile davalılardan M.. S.. ve Ü.. S.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar S.. H.. ve üç arkadaşı vekilleri 17.02.2011 havale tarihli dilekçe ile dava konusu parsellerin rızai taksim sonucunda ½'şer paylı olarak davalılar Ü.. S.. ve M.. S.. adına tescilli olduğunu, bu konuda tapu müdürlüğünde düzenlenen resmi senet tarihinden itibaren 1,5 yıl geçtiğini, resmi belgenin aynı kuvvette bir başka belgeyle aksinin ispat edilmesi gerektiğini, davacının hukuki ehliyete haiz olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, karar yerinde yazılı olduğu üzere davacının ortak murisin ikinci eşi bir kısım davalıların ise murisin ilk eşinden olma çocukları olduğu, kök murisin 18.06.2009 tarihinde vefat ettiği, murisin ölmeden önce 23.11.2008 tarihinde kendi el yazısı ile vasiyetname düzenlediği, vasiyetnamenin tenfizi için herhangi bir dava açılmadığı, murisin tüm mirasçıları tarafından 07.07.2009 tarihinde taksim sözleşmesinin imzalandığı, TMK.nun 652/2. maddesi dikkate alınarak davacının dava konusu 213/193 parsele ilişkin davasının reddine, ancak 213 ada 195 parsele ilişkin davasının TMK.nun 652/2 ve 823. maddeleri uyarınca oturma (sükna) hakkı tesisine, bu intifa hakkının tapu kütüğüne tesciline, bu suretle talebin kabulüne karar verilmiştir.Hüküm süresi içerisinde davacı ve davalı vekilleri tarafından bozma istekli olarak ayrı ayrı temyiz edilmiştir.Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; 07.07.2009 tarih ve 805 yevmiye numaralı resmi senet fotokopisi getirilmiştir. Söz konusu belge incelenmiş olup, miras bırakanın tüm mirasçılarının ve davacının yer aldığı, dava konusu 213 ada 193 ve 195 parselin tamamı ½ hisselerle Ü.. S.. ve M.. S.. adlarına tescil edildikleri görülmüştür. Veraset belgesi dosya içerisindedir. 1928 doğumlu M.. S..'in 18.06.2009 tarihinde ölümü ile mirasçısı olarak Keziban (davacı) , Semiha, Emine, M.. Y.., A.. M.., Nimet, Mihriban, Ö..K.. ve Ü.. S..'in kaldıkları görülmüştür.Keşif yapılmış, fen, inşaat ve zirai bilirkişilerin keşifte görevlendirildikleri, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının dinlenmedikleri görülmüştür. Uzman bilirkişilerin raporları dosya içerisindedir. 14.03.2011 günlü 1 nolu oturumda; davalı E.. S.., davalı A.. K.., davalı M.. Ü..ve davalı N.. S..'in davayı kabul ettiklerine ilişkin beyanlarının ve imzalarının alındığı saptanmıştır. Taraf tanıkları duruşmada dinlenmişlerdir.Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık, 07.07.2009 tarihli rızai taksim sözleşmesi uyarınca aynı gün tapu memuru huzurunda düzenlenen resmi senet ile kök murisin tüm mirasçılarının katılımı sonucu muristen kalan resmi senet kapsamında yazılı taşınmazların taksiminin yapıldığı iş bu davaya konusu 213 ada 193 ve 195 parsellerin tamamı ½'şer hisselerle Ü.. S.. ve M.. S.. adına tescil edildikleri, bu senedin düzenlendiği tarihte davacının hata ve hileye düşürülüp düşürülmediğinin belirlenmesi gerekir. Dava dilekçesindeki davacı iddialarının her türlü delille ispatı mümkündür. Resmi senedin düzenlendiği 07.07.2009 tarihinden iş bu davanın açıldığı 18.01.2010 tarihine kadar hak düşürücü süreler geçmemiştir. Bundan ayrı hukuki ehliyetsizlik kamu düzeni ile ilgili bir konudur. Ancak, davacı bizzat kendisinin ehliyetsiz olduğunu ileri süremez. Bir başka anlatımla, davacı vekiline noterde 15.12.2010 tarihinde vekaletname düzenleyerek ve tapu memuru huzurunda resim sözleşmeyi imzalarken ehliyetsiz olduğunu ileri sürmediğine yada ehliyetli olduğu anlaşıldığına göre davacının hukuki ehliyetsizlik iddiası bu aşamada düşünülemez. Öte yandan, 07.07.2009 tarihli resmi senedin diğer kısımlarının geçerli, bu bölümünün geçersizliği iyi niyet kuralına aykırıdır. Tüm bunlardan ayrı olarak, davayı kabul beyanında bulunan bir kısım davalıların dava konusu parsellerde payları yoktur. Bu nedenle bu davalıların davayı kabul beyanları hukuki sonuç doğurmaz.Hal böyle olunca, dava dilekçesindeki hata ve hile sebeplerinin her türlü delille ispati mümkün olduğuna ve hak düşürücü süre geçmeden eldeki dava açıldığına göre; davacı tarafın hata ve hile hukuksal nedenlerine dayalı iddialarının araştırılması varsa delillerinin toplanıp tartışılması ve hasıl olacak sonuca göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken; somut olayla, davacının iddiaları ile hiç bir ilgisi bulunmayan TMK.nun 652/2 ve 823. maddelerinden bahisle özellikle dava konusu 213 ada 195 parselle ilgili yazılı olduğu üzere sükna hakkı tesisine ilişkin kabul kararı ve az yukarıda açıklanan nedenlerle 213 ada 193 parsele ilişkin ret kararı isabetsizdir.Taraf vekillerinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenle yerindedir. Kabulü ile mahalli mahkeme kararının belirtilen sebeplerden ötürü HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 148,50 TL peşin harcın davacı ile davalılara ayrı ayrı iadesine, 02.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.