Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 17716 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6268 - Esas Yıl 2013
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı E. Tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı.Dosya incelendi, gereği görüşüldü:Kadastro sırasında dava konusu 132 ada 11, 133 ada 9, 134 ada 4.134 ada 56, 134 ada 72, 149 ada 4, 150 ada 22 ve 31 parsel sayılı yüzölçümleri tutanaklarında belirtilen taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı H. adına, aynı nedene dayanılarak; dava konusu 132 ada10, 134 ada 12, 150 ada 32, 158 ada 28 ve 29 ve 134 ada 57 parsel sayılı taşınmazlar davalı A. adına, dava konusu 132 ada 4 ve 138 ada 6 parsel sayılı taşınmazlar ise eşit paylarla davalılar H. ve A. adına tespit edilmiştir. Davacı E., miras yoluyla gelen hakka dayanarak ayrı ayrı dava açmıştır.Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş;hüküm, davacı E. tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece davacı tarafın 07.09.2012 günlü oturumda verilen kesin süreye uymadığı gerekçesiyle davacının keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına, mevcut delillere göre de ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya içeriğine ve usul hükümlerine uygun düşmemiştir.Kural olarak 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 36. maddesi hükmünün bir davada uygulanabilmesi için, kanıtlama yükümlülüğü keşif giderlerini karşılamak üzere kendisine önel verilen gerçek ya da tüzel kişiye ait olmalı, uyuşmazlığın çözümü taşınmaz başında keşif yapılmasını zorun* Gönderen:Av. İnan Yılmaz, Tunceli Barosu lu kılmalı, ilgilinin kendisine verilen makul önel yada koşullarının keşif giderlerini yöntemine uygun biçimde mahkeme veznesine depo etmemiş olması gerekir.Yine öğreti ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre, kesin süreden söz edilebilmesi için öncelikle verilen sürenin yapılması istenilen işlerin yerine getirilebilmesine uygun makul bir süre olması, yapılması istenilen işlerin neler olduğunun, kesin süreye uymamanın hukuki sonuçlarının açıkça ve hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ara kararında gösterilmesi, kesin süreye uymamanın hukuki sonuçları konusunda kendisine kesin süre verilen tarafın uyarılması, uyarı yapıldığının da tutanağa geçirilmesi zorunludur.Dosya içeriğinden;mahkemece 07.09.2012 günlü duruşma oturumunda davacı tarafın yokluğunda 09.11.2012 günü saat 10.00'dan itibaren yapılacak keşifte kalem kalem belirtilen toplam 820, 55 TL keşif giderini yatırması için iki hafta kesin süre verildiği, davacı tarafın verilen süreye rağmen keşif giderini mahkeme veznesine depo etmediği gerekçesiyle davanın reddedildiği anlaşılmaktadır. Ancak, davacı tarafça ödenmesi gerektiği belirtilen toplam miktarının hesabında 830, 55 TL olan toplam gider 820, 55 TL olarak yazılmak suretiyle hata yapıldığı gibi bir sonraki duruşma günü olarak, 09.11.2012 tarihli keşif gününden önce 02.11.2012 tarihinin belirlendiği, her ne kadar mahkemece 09.10.2012 tarihinin sehven yazıldığı keşif gününün esasında 09.10.2012 olduğu belirtilmiş ise de; keşif günü olarak 09.10.2012 tarihinin kabul edilmesi halinde dahi bu kez, keşif giderinin ödenmesi için verilen süre sonunda keşif gideri mahkeme veznesine depo edilse bile keşfin yapılacağı 09.10.2012 tarihine kadar bilirkişilere ve tanıklara çıkarılacak davetiye süresi dahi yetersizdir.Hal böyle olunca;mahkemece davacı tarafa keşif giderini yatırması için yeniden ve az yukarıda açıklandığı biçimde yöntemine uygun ve makul süre verilmesi, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, açıklanan nedenlerle davacı E.'nin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacı E'ye iadesine, 30.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.