Yargıtay YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E: 2013/15167 K: 2014/17695 T: 14.11.2014
Davacı
vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, cari hesaptan
kaynaklanan alacak nedeniyle icra takibi yaptıklarını, davalının haksız
olarak itirazda bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini, icra inkar
tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı
vekili, şirketin davacıya borcu bulunmadığını, ilgili dönemde davacının
yönetim kurulu başkanı olarak münferit temsil ve ilzama yetkili
olduğunu, alacağın belgeye dayandırılması gerektiğini ticari kayıtlar
üzerinde tek taraflı olarak işlem yapılabileceğini savunarak, davanın
reddini istemiştir.
Mahkemece,
iddia, savunma, bilirkişi, raporu ve dosya kapsamına göre davacının
alacağının şirket defterlerinde, dava öncesi düzenlenen özel denetçi
raporunda ve 2011 yılı şirket denetim raporunda kayıtlı bulunduğu,
denetim Kurulu'nun genel kurulda ibra edildiği, davacının yatırdığını
iddia ettiği dekontlarda U.B.'nin isminin geçtiği, davacının bu kişinin
şirket çalışanı olduğunu iddia ettiği, davalının ise bu kişinin şirket
çalışanı olduğu hususuna karşı çıkmaksızın parayı yatıranın davacı
olmadığını belirttiği, üçüncü kişi tarafından yatırılan parayla ilgili
olarak davacı iddiasını geçersiz kılacak açıklama yapılmadığı, alacağın
likit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, itirazın kısmen iptaline,
icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava,
davalı ortağın şirkete verdiği borçtan kaynaklanan itirazın iptali
istemine ilişkin olup, kural olarak şirket kayıtları davacının münferit
yetkili yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde tutulmakla tek başına
ispat vasıtası olarak kabul edilemez. Davanın ispatı yönünden şirket
kayıtları yanında diğer belgelerin de bir arada değerlendirilmesi
gerekir.
Davacı
bu kapsamda şirkete verdiği borca yönelik olarak banka dekontu ibraz
etmiş, söz konusu belgede ismi geçen U.B.'nin grup şirketlerinin finans
bölümünde çalıştığını, parayı kendisi adına yatırdığını iddia etmiş,
mahkemece anılan kişinin şirket çalışanı olmadığı hususuna davalının
karşı çıkmadığı, üçüncü kişi tarafından yatırılan parayla ilgili olarak
davacı iddiasını geçersiz kılacak açıklama yapılmadığı gerekçesiyle
davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ispat yükü kendisine düşmeyen
davalının U.B. isimli kişinin şirket çalışanı olduğu iddiasına karşı
çıkmaması aleyhine değerlendirilemez.
HMK'nın
31.maddesi “hakimin uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı
durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü
hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir,
delil gösterilmesini isteyebilir” hükmünü haiz olup, mahkemece bu
kapsamda HMK'nın 27, 29 ve 31.maddeleri uyarınca taraflar dağılıp
dinlenerek, dosyaya usulüne uygun olarak ibraz edilmiş belgelerde adı
geçen kişiler de mahkemece dinlenebileceğinden, gerektiğinde para
yatırma belgesinde ismi geçen U.B.'nin tanık sıfatıyla beyanı alınarak
tüm kanıtlar bu çerçevede bir arada değerlendirilerek, neticesine göre
bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru
olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma
neden ve şekline göre davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik
temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ
Yukarıda
1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz
itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına
BOZULMASINA, 2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin
icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik
incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100 TL. duruşma vekalet
ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin
harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.11.2014 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.