Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17605 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8686 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Ankara 10. Aile MahkemesiTARİHİ : 23/12/2014NUMARASI : 2014/1526-2014/1680H.. B.. ile R.. A.. aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının ve birleşen davanın kabulüne dair Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 23.12.2014 gün ve 1526/1680 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı Hülya vekili, 91 ada 1 parselde bulunan 13 nolu bağımsız bölüm nedeniyle dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile yarı hissesinin davacı adına tescilini talep etmiş, 24.07.2009 havale tarihli dilekçe ile tapu iptal tescil talebinin mümkün olmaması halinde 40.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, bu değer üzerinden harç yatırmış, daha sonra 19.12.2012 havale tarihli dilekçe ile talep miktarını 59.197,54 TL'ye yükseltmiş ve bu değer üzerinden ıslah harcı yatırmıştır. Birleşen davada davacı Hülya vekili, 12.732,24 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı Ramis vekili, davanın ve birleşen davanın reddini savunmuştur.Mahkeme ilk kararında, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile 52.732,24 TL'nin karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiş, hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 03.07.2014 tarih 2013/15139 Esas-2014/14037 Karar sayılı kararı ile “.....Ancak, davacı vekili dava dilekçesinde evlilik birliği içinde edinilen taşınmazın edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında edinilmiş mal olduğunu iddia ederek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşken, 23.05.2012 tarihli dilekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğine terdit ekleyerek 40.000,000 TL alacak isteğinde bulunmuş, 18.12.2012 tarihli dilekçesiyle isteğini 59.197,54 TL olarak ıslah etmiştir. Bu halde, 23.05.2012 tarihli dilekçenin ıslah niteliğinde olup olmadığı ve buna bağlı olarak 18.12.2012 tarihli ıslah dilekçesinin 2. ıslah olup olmadığı üzerinde durmak gereklidir. 6100 sayılı HMK'nun 176. maddesinde, taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ve aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda davacı vekili tarafından tapu iptali ve tescil istemli olarak açılan davada, 23.05.2012 tarihli dilekçeyle tapu iptali ve tescil isteğine terdit ekleyerek 40.000,00 TL talepte bulunulması ıslah niteliğinde olup HMK'nun 176/2 maddesi gereğince aynı dava da ancak bir kez ıslah yoluna başvurulabileceğinden mahkemece, 40.000 TL'lik talep aşılarak 18.12.2012 tarihli geçersiz ıslah dilekçesinin gözönünde tutularak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Öte yandan mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, yargılama da kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderlerinin HMK'nun 326/2 maddesine aykırı olarak kabul red oranına göre paylaştırılması gerekirken davalıdan tahsiline karar verilmesi de doğru değildir. ” gereğine işaret edilerek bozma sevk edilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl dava yönünden davacının davasının kabulüne, 40.000-TL nin karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen dava yönünden davanın kabulüne, 12.732,24 TL'nin birleşen davalıdan alınarak birleşen davacıya ödenmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m).Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.Somut olaya gelince; eşler, 17.10.1990 tarihinde evlenmiş, 11.03.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir(TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu mal, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 05.01.2006 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilamında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu Dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, karar verilmesi gerekmiştir.2- Davacı mevcut tapi iptal tescil davasına terditli talep ekleyerek taşınmazın tapu iptal tesciline karar verilmediği takdirde katılma alacağı olarak 40.000-TL talep etmiş, buna ilişkin ilk ıslah dilekçesini harçlandırarak 24.07.2009 tarihinde vermiştir. Bu ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı tutulduğunu gösteren bir açıklama yoktur. Islahın yapıldığı tarihte 6100 sayılı HMK yürürlükte olmayıp 1086 sayılı HUMK yürürlüktedir. 1086 sayılı HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde kısmi dava açılabilmesi için ilk davada veya ıslah dilekçesinde talep edilmeyen bölüm için dava hakkının saklı tutulduğunun belirtilmesi gerekir. O halde, fazlaya ilişkin dava hakkı saklı tutulmadığından birleştirilen ek davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdırSONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) nolu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1.) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 900,55 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.