Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17546 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 32059 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : Sincan İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/10/2011NUMARASI : 2011/436-2011/473Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından, Sincan 2. Aile Mahkemesi'nin 01.07.2011 tarih ve 2010/13 E., 2011/706 K. sayılı ilamında hüküm altına alınan ziynet eşyaları bedelinin yasal faizi ve yargılama giderleri ile birlikte tahsili amacıyla ilamlı icra takibine başlandığı, borçlunun ilamın kesinleşmediğinden bahisle takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece istemin kabulüne ve icra emrinin iptaline karar verildiği görülmektedir.HUMK'nun 443/4. maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemezler. Ayrıca, boşanma kararının eklentisi olan yargılama gideri ve tazminat alacaklarına ilişkin hükümler de aynı kurala tabidirler.Somut olayda, takibe dayanak yapılan Sincan 2. Aile Mahkemesi ilamında davanın kısmen kabulü ile toplam 15.136,87 TL'nin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine hükmedildiği görülmüştür. İlamda hüküm altına alınan takı bedelinden kaynaklanan tazminat alacağı; tarafların şahsi ya da ailevi yapılarına ilişkin durumlarında bir değişiklik yaratmayan, sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkileyebilen, boşanma ilamının fer'i niteliğinde olmayıp ondan bağımsız olan edaya ilişkin ilamlardır. Bu nitelikleri itibariyle de takı bedelinden kaynaklanan tazminat alacağına ilişkin ilamların, diğer edaya ilişkin ilamlar gibi, kesinleşmeden icraya konulmaları mümkündür.O halde mahkemece, borçlunun şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken takip konusu ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı gerekçesi ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.Diğer taraftan, HMK'nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereğince hükümde "gerekçeli kararın yazıldığı tarihin" yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 17/05/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.