Davacı A.. A.. vekili Avukat R.Y. tarafından, davalı S.. K.. vd aleyhine 21/02/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12/07/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan S.. K.. tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılardan S.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, 2011 yılı Ocak ayından beri G.. T..Sitesi yönetim kurulu üyesi ve başkanı olarak görev yaptığını, genel kurul tarafından verilen yetki doğrultusunda site için yapılacak ortak giderlerle yakıt paraları için gerekli aidatların belirlendiğini, davalıların Ordu Cumhuriyet Başsavcılığı'na vermiş oldukları şikayet dilekçesi ile şeffaf olamayan, hesap veremeyen bir yönetim tarzı ortaya koyduğunu, 2011 yılı için toplanan aidatların nereye harcandığının belli olmadığını, alınması gerekenden 20 ton kömür eksik alındığını belirterek hakkında şikayette bulunduklarını, soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bu karara yapılan itirazın da reddedildiğini, davalıların haksız ithamları nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalılar, genel kurul toplantısında kendilerine denetim raporunun verilmediğini, toplanan yakıt parası karşılığı 20 ton eksik kömür alındığı iddialarına karşı kendilerine kömür alımı belgelerinin gösterilmediğini, sel nedeniyle beton dökülmesi ve doğalgaz dönüşümü işlerinde hatalar yapıldığını, davacıya bu konularda noter aracılığıyla gönderdikleri ihtarnameye de açıklayıcı bir cevap verilmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalıların eylemlerinin hak arama özgürlüğü ve şikayet hakkının sınırlarını aştığı gerekçesiyle istem kısmen kabul edilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olayda, davalılar davacının yönetici olduğu sitede oturmaktadırlar. Davalıların toplanan paralar karşılığı alınması gereken kömürün alınandan .... ton fazla olması gerektiği, sel nedeniyle gerekli alt yapı çalışmalarının yalnızca ... blok için yapıldığı, doğalgaz dönüşümünün geciktirildiği gibi iddialarına yapılan genel kurul toplantısında doyurucu cevaplar alamadıklarını belirtmişlerdir. Davalılar tarafından söz konusu konularda açıklama yapılması istemiyle gönderilen ihtarnameye de bu konuların toplantılarda görüşüldüğü şeklinde yanıt verilmiştir. Gerek dava dosyasında gerekse soruşturma dosyasında yer alan belgelerden, 2011 yılı içerisinde bir çok kez kömür alımı yapıldığı, sel nedeniyle alt yapı çalışması yapılıp doğalgaz dönüşümü konusunda çeşitli kararların alındığı anlaşılmaktadır. Söz konusu işlemlerin 2011 yılında gerçekleştirildiği ancak 2011 yılı faaliyetlerinin değerlendirildiği 22/01/2012 tarihli genel kurul toplantısında davalıların üzerinde durduğu konularda gerekli açıklamaların yapılmadığı anlaşılmaktadır. Şu durumda; davaya konu olayın özellikleri ve gelişim biçimi göz önünde tutulduğunda, şikayet hakkının kullanılması bakımından zayıf da olsa bir takım emarelerin bulunduğu benimsenmelidir. Yukarıda belirtilen ilke ve saptanan olgular ışığında, hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği kabul edilmeli ve dava tümden reddedilmelidir. Mahkemece, kısmen kabul kararı verilmesi doğru görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılardan S.. K..'ın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.