Davacı
H.. A.. vekili Avukat R.. Y.. tarafından, davalı H.. S.. aleyhine
16/03/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine
mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair
verilen 05/03/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili
tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya
içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1-Dosyadaki
yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici
nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik
görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan
temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davalının diğer temyiz itirazları yönünden;Dava,
haksız fiil nedeniyle nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı
tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalının yerel seçim
çalışmaları sırasında yaptığı konuşmalarda kendisine hakaret edildiğini,
bu eylemi nedeniyle davalının mahkum olduğunu belirterek manevi
tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, sözlerinin eleştiri niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Kişilik
hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat
ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını
belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında
tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer
sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın
belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların
bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar
yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir
hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve
nasfetle) karar vereceği Medeni Yasa'nın 4. maddesinde belirtilmiştir.
Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı
gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir
nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir
zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın
sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var
olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine
ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Dosya içeriğinden Erdek
Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2010/165 Esas, 2010/351 Karar sayılı dosyasında
sanık (davalı) H.. S..'nın seçim çalışmaları sırasında yaptığı
konuşmalar sırasında katılanın (davacının) ismini de zikrederek
kullandığı "kukla", "Bandırma mafyası ile işbirliği içinde", "hırsız",
"gaspçı", ve benzeri ifadeleri nedeniyle 1.740 TL adli para cezası ile
cezalandırılmasına kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.Olay
tarihi, olayın gelişimi, tarafların siyasi kişilik olmaları ve
yukarıdaki ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, davalı aleyhine
hükmedilen manevi tazminat miktarı fazladır.Daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Temyiz
olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle
BOZULMASINA, (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalının diğer
temyiz itirazlarının reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri
verilmesine 16/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.