Dava, 10.03.2008 tarihinde geçirdiği iş kazasında yaralanarak %9 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.Mahkemece, 15.586,43 TL. maddi, 10.000,00 TL.manevi tazminatın davalı M.Y.M. Y. İnş. San. Tic. Ltd.Şti.'den tahsiline, davalı Gölbak Kızılırmak Ltd. Şti.aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle davanın reddineDosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden, davaya konu zararlandırıcı olayın Kurum tarafından iş kazası olarak kabul edildiği, hükme esas alınan 30.09.2010 tarihli kusur raporunda %70 oranında davalı M.Y.M. Y. İnş.San.Tic.Ltd.Şti.'nin %30 oranında da kazalının kusurlu görüldüğü, raporun incelenmesinde davalı G.B. Ltd.Şti.'nin kazaya konu paletli kepçenin sahibi olup bu kepçenin diğer davalı şirket tarafından kiralandığı, Mahkemece davalı G.K. Ltd. Şti.bakımından davanın reddi sebebi olarak davalı G.K. Ltd.Şti.'nin olayda işverenlik sıfatının olmaması yanında kazanın oluşumunda bu davalı şirketin bir fiilinin de bulunmamasının gösterildiği anlaşılmıştır.Somut olayda uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle asıl işveren - alt işveren kavramlarının açıklanması gerekir.4857 Sayılı Kanun'un 2.maddesine göre bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir.İş Kanunu'nun 2.maddesinin 7.fıkrasına göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren - alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ne karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.5510 Sayılı Kanun'un 12/6.maddesi ile de asıl işveren, bu Kanun'un işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu tutulmuştur.4857 Sayılı Kanun'un 2/7.maddesi ile işçilerin İş Kanunu'ndan, sözleşmeden ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları, 5510 Sayılı Kanun'un 12/6.maddesi ile de Kurumun alacakları ve işçinin sosyal güvenlik hakkı daha geniş koruma-güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi halde, 4857 veya 5510 Sayılı Kanun’dan kaynaklanan yükümlülüklerinden kaçmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün olurdu.Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu “müteselsil sorumluluktur” Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu'nun 2.maddesinin 6.fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.Alt işverenden söz edebilmek ve asıl işvereni, aracının borçlarından sorumlu tutabilmek için bir takım zorunlu unsurlar bulunmaktadır.a) İşyerinde işçi çalıştıran bir asıl işveren bulunmalıdır. Sigortalı çalıştırmayan “işveren” sıfatını kazanamayacağı için, bu durumdaki kişilerden iş alanlar da aracı sayılmayacak ve anılan madde kasamında dayanışmalı sorumluluk doğmayacaktır.b) Bir başka işveren, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş almalı ve sigortalı çalıştırmalıdır.c) İşverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırılması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Bu kişinin diğer bir takım işyerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi bulunmamaktadır.d) İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte olmamalıdır, aksi halde iş alan kimse aracı değil, bağımsız işveren niteliğinde bulunacaktır.e) İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.f) Alt işverenin aldığı iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi ya da yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin bütünleyici, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İşyerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi halinde, alt işverenden söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.05.1995 gün ve 1995/9-273-548 sayılı kararı da aynı yöndedir.)Yine 5510 Sayılı Yasa'nın 13/e bendine göre işçilerin, işverence sağlanan bir taşıt ile işin yapıldığı yere gidiş gelişi esnasında meydana gelen kaza iş kazası sayılır. İşverenin işin görülmesi için sigortalıların işin görüleceği yere emniyetli ve güvenli bir şekilde götürülüp getirilmeleri işverenin yükümlülüğünde olan bir husustur. İşveren bu görevini kendi araç ve işçisiyle yapabileceği gibi başkasına ait araç ve işçi ile de yerine getirebilir. Taşıma işinin işverenin nam ve hesabına yapılması halinde diğer sorumlular yanında işverenin de işçiye karşı doğrudan sorumluluğu bulunmaktadır.Bunun yanında iş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu'nun 77.maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle yapılan işin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken tedbirlerin neler olduğu İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tü-züğü'nün ilgili maddelerinin göz önünde tutulmak suretiyle, incelenmesi, işverenin hangi önlemi almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı, gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranın hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi gerekir. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.369 K. sayılı kararı da aynı yöndedir.)Bu kapsamda şüphesiz ki tarafların kusur durumu irdelenirken konusunda ehil bilirkişi ya da bilirkişilere olayı inceletmek kadar olaya neden olan tüm sakinlerin bir bütün olarak ele alınması ve bu kapsamda da taraflarca ortaya konulan iddia ve savunmalar ile tüm delillerin titizlikle değerlendirilerek kusurun aidiyeti ve oranına dair raporun oluşa uygun olup olmadığının tespiti gerekir.Somut olayda ise, davacı vekili yargılamanın her aşamasında davalı G. K. Ltd. Şti. işçisi olan kazalının taşeron olarak diğer davalıya asıl işveren M.Y.M.Y. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.'ne ait işyerinde çalıştığı esnada ka-zalandığını belirtmektedir. Davacı vekilinin bu iddiası yani davalı Gölbak Kızılırmak Ltd. Şti.'nin işçisi olduğu iddiası, anılan iş kazası sonrasında Kurum müfettişlerince düzenlenen ve aksi sabit oluncaya katdar geçerli belgelerden sayılan iş kazası tahkikat evrakında da irdelenerek ortaya konulmuş bir husustur. Zira İş müfettişince hazırlanan bu evraktan anlaşıldığı üzere davalı G.K. Ltd. Şti.'nin ortağı ve müdürü KK'nin ifadesinde davalı M.Y. M. Y. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. ile makine kirası ve şoför ücreti de dahil olarak anlaştıklarını, diğer davalı M.Y. M. Y. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.tarafından kazalıya ödenen bir ücret var ise bunun kepçe için ödenen 5.000.00 TL.'den düşüldüğünü belirtmektedir. Özellikle Kemal Kızılırmak'ın bu ifadeleri sonrasında iş kazası tahkikat raporun sonuç ve kanaat bölümünde davalı G.K. Ltd. Şti.'nin alt işveren (taşeron) diğer davalı M.Y. M.Y İnş. San. Tic. Ltd. Şti.'nin ise asıl işveren olduğu yönündeki değerlendirmenin yine tüm dosya kapsamı ile birlikte konunun ele alınmasında yerinde bir değerlendirme olduğu anlaşılmaktadır.Tüm bu açıklamalar sonrasında; gerek Mahkemenin gerekçesinde gerekse hükme esas alınan kusur bilirkişi heyetinin konuyu irdelemesi esnasında davalı G.K. Ltd. Şti.'nin kazalı davacının işvereni olup bu şirketin diğer davalı asıl işveren M.Y. M.Y. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. taşeronu bir şirket olduğu hususunun göz ardı edilmesi ve bu hatalı değerlendirme ile neticeye varılması doğru görülmemiştir.Yapılacak iş; davalı G.K. Ltd. Şti.'nin diğer davalı M.Y. M.Y. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.'nin taşeronu şirket olup davacının da olay tarihinde bu taşeron şirketin işçisi iken kazalandığının kabulüne göre içerisinde yine makine mühendisi iş güvenlik uzmanı bilirkişisi olan heyete olayı yeniden inceletmek, akabinde ortaya çıkacak duruma göre tüm delilleri birlikte değerlendirip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇHükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 10.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.