Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. Başbayraktar Taşkın tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü:YARGITAY KARARIDavacı dayalı işyerinde günde 11 saat çalıştığını, 1080 TL. net ücret aldığı halde SGK'ya asgari ücretle çalıştığının bildirildiğini bunun düzeltilmesini istediği halde düzeltilmeyince iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve bazı işçilik alacakları isteğinde bulunmuştur.Davalı davacının 11.05.2006 tarihinde istifa ettiğini, ihbar öneli kullanırken, süre dolmadan 28.05.2006 günü işe gelmediğini, sigorta primlerinin eksik yatırlmadığını, 500TL. net ücret aldığını savunmuştur.Mahkemece bant şefi olan davacının 700 TL. net ücret aldığı davacının 11.05.2006 tarihli dilekçe ile istifa ettiği, ihbar süresini tamamlamak için çalışmaya devam ederken işyerini terk ettiği ve ihtarname göndererek istifaya geçerli neden oluşturmaya çalıştığı bu nedenle ikinci feshin geçerli olmadığı gerekçesiyle kıdem tazminatı reddedilip diğer istekler kısmen hüküm altına alınmıştır.Kararı yasal süresi içinde taraflar temyiz etmiştir.1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerekti-rici sebeplere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- İşçinin ödenmeyen işçilik hakları sebebiyle iş sözleşmesini haklı olarak feshedip feshetmediği, taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32/4. maddesinde ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. Yine İş Kanunu'nun da 5953 sayılı Basın İş Kanunu'nun 14. maddesinde öngörüldüğü gibi üretin peşin ödeneceği öngörülmemiştir. Buna göre, aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde karar-laştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sonra ödenmelidir.Ücreti ödenmeyen işçinin bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür.1475 Sayılı İş Kanunu döneminde bunun dışında toplu olarak hareket etmemek ve kanun dışı grev kapsamında sayılmamak kaydıyla Borçlar Kanunu'nun 81. maddesi uyarınca ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini ifa etmekten, yani çalışmaktan kaçınabileceğini kabul edilmekteydi. 4857 sayılı İş Kanunu'nda ücret daha fazla güvence altına alınmış ve işçi ücretinin 20 gün içinde ödenmemesi durumunda işçinin iş görme edimini yerine getirmekten kaçınabileceği açıkça düzenlenmiş ve bunun toplu bir nitelik kazanması durumunda dahi, kanun dışı grev sayılamayacağı kurala bağlanmıştır.Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da tanınmıştır.İşinin ücretinin kanun veya sözleşme hükümlerine göre ödenmemesi işçiye bu imkanı verir. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir.Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanmış olması gerekir. (Yargıtay 9.HD. 18.01.2010 gün 2008/14546 E 2010/193 K.)4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/II-e bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların da ödenmemesi işçiye haklı fesih imkanı verir.(Yargıtay 9.HD. 16.07.2008 gün 2007/22062 E. 2008/16398 K.)İşçinin ücretinin işverenin içine düştüğü ödeme güçlüğü nedeniyle ödenememiş olmasının sonuca bir etkisi yoktur. İşçinin ücretinin bir kısmını İş Kanununun 33. maddesinde öngörülen ücret garanti fonundan alabilecek olması da işçinin fesih hakkını ortadan kaldırmaz.Bireysel iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ayni yardımların yerine getirilmemesi de (erzak yardımı, kömür yardımı gibi) bu madde kapsamında değerlendirilmeli ve işçinin haklı fesih imkanı kabul edilmelidir.İşçinin sigorta primlerinin hiç yatırılmaması veya eksik bildirilmesi işçinin sosyal güvenlik hakkını ilgilendiren bir durum olsa da Dairemizin 1475 Sayılı Yasa döneminde istikrar kazanmış olan görüşü 4857 sayılı İş Kanunu döneminde de devam etmekte olup, sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması hallerinde de işçinin haklı fesih imkasın vardır. (Yargıtay 9.HD. 18.01.2010 gün 2009/24286 E. 2010/74 K.)Somut olayda davacı 11.05.2006 tarihli istifa dilekçesi ile işten ayrılmak istediğini bildirmiştir. Ancak davacının ihbar öneli kullanmak istediğine ilişkin dosyada herhangi bir belge olmadığı gibi davacının istifa dilekçesinin haklı nedenle işten ayrılmaya yönelik olduğu 28.06.2006 tarihli fesih bildiriminden de anlaşılmaktadır. Davacının gerçek ücretinin SGK'ya eksik bildirildiği dosya kapsamından bellidir. Bu nedenle iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği anlışıldığından kıdem tazminatı isteğini kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇTemyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcanın istek halinde ilgiliye iadesine, 09.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.