Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; Ankara ili Yenimahalle İlçesi A.. Köyünde k.. .. ada .. nolu taşınmazın 3367 sayılı Yasa ile değişik 442 sayılı Köy Kanunu'nun ek 13.maddesi uyarınca davacıya tahsis edildiğini, anılan Yasa uyarınca taşınmazın davacı adına tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde konut yapılmadığının belirlenmesi üzerine tapu kaydının iptali ile Belediye adına tescili isteği ile açılan dava sonunda (Ankara 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/404 E- 2010/222 K.sayılı ilamı) taşınmazın tapusunun iptali ile Yenimahalle Belediyesi adına tesciline karar verildiğini, kararın 14.02.2011 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazın davacıya bedel karşılığında satıldığını ancak taşınmazın bedelinin davacıya ödenmediğini belirterek,taşınmazın rayiç değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında; 442 sayılı Köy Kanunu ve buna ilişkin yönetmelik hükümleri gereğince satış tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde taşınmaz üzerinde bina yapılmaması nedeniyle davacı aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulle sonuçlanıp, taşınmazın müvekkili adına tescil edildiğini, açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; davacı aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davası sırasında 442 sayılı Köy Kanunu'nun ek 13 ve uygulama yönetmeliğinin 15.madde hükümlerinde taşınmazın bedelinin davacıya ödeneceğine dair bir hüküm bulunmadığı, ancak kesinleşen hükümden sonra 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı yasanın 187.maddesi ile 442 sayılı Köy Kanunu'na 31/12/2009 tarihinden önce Belediye haline dönüşmek veya başka bir belediyenin sınırlarına dahil edilmek suretiyle tüzel kişiliğini kaybeden köylerde kendilerine bu Kanun'un Ek 13.maddesine göre taşınmaz satışı yapılan hak sahipleri hakkında satış bedelinin ödenmesi kaydıyla Ek 13.madde de öngörülen diğer şartların uygulanamayacağı ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibari ile henüz kesinleşmemiş davalarda da bu madde hükümleri uygulanır şeklindegeçici 1.maddenin eklendiği,somut olayda ise davalı tarafından açılan davada verilen kararın 14/02/2011 tarihinde kesinleştiği, şayet o davanın görüldüğü sırada 6111 sayılı yasa yürürlüğe girmiş olsa idi davacının bu madde hükmünden yararlanma imkanının bulunduğu, ancak bu davadan önce verilen tapu iptali ve tescil kararının kesinleşmesi nedeniyle davacının bu imkandan da yararlanma olanağı bulunmadığı gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir.Kural olarak haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. (TBK. m.77) Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkisinde haklı bir sebep olmaksızın başka bir şahıs aleyhine zenginleşen kimsenin malvarlığında meydana gelen artışın aynen veya nakden iadesi söz konusudur. Her borç ilişkisinde olduğu gibi sebepsiz zenginleşmede de bir borçlu ve bir alacaklı vardır. Sebepsiz zenginleşme ilişkisinin borçlusu, malvarlığı haklı bir sebep olmaksızın başkası aleyhine artan (zenginleşen) kişidir.Somut olayda; davacının adına tahsis edilen taşınmaz üzerine tahsis şartlarına uygun olarak süresinde bina yapmaması, üzerine düşen edimi yerine getirmemesi nedeniyle, adına tescil edilen taşınmazın tapusunun iptal edildiği hususu tartışmasızdır. Ne var ki, davacı tahsis işlemi sırasında bir bedel ödediğini iddia etmektedir.Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, davacı, üzerine düşen edimi yerine getirmese dahi tahsis işlemi sırasında ödediği bedeli isteme hak ve yetkisine sahiptir. Bunun kapsamı ise, kendi kusuruna dayanarak tahsisin iptaline sebep olması nedeniyle ancak ödenen paranın aynen iadesidir.Bu durumda mahkemece, davaya konu taşınmazın davacı adına tahsis ve tescil işlemine dair tüm bilgi ve belgelerin dosyaya kazandırılarak, davacı tarafından bir bedelin ödendiğinin ispat edilmesi halinde, ödenen bedelin aynen iadesine karar verilmesi gerekirken, sebepsiz zenginleşme ilkelerine aykırı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.