Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Bedelsiz senedi kullanma suçunun oluşabilmesi için;sanığın elinde borçlusunca bedelinin tamamı yada kısmen ödenmiş bir senet olmalı ve bunu kısmen veya tamamen ödenmemiş gibi tahsile sokması veya bir başkasına devretmesi gerekmektedir. Borcun bir bölümü ödenmiş ve geri kalan miktar için elinde tuttuğu senedi, tümü veya kalandan fazla miktarı için kullanan sanığın fiili de bedelsiz senedi kullanma suçunu oluşturacaktır.Katılanın, evinde tadilat yaptırmak için sanıklar Levent ve M.G.'ya ait B. D. şirketi ile sözleşme yaptığı, bu kapsamda katılanın adı geçen şirkete senetler verdiği, daha sonra katılan ile B. Ş.arasında protokol yapılarak sözleşmeden vazgeçildiği, buna rağmen sanıklar Levent ile Mehmet'in daha önceden katılandan aldıkları senetleri iade etmeyerek diğer sanık H.. A..'ya verdikleri, sanık Halil'in de suça konu senetleri icra takibine koyduğu, bu şekilde sanıkların birlikte hareket ederek gerçekte bedelsiz olan senedi kullanmak suretiyle üzerlerine atılı suçu işlediklerinin iddia edildiği olayda,Sanık M. G.aşamalarda değişmeyen ifadesinde, katılana iade edemediği senetler nedeniyle teminat senedi imzalayıp verdiğini, borcu ödeyemeyince teminat senedine dayalı olarak katılanın kendisi hakkında icra takibi yapıp mallarını kaldırdığını beyan etmesi, sanık H.. A.. ise savunmasında, ticaret yaptığını, suça konu senetleri de bu çerçevede sanık M.G.'dan aldığını belirtmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından; katılanın duruşmaya çağrılarak şikayet ve delillerinin nelerden ibaret olduğunun sorularak beyanının alınması, sanıklar Levent ve Mehmet tarafından iade edilmeyen senetler nedeniyle katılana teminat senedi verilip verilmediği, katılanın bu senede dayalı olarak icra takibi yaparak zararını karşılayıp karşılamadığının araştırılması, bu hususta yapılmış bir icra takibi varsa onaylı bir suretinin dosya içine konulması, söz konusu katılana ait senetlerin 9.9.2006 tarihli protokolden önce mi yoksa sonra mı sanıklar Levent ve Mehmet'ten alınarak diğer sanık Halil tarafından kullanıldığının sanıklara ait ticari belge ve kayıtlardan araştırılıp tespit edildikten sonra sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.