Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1705 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 25389 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ........... Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkDolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Somut olayda; sanığın, temyiz incelemesi dışındaki ....... ile birlikte araçla seyir halinde iken yaya olarak gördükleri ve daha önceden tanımadıkları şikayetçiye gideceği yere bırakmayı teklif ederek araca davet ettikleri, şikayetçinin de davet üzerine sanıkların aracına bindiği, sanığın bir telefon görüşmesi yapıp telefonu kapattıktan sonra eşi ile görüştüğünü, eşinin adağı olduğunu, gariban birine yardım etmek istediklerini söyleyerek şikayetçide güven telkin ettiği ve 1.000 Euro olduğunu beyan ettiği, ancak tedavülde olmayan Peru parasını şikayetçiye verip, kendilerinin akşam Avrupa'ya gideceklerini, bu paranın bir kısmını kimsesizler yurduna bağışlamasını söyleyerek para üstü olarak şikayetçiden 450,00 TL aldıkları anlaşılmakla; eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında aşağıdaki bozma ve eleştiri nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden koşulları oluşması halinde infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK'nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun“ sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasından 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkarılıp yerine, “TCK'nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.