(.Davacının talep ettiği maddi tazminatın Türk Medeni Kanu-nu’nun 174/1. maddesinden kaynaklandığı, bu nedenle tefrik kararı verilmesinin yanlış olduğu; Bakırköy 1. Aile Mahkemesi’nin 2007/589 esas 2009/316 karar sayılı ilamının temyizi üzerine Dairemizce verilen 18.10.2010 tarih ve 2009/15612 esas sayılı bozma ilamından anlaşıl-maktadır.Görevli mahkemenin, Aile Mahkemesi olduğu anılan bozma kararında da, belirtildiğine göre davanın esası ile ilgili karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davacı vekilihukuk genel kurulu karariHukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:Dava maddi tazminat istemine ilişkindir.Davacı (kadın) vekili, müvekkili ile davalının yaklaşık 20 yılı aşkın süredir evli olduklarını, davalının evliliğin yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği gibi başka kadınlarla ilişkisinin bulunduğunu,bu nedenle kondilom hastalığına yakalandığını, bu hastalığı müvekkiline de bulaştırdığını, aidas hastalığının bir çeşidi olan kondilom hastalığının tedavisinin ömür boyu sürdüğünü belirterek, hastalığın tedavisinde harcanılmak üzere 100.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı( koca)vekili, istenilen tazminatın çok yüksek olduğunu, davacının tedavisinin tamamlandığını, tedavi masraflarının müvekkili tarafından karşılandığını, davalının aldığı maaştan başka bir geliri olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Dava ilk olarak boşanma, nafaka,velayet, maddi ve manevi tazminat sistemleri ile açılmış olup, Bakırköy 1. Aile Mahkemesi'nin 2007/589 E.2009/316 K. Sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonunda maddi tazminata ilişkin dava tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmiştir. Eldeki dava tefrik edilen maddi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece,gelecekteki tedavi masraflarına ilişkin açılmış olan davanın dayanağının Borçlar Kanunu hükümleri olduğu, bu nedenle davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizliğe dair verilen karar , davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce yukarıda belirtilen nedenlerle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Direnme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu'nun önüne gelen uyuşmazlık; eldeki tazminat davasında aile mahkemesi mi yoksa asliye hukuk mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.Bu noktada, aile mahkemelerinin görevleri üzerinde durulmalıdır.Bilindiği üzere, aile mahkemelerinin görevi ve görevine giren işlerde ki yargılama usulü, 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'da düzenlenmiştir.4784 Sayılı Kanun'un 4. maddesindeki; 4721 sayılı Türk Medeni Ka-nunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere, TMK'nın 118 ila 395. maddelerinden kaynaklanan bütün davalara, aile mahkemesinde bakılacağı hükme bağlanmıştır.Aile mahkemesi kurulmayan yerlerde, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca belirlenen asliye hukuk mahkemelerinde davanın aile mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. (Yargıtay HGK'nın16.11.2005 tarih ve 2005/2-673 E. 2005/617 K. Sayılı kararı)Bu aşamada uyuşmazlığın çözümü için, boşanma nedeniyle hükmedilecek maddi tazminat hakkında kısa bir açıklama yapılamasında yarar vardır.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)'nın 174/1. maddesi; “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini...” hükme bağlamıştır. Bu hüküm gereğince, maddi tazminata hükmedebilmesi için temel koşul, tazminat isteyen tarafın boşanmada kusursuz yada daha az kusurlu olması ve boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmiş bulunmasıdır.Hukuka aykırı ve kusurlu bir davranış sonucu hakkı ihlal edilenin zararının giderilmesi, menfaatinin denkleştirilmesi hukukun temel ilkesi-dir.Ancak,Türk Medeni Kanunu'nun 174/1.maddesi, genel tazminat esaslarından ayrılmış ve kendisine özgü kural getirmiştir.Haksız fiil tazminatının temel unsuru olan “gerçek zararın belirlenmesi” koşulu, Aile Hukukunda, Borçlar Hukuku'ndaki düzenlemeden farklı-dır.Eşler arasındaki ilişkinin özelliği itibarıyla burada gerçek zararı tam olarak belirlemek zordur.Bu özelliği nedeniyledir ki, yasa, menfaati zedelenene, uygun bir tazminat verileceğini açıklamıştır.Hakim, tazminat miktarını takdir ederken, kusurun ağırlığını, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, evlenme şanslarını, ortalama yaşam sürelerini, yaşam seviyelerini ve geçim koşullarını göz önünde tutarak, makul ve herkesçe kabul edilebilir bir miktar belirlenmelidir.Kanun. Mevcut veya beklenen menfaatin neler olduğunu göstermemiştir. Mevcut menfaatin belirlenmesinde ölçü, genel olarak evlilik birliğinin eşlere sağladığı yararlardır.Mevcut menfaate örnek olarak karı veya kocanın karşılıklı nafaka ve bakım haklarının ortadan kalkması, yasal mal rejiminden doğan hakların kaybedilmesi, kusursuz ya da daha az kusurlu olan tarafın boşanma sonucunda diğerine ait malları ve sermayeyi geri vermesi, ticarethaneyi tasfiyeye mecbur olması gösterilebilir. Buna karşılık, evlenme sırasında yapılan masraflar ile evlenme münasebetiyle verilen hediyeler, maddi tazminat olarak istenemez (Turgut Akıntürk/ Derya Ateş Karaman, Türk Medeni Hukuku, Il.Cilt , Aile Hukuku, 14.Baskı, Ocak 2012, İstanbul, s.297).TMK'nın 174/1. maddesinde düzenlenen beklenen menfaatler ise, evliliğin devamı halinde eşlerden birinin diğerine gelecekte sağlaması muhtemel olan çıkarlardır.Bunlara örnek olarak nafaka, eşler arasındaki ölüme bağlı tasarruflardan veya sigortadan doğacak bir alacak, sosyal güvenlik kurum veya sandıklarından eş dolayısıyla bağlanacak aylık ile karının kocasının işyerinde çalışmasından elde ettiği gelir gibi menfaatler gösterilebilir (Akıntürk/Karaman, a.g.e. , s.297).Aile birliği, eşler arasında eşitliğe dayanır (Anayasa m.41). Başka bir ifade ile eşler, evlilik birliğinde eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir. Eşler,-birlikte yaşamak,birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorunda-dırlar( TMK.m.185/.). Birliği beraberce yönetirler (TMK.m.186/2). Evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla katılırlar.Boşanma halinde eşlerden birinin, diğerine, emek veya malvarlığıyla sağladığı katkı ve desteği yitirmesi, yoksun kalınan bu desteğin maddi değeri kadar mevcut menfaatin ihlalidir (TMK.m.186/3). Türk Medeni Ka-nunu'nun 174/1. maddesinde maddi tazminat talebi için kadın ve erkek yönünden bir ayrım yapılmamıştır.(Hukuk Genel Kurulu' nun 24.10.2007 gün ve E: 2007/2-787, K: 2007/766 sayılı kararı). Boşanma sonucu eş en azından diğerinin maddi desteğini yitirecektir.Somut olayda; davacı (kadın), davalı (koca)'nın sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını ve başka kadınlarla ilişkisinin bulunduğunu, bu nede3nle kondilom hastalığına yakalandığını, bu hastalığı kendisine de bulaştırdığını belirterek, bu hastalığın tedavisinde harcanılmak üzere 100.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Az yukarda belirtildiği üzere tedavi giderleri evlilik birliğinin eşlere sağladığı mevcut yararlar arasında olup eldeki dava, TMK. 174/1 maddesi kapsamında açılmış tazminat davası niteliğindedir.Hal böyle olunca, yerel mahkemece 4787 Sayılı Kanun'un 4. maddesi gereğince TMK'nın 174/1. maddesi kapsamında açılan tazminat davalarında aile mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek işin esasına girilmesi yerine görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇDavacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanun'un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğinceBOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun'un 440. maddesi uyarınca, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.