Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1700 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 427 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 11.02.2010 gün ve 2009/423 E., 2010/56 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 14.02.2012 gün ve 2011/4551 E., 2012/989 K. sayılı ilamı ile;(...Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatifin ortağı, diğer davalıların da kooperatifin yönetim ve denetim kurulu üyesi olduklarını, müvekkillerinin ortaklık aidatlarını ödemelerine rağmen 2005 yılından bu yana genel kurullara çağrılmadıklarını, kooperatifin 30 konut yapacak arsası bulunmasına rağmen 80 ortak kaydedilerek fazladan kaydedilen ortaklara daire verilmediğini, konut verilemeyen 50 kişiden haksız yere aidat toplandığını, müvekkillerinin ödedikleri aidat karşılığında kooperatiften daire almalarının mümkün olmadığını ileri sürerek, şimdilik 40.000,00 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren faizleriyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar Y. E.., N. T.. ve davalı kooperatif vekili, davacıların halen kooperatif ortağı olduklarını, ortaklıktan ayrılmayan veya ihraç edilmeyen ortakların ödedikleri aidatları kooperatiften isteyemeyeceklerini, üye sayısının artırılmasının genel kurul kararına dayalı olduğunu, 2007 yılında yapılan genel kurulda, aidat borcunu ödeyen ortakların birinci etapta, ödemeyenlerin ise ikinci etapta konut almalarına karar verildiğini, davacıların aidat borcunu ödememeleri nedeniyle birinci etap konutlardan inşaatı devam eden ikinci etap konutlara aktarıldıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacıların, ödedikleri aidatları kooperatif ile yönetim ve denetim kurulu üyelerinden tahsilini istedikleri, davacıların daire verilmemesi nedeniyle daire karşılığı tazminat isteminde bulunmadıkları, kooperatif ortaklığından ihraç edilmeyen veya istifa etmeyen ortakların ödedikleri aidatları kooperatiften isteyemeyecekleri, davacıların kooperatiften alacağı bulunsa dahi yönetim ve denetim kurulu üyelerinin alacaktan şahsi olarak sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davalı kooperatife yönelik davanın esastan, yönetim ve denetim kurulu üyelerine yönelik davanın pasif dava ehliyeti bulunmadığından reddine karar verilmiştir.Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.1- Dava, kooperatifin ortağı olan davacılara konut verilememesi nedeniyle uğranılan zarara karşılık konut bedelinin tazmini istemine ilişkindir. Husumet kooperatif ve yönetim kurulu üyelerine yöneltilmiştir. Mahkemece, dava, çıkma alacağı olarak nitelendirilerek davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, davacılar vekilinin dava dilekçesinde, daire sayısından fazla ortak alındığını, müvekkillerinin ödedikleri aidat karşılığı daire almalarının mümkün olmadığına ilişkin iddiaları, davacıların çıkma alacağını değil, kendisine daire verilmeyen ortağa verilmesi gereken tazminatı istedikleri anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacıların isteminin daire karşılığı tazminat olarak kabul edilerek, taraf delillerinin bu çerçevede değerlendirilerek davalı kooperatifin elinde davacılara verilecek daire bulunup bulunmadığı belirlenerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.2- 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesinin yollaması gereğince uygulanması gereken TTK.nun 336. maddesine göre genel olarak yönetim kurulu üyeleri şirket adına yapmış oldukları sözleşme ve işlemlerden ötürü şahsen sorumlu değillerdir. Aynı maddede 5 bent halinde açıklanan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olan 5. bent gereğince gerek kanunun, gerekse anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kasten veya ihmal sonucu olarak yapmayan yönetim kurulu üyeleri aleyhine zarar gören ortak doğrudan dava açabilir. Davacı delillerinin TTK nun 336. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle davanın husumetten reddine karar verilmesi doğru değildir.)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, kooperatifin ortağı olan davacıların tazminat istemine ilişkindir.Yerel mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacılar vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davacılar vekili temyize getirmiştir.Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, dava dilekçesi kapsamına göre davacıların iddialarının kooperatiften “çıkma alacağı” mı yoksa, kendisine daire verilmeyen ortağa verilmesi gereken “tazminatı” mı talep ettikleri, ayrıca davalı yönetim kurulu üyelerinin kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlemlerden dolayı şahsen sorumlu olup olmadıkları, gerek anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kasten veya ihmal sonucu olarak yapmamalarından dolayı, zarar gören ortak tarafından aleyhlerine doğrudan dava açılıp açılamayacağı, bu cümleden olarak bahsi geçen kişilerin pasif husumet ehliyetlerinin olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.Genel Kurul görüşmeleri sırasında Özel Daire bozma ilamında davacı delillerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesinin yollaması gereğince uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nun 336. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verildiğinden bahisle bozulması üzerine, Yerel Mahkemece direnme olarak adlandırılan kararda anılan Yasa hükmünün değerlendirilmesinin yeni hüküm teşkil edip etmediği, buradan varılacak sonuca göre, temyiz incelemesinin Özel Dairece mi, yoksa Hukuk Genel Kurulu’nca mı yapılacağı hususu ön sorun olarak incelenmiş, ve Yerel Mahkemenin bu yöndeki değerlendirmesinin gerekçeyi güçlendirme niteliğinde olduğu, yeni hüküm niteliğinde olmadığı oybirliği ile kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.Davacılar vekilinin dava dilekçesindeki kooperatif üye sayısının 30 ile sınırlı olmasına rağmen kooperatifin 80 üye kaydı yapması karşısında ödedikleri aidat karşılığı daire almalarının mümkün olmadığına ilişkin iddiaları ile fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 40.000 TL. talep etmiş bulunması karşısında, bu talebin kooperatiften çıkma alacağı değil, kendilerine daire verilmemesinden kaynaklanan tazminat talebi olduğu kabul edilmelidir. Bu bakımdan mahkemece, davacıların istemlerinin daire karşılığı tazminat olduğu kabul edilerek, taraf delilleri bu çerçevede değerlendirilip davalı kooperatifin elinde davacılara verilecek daire bulunup bulunmadığı araştırılarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesinin yollaması gereğince uygulanması gereken 6762 sayılı TTK'nun 336. maddesine göre genel olarak yönetim kurulu üyeleri şirket adına yapmış oldukları sözleşme ve işlemlerden ötürü şahsen sorumlu değillerdir. Aynı maddede 5 bent halinde açıklanan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olan 5. bent gereğince gerek kanunun, gerekse anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kasten veya ihmal sonucu olarak yapmayan yönetim kurulu üyeleri aleyhine zarar gören ortak doğrudan dava açabilir. Davacı delillerinin 6762 sayılı TTK'nun 336. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle davanın husumetten reddine karar verilmesi doğru değildir.Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler, davacıların kendilerine daire verilmeyen ortağa ödenmesi gereken “tazminatı” talep etmediklerini, kooperatiften “çıkma alacağını” talep ettikleri gerekçesiyle Yerel Mahkeme kararının onanması yönünde görüş beyan etmişlerdir.O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca hükmün tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,25.12.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar HAGB'ye itiraz üzerine hem şekil hem de esastan incelenir Hakkı olmayan yere tecavüz suçundan sanık S.nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 154/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 80,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına da Vekalet sözleşmesinin kapsamı-İlamın icrasının ayrı bir iş sayılacağı-ilamın icraya konulmaması talebinin azil sayılamayacağı Taraflar arasındaki “avukatlık ücret alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 19.03.2010 gün ve 2010/1 E., 2010/115 K. sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 23. Hizmet tespiti davasında ispat kuralları - Araştırılması gereken hususlar Taraflar arasındaki “hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 3. İş Mahkemesince davanın “kabulüne” dair verilen 14.12.2011 gün ve 2011/398-2011/1062 sayılı kararın incelenmesi davalı SGK vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 29.12.2011 gün v Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?