Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16969 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 10562 - Esas Yıl 2011





Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/12/2010 tarih ve 2009/592-2010/757 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı-karşı davacı ile davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2008/602 Karar sayılı ilamının Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiğini, davalı şirketin kendisine borsada işlem yapması konusunda yardımcı olmaması nedeniyle mağdur olduğunu, bankalardan kredi alamadığını, iş çevresinde küçük düşürüldüğünü, maaşına haciz konulduğunu ileri sürerek, 39.000 TL maddi ve 41.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuş, karşılık davasında, davacının Doğan Yayın Holding hisselerini sattığını ancak satışın açığa satış olarak yapılması ve davacının satılan hisseler üzerine blokaj koyması nedeniyle satış bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini ileri sürerek, 940 TL’nin 14.01.2000 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının davacıdan izin almaksızın 14/01/2000 tarihinde 1.426 TL değerinde hisse senedini sattığı, bunun üzerine hisse senetlerinin sahibi olan davacı tarafından hisse senetleri üzerine blokaj konulduğu, davalı aracı kurum tarafından blokajın kaldırılması amacıyla açılan davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay’ca onanarak kesinleştiği, bu süreçte davacı tarafından 1.426 TL değerindeki hisse senedinin değerlendirilemediği ve davacının borsada işlem yapamadığı, maaşına haciz konulduğu, davalı aracı kurumun sözleşmeye aykırı olarak davacının iznini almadan hisse senetleri satmasına rağmen haklı olarak davacı tarafça konulan blokaj kaydının kaldırılması için dava açması ve davacı aleyhine takip yapmasının davacının kişilik haklarını ihlal edici nitelikte olduğu, dava açılması ve icra takibi yapılması eyleminin başlı başında kişilik hakkı ihlali sayılmamasına karşın hisse senedi satış işlemini haksız olarak yaptığını bilmesine rağmen dava açıp takip yapması sebebiyle davalının yasaca kendisine tanınan dava açma ve takip yapma yetkilerini hukuka uygun olarak kullandığının kabulünün mümkün olmadığı ayrıca memur olan davacının maaşına bu sebeple haciz konulmasının davacının kişilik haklarını rencide edici nitelikte olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile 1.426 TL hisse bedeli ve 6.400,01 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 7.826,01 TL maddi tazminatın ve 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, karşılık davanın kabulü ile 940 TL’nin 14/01/2000 tahinde itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı-karşı davacı ile davacı-karşı davalı vekili temyiz etmiştir. 1- HUMK’nun 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun ile değişik 427/2 ncü maddesi hükmüne göre miktar veya değeri 1.000 TL'nı geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 21.7.2004 hüküm tarihi itibariyle kesin olup, anılan miktar 01.01.2010 tarihi itibariyle 1.430 TL’na çıkarılmıştır.Somut olayda, mahkemece, davalı karşı davacı tarafından açılan davada 28.12.2010 tarihinde kısmen kabul kararı verilerek, 940 TL’nın hüküm alınmasına karar verilmiş olup söz konusu miktarın, hüküm tarihi itibariyle, yukarıda anılan kanun hükmü uyarınca, temyiz sınırının altında kaldığı anlaşıldığından, kararın temyizi kabil olmayıp, davacı karşı davalının bu yöne ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Davalı karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, davacıya ait olduğu iddia edilen, borsada işlem gören hisse senetlerinin aracı kurum olan davalı tarafından izinsiz olarak satılması nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla talep olunan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Davacı, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2008/602 Karar sayılı ilamının Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiğini, davalı şirketin kendisine borsada işlem yapması konusunda yardımcı olmaması nedeniyle mağdur olduğunu, bankalardan kredi alamadığını, iş çevresinde küçük düşürüldüğünü, maaşına haciz konulduğunu ileri sürerek işbu davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamı itibari ile davacının, kendisine ait olduğunu iddia ettiği borsada işlem gören hisse senetlerinin davalı aracı kurum tarafından izin alınmaksızın satıldığını, bu amaçla kendisi tarafından hisse senetleri üzerine blokaj konulduğunu ileri sürmüş, davalı vekili ise satışın davacı tarafından açığa satış şeklinde yapıldığını bildirmiştir. Buna karşın mahkemece, taraflar arasındaki ilişki kapsamında yapılan işlemlerin nelerden ibaret olduğu, hangi işlem nedeniyle zarar doğduğu, varsa zararın miktarı gibi hususlar araştırılıp değerlendirilmiş değildir. Bu durumda mahkemece, öncelikle dava konusu olan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem göre hisse senetlerinin davacıya ait olup olmadığı, davacı tarafından açığa satış yapılıp yapılmadığı, davacının koyduğu blokaj işleminin satış işlemine mi yoksa hisse senetlerine mi ilişkin olduğu, varsa davacının zararının ne miktarda olduğu borsa konusunda uzman bilirkişiler aracılığı ile belirlendikten sonra sonuca gidilmesi gerekirken değinilen hususlar açıklığa kavuşturulmaksızın, memur olan davacının maaşına haciz konulduğundan söz edilerek, davalının dava ve takip haklarını kötüye kullandığının kabulü ile davacı lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. 3- Bozma sebep ve şekline göre, davacı karşı davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı karşı davalının temyiz isteminin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı karşı davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı karşı davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı karşı davacıya iadesine, 31.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.