MAHKEMESİ : İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkakYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı ve davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A RDavacı 3. kişi vekili, 27.12.2011 tarihinde müvekkili şirketin...si adresinde inşaatını yürüttüğü konut projesine ait şantiyeye gelinerek mülkiyeti ve zilyetliği müvekkili şirkete ait olan 200 adet telestopik direk ve muhtelif ebatlarda plywood üzerine haksız haciz konulduğunu, haciz konulan plywoodun haciz tarihinden çok önceki bir tarihte 14/01/2011 tarihinde müvekkili şirket tarafından satın alındığını, teleskopik direklerin ise 2008 yılında müvekkili şirketin mülkiyet ve zilyetliğine geçtiğini, takip borçlusu....'nin ticari merkezi ya da şubesinin haczin yapıldığı adres olmadığını, iddia ederek davanın kabulü ile davalı alacaklı taraf aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı alacaklı vekili, aynı adreste borçlu şirket ile ilgili başka icra dosyalarından da haciz işlemi yapıldığını savunarak davanın reddine ve davacı taraf aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; ispat yükünün davacıda olduğu, davacının dayanağı olan kesin kabul tutanağının 26/10/2011 tarihli, geçici kabul tutanağının 15/12/2010 tarihli olması karşısında en azından bu tarihler itibariyle borçlu şirketin haciz yapılan adresten ayrıldığının kabulü gerektiği, davacının dayandığı faturaların haciz yapılan menkullere uyumlu olduğu, davalı alacaklının adreste haciz yapmakta kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabülü ile mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılmasına, davalı alacaklının kötü niyetli olmadığı anlaşıldığından aleyhine tazminata hükmedilmesine ilişkin davacı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık, 3.kişinin İİK'nun 96 vd maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.1-Temyize konu kararın gerekçesinde de ifade edildiği gibi eldeki davada ispat yükü davacı 3. kişidedir, zira takip adresi, ödeme emrinin tebliğ edildiği adres ve haciz adresi aynı olup, buna göre mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Davacı vekili, müvekkili aleyhine olan karineyi çürütmek için eldeki davada delil olarak; takip dosyası içeriğine, mahcuzlarla ilgili tanzim edilmiş faturalara, yapım işleri geçici ve kesin kabul tutanaklarına, adi ortaklık ile borçlu arasında akdedilen eser sözleşmesine ve tanık beyanlarına dayanmıştır. Dayanılan kesin kabul tutanağı 26.10.2011, geçici kabul tutanağı ise 15.12.2010 tarihini taşımaktadır. Bu tutanakların adi yazılı şekilde ve matbu biçimde düzenlendiği nazara alındığında her zaman düzenlenmesi mümkün belgelerden olduğu kabul edilmelidir. Bu tutanakların içeriğinin incelenmesinden de davacının iddia ettiği gibi davalı borçlu tarafından işin yarım bırakıldığına dair bir sonucun çıkarılması da mümkün görülmemektedir. Ayrıca mahcuzlarla ilgili olduğu iddia edilen faturaların içerik bakımından ayırt edici niteliğinin olmadığı, mahcuzlarla birebir ilgisinin de kurulamayacağı, mahcuzlardan plywoodla ilgili olan faturanın tanzim tarihinin de borcun doğumundan ve takibin kesinleşmesinden sonraya tekabül ettiği görülmektedir. Öte yandan; takip dosyasında, davaya konu hacizden önce de haciz işlemi için 14.07.2010, 23.08.2010 ve 11.10.2010 tarihlerinde ilgili şantiye sahasına gidildiği, ancak borçlu tanınmadığından ya da şantiye kapalı olduğunda haciz ifa edilemediği tespit edilmiştir. Oysa; bu tarihler geçici kabul tutanağın dahi tanzim tarihinden önceye isabet etmekte olup, bu durumun davalı alacaklı lehine yorumlanması gerekir. Bu bilgiler ışığında; davacının dayandığı faturaların ve kabul tutanaklarının düzenlenmesi her zaman mümkün belgelerden olduğu ve istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmeyeceği, ispat yükü kendisinde olan davacının iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermek gerekirken, delillerin yanlış değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine GEREK BULUNMADIĞINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın davacıya, 190,10 TL peşin harcın da istek halinde davalı ....'ye iadesine 27.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.