1Taraflar arasında görülen tedbir nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; 2012 yılında Osmaniye'den Adana'ya tayini çıkan davalının, davacıyı Adana'da yanında istememesi ve başka bir kadınla hayatını devam ettirmesi karşısında; davacının, Denizli'ye taşındığını, müşterek çocukların okul, sağlık, eğitim, yol giderleri, davacının zorunlu yaşam ihtiyaçları ile davalı tarafından aldırılan krediden kaynaklanan borçlarına, davacının öğretmen maaşının yetersiz kaldığını; davalının gelirinin, davacının gelirinin en az üç katı olduğunu belirterek; davacı için aylık 1.500,00 TL, müşterek çocuklardan Yusuf için aylık 1.500,00 TL, Berkay için aylık 1.000,00 TL olmak üzere, toplam: 4.000,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; cevap dilekçesinde, müvekkilinin tayininin, 2012 yılı yaz kararnamesi ile çıktığını; Adana'nın Osmaniye'den büyük olması nedeniyle çocukların Adana'da daha iyi eğitim alacakları ve daha iyi koşullarda yaşayabileceklerini; tayinini, Adana'ya yasal olanaklarla kolaylıkla yapabileceklerini söylemesine rağmen, ikna olmayarak evi ve ortak çocukları Adana'ya getirmekten kaçındığını; daha sonra da, müvekkiline bilgi vermeden tayinini memleketi olan Denizli'ye yaptırdığını, davacının, öğretmen olup, aylık 2.500,00 TL maaşının olduğunu, bu nedenle, nafakaya ihtiyacının olmadığını; ortak çocukların sadece nafaka ölçüsünde değil başkaca bütün ihtiyaçlarını baba olarak olanakları ölçüsünde yerine getirdiğini savunup; davacı yönünden, nafaka talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davacının davasının kısmen kabulü ile, davacı kadının öğretmen olması ve geliri bulunması nedeniyle tedbir nafakası talebinin reddine; müşterek çocuklar yönünden, dava tarihinden itibaren ayrı ayrı aylık 700,00'er TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak müşterek çocuklar için harcanmak üzere davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, dava; ayrı yaşamada haklılık iddiasına dayalı, davacı eş ve müşterek çocuklar için tedbir nafakası istemine ilişkindir.TMK’nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. (TMK.nun 197/2.maddesi)Tedbir nafakasında, eşlerin, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin, ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması veya davacının çalışması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ortak giderlere (elektrik, su, telefon, kira, yakıt parası vs.) katılma yükümlülüğünü tamamen ortadan kaldırmaz. Bu durum, sadece, nafaka miktarının takdirinde etkili olabilir. Davacı kadının gelirinin bulunması, ona, tedbir nafakası bağlanmasını engelleyici bir hal değildir. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4).Hakim, nafaka takdirinde; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini, ayrı yaşamaları halinde de korunması gerektiğini gözetmelidir.Somut olayda; davalının, evlilik birliğinin devamı sırasında sadakatsiz davranışlar sergilediği; bu nedenle, ayrı yerde görev yapan eşinin tayin talebini istemediği, ortak konuta gelip gitmediği,bu haliyle davalının kusuru nedeniyle tarafların ayrı yaşadıkları tanık beyanları ile sabit olup; davacının ayrı yaşamada haklılığı kanıtlanmıştır.Yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında; davacının öğretmen olduğu ve ortak çocuklarla birlikte aynı konutta birlikte yaşadığı ve aylık gelirinin 2500,00 TL olduğu tespit edilmiştir.Hal böyle olunca, mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek, davacı tarafın geçimini sağlayıcı, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde; TMK 4. md gereğince, hakkaniyete uygun bir nafaka takdir edilmesi ve hüküm altına alınması gerekmektedir. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde, davacı tarafın tedbir nafakası isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.