MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, 05.09.2011 tarihli dava dilekçesinde; taraflar arasında düzenlenen harici satım sözleşmesiyle davalıdan satın aldığı araç bedeli olarak müvekkilinin davalıya 6850 TL ödediği halde, davalının dava konusu aracın satışını vermediği gibi aracın da elinden alındığını ileri sürerek, 6850 TL'nin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ile inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında; müvekkilinin davacıya sattığı aracı trafikte üzerine almadığını, davalının vergi borcu nedeniyle aracın satıldığını, talebin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davacı tarafından aracın satış tarihinin 2010 yılı olduğu ileri sürülmüş ise de, vergi dairesince cebri satış tarihinin 30.10.2009 olması karşısında bu tarihe itibar edilmediği, icra takibinin başlangıç tarihi itibariyle geçerli olan Borçlar Kanunu yönünden bağlı bulunulan 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu, kaldı ki başvurulmuş olan yemine de uyulduğu gerekçe gösterilerek davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmektedir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; harici araç satış sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesi uyarınca trafikte tescilli araçların mülkiyetini nakledici nitelikte sözleşmelerin noterde yapılması zorunludur. Bu hükme aykırı olarak yapılan sözleşmeler hukuken geçersizdir. Ancak, geçersiz sözleşmeden kaynaklansa dahi, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda BK.125.maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.Somut olayda; uyuşmazlık sözleşme ilişkisinden doğduğu için olaya sözleşme zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Davalı vekili yargılamada, sözleşmenin 2007 Nisan ayında yapılmış olabileceğini beyan etmiş olup, alacağın tahsili için 31.01.2011 tarihinde başlatılan icra takip tarihine kadar geçen sürede 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır.O halde mahkemece, davalının zamanaşımı def'inin reddi ile işin esası incelenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.