Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:Dava, adi ortaklıktan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.Mahkemece, 13. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, kararı taraflar temyiz etmişlerdir.Davacı, davalı ile Tunceli Merkez Geyiksuyu YİBO binasının bakım ve onarım işinin (1/2) oranında ortak olarak yapılması konusunda sözleşme yaptıklarını, davacının edimlerini yerine getirmediği halde davalının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediği ve davacıya ödemesi gereken miktarları ödemediğini bildirerek davalının aldığı hakedişlerden payına düşenin ödetilmesini istemiştir. Daha önce davanın kabulüne dair verilen karar davalının temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından “hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu, davacının alacak talebinin fesih ve tasfiyeyi kapsadığı BK.'daki 538-540 maddeleri gözetilerek hukukçu, inşaat mühendisi ve muhasebeciden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınıp sonucuna göre ortaklığın tasfiyesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulduğu halde hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunu hazırlayan heyette inşaat mühendisi bulundurulmamıştır. Dava konusu adi ortaklık inşaat işine ilişkin olup, bozmada belirtildiği üzere bilirkişi heyetinde inşaat mühendisi bulundurulması zorunludur. Bu yönün gözetilmemesi doğru değildir.Dava konusu uyuşmazlık 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun yürürlükte olduğu dönemde meydana gelmiş ise dosya temyiz aşamasında iken 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK'nın yürürlüğüne dair kanunun 1.maddesi son cümlesi uyarınca “.....sona erme ve tasfiye” konusunda 6098 Sayılı TBK hükümlerinin uygulanması gerekecektir. Bu nedenle adi ortaklığın sona ermesi ve tasfiyesine dair 6098 Sayılı TBK'nın 639, 642, 643 ve 644.maddelerinin dikkate alınması gerekir. Şu durumda, mahkemece yönetici ortak olduğu anlaşılan davalıdan hesap istenmeli, tarafların tasfiye konusunda anlaşıp anlaşamadıkları tespit edilmeli, tasfiyede anlaşamadıkları takdirde, mahkemece öncelikle ortaklığa ait malların tespitinin yapılması gerekir. Bu hususta taraflardan delil ve karşı delilleri alınarak değerlendirme yapılmalı, bu hususun belirlenmesinin ardından yukarıda belirtildiği üzere yönetici ortak olduğu anlaşılan davalıdan hesap istenerek tayin olunacak görevli marifetiyle ortaklığa ait malları satılmalı, öncelikle varsa ortaklığın borçları ödenmeli, bilahare ortaklardan her birinin ortaklık için yaptıkları masraflar hesaplanmalı ve her birinin ortaklıktan olan alacağı düşüldükten sonra geriye birşey kalır ise bu meblağın, var ise zararın paylaştırılmasına karar verilmelidir. Anılan yön gözetilmeksizin verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇTemyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına; peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde taraflara iadesine, 10.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.