DAVA : Taraflar
arasındaki "şerhin silinmesi ve tapu iptali, tescil" davasından
dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 8.Asliye Hukuk Mahkemesince davaların
kabulüne dair verilen 12.07.2010 gün ve 2009/354 E.-2010/201 K. sayılı kararın
incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk
Dairesinin 30.11.2011 gün ve 2010/14667 E.-17112 K. sayılı ilamı ile;
( ... Davacı M. Y.,
08.10.2009 tarihli dilekçesiyle Topallı Köyü 316 sayılı parselden 2981 Sayılı
Yasa hükümlerine göre yapılan parselasyonla oluşan 453 ada 5, 6, 12 ve 13
sayılı parsellerin maliki olduğu, 316 sayılı parselin, Hazineye ait taşınmazdan
3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı hakkındaki yasa hükümlerine göre tahsisi, imar
ihya ve tescil edilmek suretiyle orman rejimi dışına çıkarıldığı, bu husus
gözetilmeden yasaya aykırı işlemle 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasıyla
Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılması ve bu konuda tapu kaydına şerh
konulmasına ilişkin işlemin yasal dayanağının bulunmayan şerhin iptali
istemiyle açtığı davayla, davacı Hazine ise 04.10.2009 tarihli dilekçesiyle
çekişmeli parselin 1945 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları
içindeyken yine, 1986 yılında kesinleşen 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına
orman sınırları dışına çıkarıldığı tapu kaydının iptali ve Hazine adına tapuya
tescili iddiasıyla açtığı davalar birleştirilmiştir. Mahkemece 3573 sayılı
yasada öngörülen şartlar yerine getirilip tapu kaydı oluştuktan sonra, 4086
Yasa ile getirilen değişikliğe göre şerh yazılamayacağı gerekçesiyle davacı
gerçek kişinin davasının kabulüne ve şerhin silinmesine, çekişmeli parselin
kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içindeyken yine kesinleşmiş 2/B
uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, 1961
Anayasasının yürürlüğünden sonra zımnen yürürlükten kaldırıldığı, uygulama
olanağı kalmadığı, ormanların 3573 sayılı yasa hükümlerine göre
dağıtılamayacağı gerekçesiyle Hazinenin davasının kabulüne, çekişmeli
parsellerin tapu kayıtlarının iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya
tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ve karşı davalı gerçek kişi ile davacı
ve karşı davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki
açıklamaya göre dava karşılıklı olarak tapunun beyanlar hanesindeki 2/b
şerhinin silinmesine, tapu iptal ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli
taşınmazların bulunduğu 1945 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile
1980 yılında yapılıp 02.04.1981 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 1744 Sayılı
Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2.madde uygulaması, 1985 yılında yapılıp,
23.05.1986 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 2896 sayılı Yasa ile değişik
6831 sayılı yasanın 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece çekişmeli
parsellerin ifraz edildiği Topallı Köyü 316 sayılı parselinin, Göl mevkii 99
sayılı zeytin parseli ile aynı yer olduğu, 99 sayılı zeytin parselinin 3573
Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsis ve tapuya tescil edilmişse de, imar ihya
koşullarının hiçbir zaman gerçekleşmediği ve yasal koşulları taşımadığı halde,
tahsis işlemi yapıldığı gibi, düzenlenen bilirkişi raporlarıyla veriliş amacına
aykırı olarak kullanıldığının da belirlendiği gerekçesiyle, davacı gerçek
kişinin davasının reddine, Hazinenin davasının ise kabulüne karar verilmiştir.
1-) Dava konusu olan
Topallı Köyü 453 ada 5, 6, 12 ve 13 sayılı parselleri ifraz edildiği aynı köy
316 sayılı kadastro parseli, 3573 Sayılı Yasa hükümlerine yapılan çalışmada 99
sayılı zeytin parseli olarak 1959 yılında M. Kızı F. K.'ya tahsis edildiği ancak,
bu kişi tarafından imar ihya edilmediğinden söz edilerek Hazine adına tesbit
edilmiş, daha sonra F. K. adına 3573 Sayılı Yasa hükümlerine göre oluşan
Haziran 1974 tarih ve 174 sıra numaralı tapu kaydı esas alınarak, F. K. adına
tesbit edilmiş, Tapulama Komisyonunun 31.03.1987 günlü 1987/97 sayılı kararı
ile itirazcı N. A.'ın itirazını kabulüne, taşınmazın toplam 30100 paydan 14100
payının N. A. ve 26000 payının ise F. K. adlarına tesciline ilişkin kararının
kesinleşmesiyle tapuya kayıt edilmiş, F. K. payı daha sonra A. K. ve
arkadaşlarına intikal etmiş, 13.01.1994 tarihinde A. İ.'a satılmış, ifrazen
5206 ila 5275 sayfalarda 450 ada 1 ila 16 ve 453 ada 5, 6, 12 ve 13 sayılı
parseller oluşmuş satışlar sonunda, 453 ada 5, 6, 12 ve 13 sayılı parseller M.
Y. adına kayıt edilmiş, beyanlar hanesine 07.02.1995 tarihinde 1085 yevmiye
numarasıyla 6831 Sayılı Yasanın 2. madde şerhi, 04.03.2003 tarihinde de 2052
yevmiye numarasıyla "3573 Sayılı Yasa kapsamında olup veriliş amacı
dışında kullanılamaz, miras dahil bölünemez, veriliş tarihindeki yüzölçümü
küçültülemez, aksi taktirde Hazinece geri alınır." şeklinde şerh
yazılmıştır.
13.03.2006 tarihli
tesbit tutanağı başlıklı tutunakta 316 sayılı parselin ( 99 nolu zeytin parseli
)uzun zamandır tarımsal faaliyetlerde kullanılmadığı, delice maki çalı, taş
kaplı bir alan görünümünde olduğu, içinde yürümenin mümkün olmadığı, 3537
sayılı yasa kapsamında verilip amacına uygun kullanılmadığı tutanak ile
belirlenip, F. S., E. Y., A. S. ve S. A. tarafından imzalanmıştır.
Bu raporun ardından
Tarım İl müdürlüğü, 20.03.2006 gün ve 2758 sayılı yazısıyla, Bakanlı Tarımsal
Üretimi Geliştirme Genel Müdürlüğüne yönelik olarak, veriliş amacına uygun
kullanılmayan 316 sayılı parseldeki tahsisinin 4086 sayııl yasa ile değişik
3573 sayılı yakanın 3.maddesi gereğince kaldırılması istenmiş, Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün Bakanlık
Makamına yazdığı 05.05.2006 gün ve B.12.0.TUG.05-062 sayılı yazı ile 292, 315,
316, 353 ve 369 sayılı sayılı parsellerin veriliş amacına uygun
kullanılmadığının raporla belirlendiği, Antalya İl Tarım müdürlüğü yazıları ile
anlaşıldığından parsellerdeki tahsisin kaldırılması istemiş, 05.05..2006
tarihinde Bakanlık Makamı olur vermiştir.
Mahkemece; çekişmeli
taşınmazın zeytin parseli olarak tahsis ve imar ihyasına, tapuya zeytin parseli
olarak davacı adına tescilinin dayanağı belgeler getirtilmemiş, 99 sayılı
zeytin parseli ile 316 sayılı kadastro parselin aynı parseller olup olmadığı
yönünde uygulama ve keşif yapılmamışsa da,
Çekişmeli taşınmazın
99 sayılı zeytin parseli olarak imar ihya etmek üzere önce 1959 yılında M. kızı
F. K.'ya tahsis edildiği, ancak imar ihya edilmemesi nedeniyle 1963 yılında
yapılan genel kadastro sırasında bundan bahsedilerek ilkin Hazine adına tesbit
edildiği, daha sonra Haziran 1974 tarih 174 sıra numaralı tapu kaydına
dayanılarak F. K. adına tescil edildiği, N. A.'ın itirazları kabul edilerek,
komisyonca paylı olarak F. K. ve N. A. adına kayıt edildiği hususunda taraflar
arasında uyuşmazlık yoktur.
Taraflar arasındaki
uyuşmazlık, taşınmazın tahsisen tescil edildiği Haziran 1974 tarihinde 3573
Sayılı Yasanın 3 ve 4.maddelerinin yürürlükte olup olmadığı, somut olayda
uygulanıp uygulanamayacağı, 3573 Sayılı Yasa ve ilgili Tüzük hükümlerine göre F.
K.'ya tahsis edilen zeytincilik parselinin imar ihya şartlarının yerine
getirilmemesi nedeniyle geri alındıktan sonra, yeniden aynı kişiye tahsis
edilip edilemeyeceği, imar ihya edildiğine ilişkin bir rapor düzenlenmeden
tescil emri verilip verilemeyeceği, rapor düzenlense bile raporun gerçeği
yansıtmayan, bu rapora dayalı olarak tescil emri verilip verilemeyeceği ve
taşınmazın veriliş amacına aykırı kullanılması nedeniyle tahsisinin kaldırılıp
kaldırılamayacağı yönündedir.
3573 Sayılı Yasanın 2
ve 3.maddesinde ıslah ve tahsis koşulları ve süresi ayrıntılı olarak
düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre ıslah edilmek üzere tahsis edilen taşınmazın
öngörülen süre içinde ıslahının yapıldığının belirlenmesi ve bu hususun mülkiye
amirince yerinde görülmesi halinde, orman rejimi dışına çıkmış kabul edilerek,
hak sahibine tapularının verilir.
Dosyadaki bilgi ve
belgelerden, çekişmeli taşınmazın 3573 Sayılı Yasa hükümlerine göre ıslah
edilmek üzere ilk önce İ. A.'ya tahsis edildiği, ancak imar ihya edilmediğinden
tahsisin iptal edildiği, genel kadastroda Hazine adına tesbit edildikten sonra,
askı ilanından önce F. K. adına oluşan Haziran 1974 tarih ve 174 sıra numaralı
tapu kaydı esas alınarak F. K. adına tesbit edilip bu şekilde askı ilanı
yapıldığı, N. A. tarafından, bir kısım payın F. K.'dan satın aldığı iddiasını
içeren itirazı kabul edilerek, paylı olarak F. K. ve N. A. adlarına kayıt
edildiği, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel
Müdürlüğünün Bakanlık Makamına yazdığı, içinde 99 sayılı zeytin parselinden
elen 316 sayılı kadastro parselinin de de bulunduğu taşınmazların yasa ve
tüzüğün öngördüğü veriliş amacı dışında kullanıldığının saptandığından,
aralarında çekişmeli parsellerin de bulunduğu parseller için 3573 Sayılı Yasa
hükümlerine göre yapılan tahsisin kaldırılması istemine, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığınca 05.05.2006 tarihinde "olur" verildiği, tahsisin iptaline
ilişkin idari işlem aleyhine Yönetsel Yargıda dava açılmadığı, diğer taraftan
üzerinde aşılanmış yada imar ihya edilmiş zeytin ağacı bulunmadığı, eylemli
makilik ve çalılık niteliğinde olduğu ve aşılanmış delice yada zeytin ağacının
bulunmadığı raporla saptanan çekişmeli taşınmazın, tapuya tescili için
öngörülen şartlar geçekleşmediğinden, tapuya tescili için hiçbir yasal dayanağının
kalmadığı, taşınmazın tapuya yolsuz olarak tescil edildiği anlaşılmaktadır.
1961 Anayasasının
131.maddesindeki orman sınırlarında hiç bir türlü daraltma yapılamaz hükmü 1970
yılında 1255 Sayılı Yasa ile değiştirilmiş ve "orman niteliğini yitiren
yerler dışında orman sınırlarında daraltma yapılamaz" şeklini almıştır.
Yine 1961 Anayasanın 37.maddesinin son fıkrasında "toprak dağıtımı,
ormanların küçülmesi ve diğer toprak servetlerinin azalması sonucunu
doğuramaz." hükümleri mevcuttur. 09.11.1982 tarihinde yürürlüğe giren 1982
Anayasasının 44, 169 ve 170 maddeleri de 1961 Anayasasına paralel düzenleme
getirilmiştir.
Temyiz incelemesi
için daha önce Daireye gönderilen bazı dava dosyaları içindeki Orman Genel
Müdürlüğü imzalı, Tarım Bakanlığının 24.10.1962 gün ve 5876/5-3012 sayılı yazı
da eklenerek il makamına gönderilen Tarım Bakanlığının 12.04.1963 gün ve
426/28510 sayılı yazısında "1961 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra
yürürlükteki yasaların Anayasaya aykırı hükümlerinin tesbiti ile görevlendirilen
Bakanlıklar Arası Komisyon tarafından yapılan incelemede Devlet Ormanlarından
zeytinlik tesbit ve tefrikinin Anayasanın 37 ve 131.maddelerine aykırı olup,
yabani zeytinlik, harnupluk ve fıstıklıkların 3573 ve 6777 Sayılı Yasalara göre
yeniden tefrik, tesbit ve tevzi yapılamayacağı" konularındaki genel
tamimler eklenerek Tüm Vali ve Kaymakamlıklara gönderilen 08.05.1963 gün ve
1329/1 sayılı yazıda Anayasanın 37 ve 131.maddeleri karşısında "3573 ve
6777 Sayılı Yasalar gereğince Devlet Ormanlarından Yabani Zeytinlik,
Menengiçlik, Harnupluk sahaların ayrılmayacağının" bildirildiği
görülmektedir.
1961 Anayasanın bu
açık hükümleri ile sözü edilen genelge karşısında 1961 Anayasasının yürürlüğe
girmesinden sonra 3573 Sayılı Yasanın "Devlet Ormanları içindeki yabani
zeytinliklerin tesisine" ilişkin hükümleri zımnen yürürlükten
kaldırıldığının ve uygulama olanağının kalmadığının kabulü gerekir. Davacı
kişinin tutunduğu tapu kaydı taşınmaz 1945 yılında kesinleşen orman sınırları
içindeyken Ocak 1969 tarihinde oluşmuştur.
11.06.1958 gün ve
1958/8-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile "deliceliklerin ( yabani
zeytinliklerin ) para ve emek harcanarak zeytinlik durumuna getirilmesinin
imar-ihya sayılacağı kabul edilmişse de, sözü edilen içtihadı birleştirme
kararının öncesi orman olmayan, başka bir anlatımla orman sınırları dışındaki
taşınmazlar hakkında uygulanma olanağı vardır.
Mahallinde yapılan
keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parsellerin
%15-22 eğimli, üzerinde aşılanmış zeytin ağacı bulunmaan, imar ihya edilmemiş,
münferit ve guruplar halinde meye ve maki bulunan, çoğunluğu taşlık ve kayalık
kaplı yerlerden olduğu belirlenmiştir.
Medeni Yasanın
sistemine göre tescilin geçerli olabilmesi ve mülkiyet hakkının doğması için
geçerli bir hukuksal nedene dayanması zorunludur. Aksi halde, yolsuz tescil söz
konusu olup bu tür tapuların iptali her zaman mümkündür. ( Yargıtay Hukuk Genel
Kurulunun 30.05.2001 gün 2001/1-464 Esas ve 2001/470 sayılı kararı ve
19.02.2003 gün 2003/20-102 esas-2003/90 sayılı kararı vb ). Orman içindeki
deliceliklerin 3573 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsis ve temlik edileceğine
ilişkin hükümler 1961 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra zımmen
yürürlükten kalkmış ve uygulama olanağı kalmadığı, çekişmeli parsellerin ifraz
edildiği 316 sayılı parselin imar-ihya işlemleri tamamlanmadan hatalı işlem
sonucu 1983 yılında yolsuz tescil olarak oluşturulduğundan Medeni Yasanın 1025.
( E.M.Y. 933-İsviçre M.Y. 975 ) maddesi gereğince tapu kaydına değer verme olanağı
bulunmadığı gibi, 291 sayılı parselin zeytinlik olarak tahsisi de, Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün içinde 99
sayılı zeytin parselinin de bulunduğu taşınmazların yasa ve tüzüğün öngördüğü
veriliş amacı dışında kullanıldığının saptandığından, aralarında 99 nolu zeytin
parseli içindeki taşınmaz için oluşturulan 316 sayılı parseldeki tahsisin
kaldırılması istemi üzerine, Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca tahsis iptal
edilmiştir. ( Doktirin de yolsuz tescile dayalı olarak ayni hakkın
kazanılamayacağını kabul etmektedir ( Prof.Kemal Oğuzman, Prof. Ömer Seliçi
Eşya Hukuku 5.bası 1998 sayfa 141 ).
Kamu malı olan orman
niteliğindeki taşınmazlar hakkında, özel mülklerin bağlı olduğu yasa hükümleri
uygulanamaz. Bu nedenle, aslında orman olan taşınmazı tapu kaydı ile satın alan
kişi, 4721 Sayılı Medeni Yasanın 1023.maddesindeki iyiniyet kurallarından
yararlanamayacağı gibi, tapu kaydı geçerli hukuki sebepten yoksun olduğundan,
yasanın koruyuculuğu altında bir kayıt olarak değerlendirilmesi de
olanaksızdır.
Dava konusu
parsellerin ifraz edildiği 316 sayılı parsel, 1945 yılında yapılıp kesinleşen
orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı halde, arazi kadastro ekiplerinin bu
durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastro yapıp yolsuz
olarak sicil oluşturmuşlarsa da, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın
22/1.maddeleri gereğince ikinci kadastro yolsuz ( T.M.Y.nın 1025. md. ) ve
bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı
kazandırmaz. T.M.Y.nın 1026. ( E.M.Y.nın 934-İsviçre 976 ) maddesi gereğince
sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edilebileceğinden, somut
olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesi hükümlerinin uygulanama olanağı yoktur.
Çekişmeli parsellerin
ifraz edildiği, Topallı köyü 316 sayılı parselin hiçbir imar ihya faaliyetine
konu edilmeden, üzerinde bulunan delicelerden hiç birisi aşılanmadığı, eylemli
pırnarlık, çalılık ve taşlık niteliğinde olduğu gözetilmeden, 3573 Sayılı Yasa
uyarınca oluşturulan ve baştan beri yolsuz tescil niteliğindeki tapu kaydı
davacıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmaz. Başlangıcından itibaren
yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararı yenilik
doğuran ( inşai ) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut
durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı ( izhari ) başka bir anlatımla;
mülkiyet hakkının baştan beri doğmadığını belirleyen bir hüküm olup, bu tür
kayıtlarda T.M.Y.'nın 1023. ( E.M.Y. İsviçre M.Y.974 ) maddesindeki "iyi
niyetle edinme" kuralı da uygulanamaz ( T.M.Y.nın 1025. md. ). Bu tescil
bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı
kazandırmaz. T.M.Y.nın 1026. ( E.M.Y.nın 934-İsviçre 976 ) maddesi gereğince
sicil hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edilebilir.
Açıklanan hususlar
gözetilerek Hazinenin davasının kabulüne parselin tapu kaydının iptaline
kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kalması nedeniyle orman
niteliğiyle tapuya tesciline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından,
Hazinenin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve bu yöne temas eden temyiz
itirazları ile davalı ve karşı davacı gerçek kişinin tüm temyiz itirazlarının
reddiyle, hükmün davalı ve karşı davacı M. Y. aleyhine onanması gerekmiştir.
2-) Davacı M. Y.
çekişmeli parselin tapu kaydında beyanlar hanesinde yer alan 6831 Sayılı
Yasının 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığına
ilişkin şerhin silinmesi istemiyle açılan davası hakkında olumlu yada olumsuz
bir karar verilmesi, buna göre davanın tarafları için yargılama gideri ve
avukatlık ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır... ),
Gerekçesiyle
bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda,
mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel
Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, Asıl
dava şerhin silinmesi, birleşen dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı-davalı, maliki
olduğu 453 ada 5-6-12-13 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydındaki "3573
sayılı yasa kapsamında olup, veriliş amacı dışında kullanılamaz, miras dâhil
bölünemez, veriliş tarihindeki yüzölçümü küçültülemez. Aksi takdirde hazinece
geri alınır." Biçimindeki şerhin kaldırılmasını istemiştir.
Davalı-davacı Hazine
vekili de birleştirilerek görülen dava ile 453 ada 5-6-12 ve 13 parsellerin
orman içerisindeki deliceliklerden olduğu, 3573 sayılı yasanın orman içindeki
delicelikleri tahsis ve temlik edileceğine ilişkin hükümlerinin 1961
Anayasasının yürürlüğe girmesinden itibaren zımnen yürürlükten kalktığını ve
uygulama olanağının kalmadığını, bu parsellerin ifraz edildiği 316 parsel
sayılı taşınmazın tapu kaydının yolsuz oluşturulduğunu iddia ederek M. Y. adına
olan tapu kayıtlarının iptali ile hazine adına tesciline karar verilmesini
istemiştir.
Mahkemece; asıl dava
ve birleşen davanın kabulüne, Topallı köyü 4533 ada 5,6,12,13 parsellerin
beyanlar hanesindeki " 3573 sayılı yasa kapsamında olup veriliş amacı
dışında kullanılamaz, miras dâhil bölünemez, veriliş tarihindeki yüzölçümü
küçültülemez aksi takdirde hazinece geri alınır " şeklindeki şerhin
terkinine, parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile orman vasfı ile hazine
adına tesciline karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin
temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda belirtilen bozma ilamının ikinci
bendinde açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.
Yerel Mahkemece
2.bentteki bozma nedenine karşı, dava dilekçesinin incelenmesinde davacı-davalı
vekilinin Yüksek Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin bozma ilamında gösterdiği
şekilde 2/b şerhi ile ilgili herhangi bir talebinin bulunmadığı, mahkemelerin
taleple bağlı kalarak hüküm oluşturabileceği gerekçesiyle direnme kararı
verilmiş, direnme kararı davalı-davacı Hazine vekili tarafından temyiz
edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda
yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyelerce bozma ilamının ikinci
bendindeki bozma gerekçesinin kaldırılması suretiyle kararın düzeltilerek
onanması ileri sürülmüş ise de Hukuk Genel Kurulu'nun çoğunluğunca bu görüşe
itibar edilmemiştir.
Somut olayın
incelenmesinde; Özel Dairece, davacı M. Y. çekişmeli parselin tapu kaydında
beyanlar hanesinde yer alan 6831 Sayılı Yasının 2/B uygulamasıyla Hazine adına
orman sınırları dışına çıkarıldığına ilişkin şerhin silinmesi istemiyle açılan
davası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi, buna göre davanın
tarafları için yargılama gideri ve avukatlık ücretine hükmedilmemesinin usul ve
yasaya aykırı olduğu yönündeki bozma gerekçesinin dava dilekçesi ve dosyadaki
delillerle örtüşmediği görülmüştür. Bu yöne ilişkin bir talebin bulunmadığı da
tartışmasız olup kararın açıkça maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel
Kurulunun 14.10.2009 gün, 2009/9-377-435 sayılı ve 18.11.2009 gün,
2009/12-474-518 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere; maddi hata nedeniyle
incelenmediği anlaşılan temyiz istemlerinin incelenmesi görevi Hukuk Genel
Kurulu'na değil Özel Daireye aittir.
Diğer taraftan üzere
usul kuralları ( görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve
maddi hata ) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usulü
kazanılmış hak oluşturmamaktadır. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 23.01.2002
gün ve 2001/1-1010-2002/1, 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı kararları;
Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-2001 Baskı, cilt 5, sayfa 4771 vd. )
Hal böyle olunca,
maddi hata nedeniyle incelenmediği anlaşılan davalı-davacı Hazine vekilinin
asıl dava olan şerhin silinmesine ilişkin temyiz istemlerinin incelenmesi
gerekmektedir.
Ancak, Özel Dairece
bu husus incelenmediğinden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Özel
Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ : Açıklanan
gerekçeyle, maddi hata nedeniyle incelenmemiş olan davalı-davacı Hazine
vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 20.Hukuk Dairesine
gönderilmesine, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta
olan 1086 sayılı HUMK' nun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15
gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2013 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.