Hukuk Genel Kurulu 2014/32 E. , 2015/1655 K.TAM KUSURLU EŞİN BOŞANMA DAVASI AÇMASIEVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI VE ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK NEDENİNE DAYALI BOŞANMATÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 166TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 184
"İçtihat Metni"Taraflar
arasındaki "boşanma ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda; İzmir 10. Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair
verilen 18.07.2012 gün, 2011/844 E.,2012/647 K. sayılı kararın
incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk
Dairesinin 20.03.2013 gün, 2012/21572 E. –2013/7508 K. sayılı bozma
ilamı ile;(... Davalı kadının 26.02.2012 tarihli celsedeki beyanı af
niteliğinde kabul edilemez. Toplanan delillerden davacı kocanın eşine
sürekli şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, eşinin ihtiyaçlarını
gidermediği, boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu;
davalı kadının ise kusurlu bir davranışının varlığının kanıtlanamadığı
anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen
kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde
edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek
gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve
tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki
temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce
tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya
çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve
davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek
derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış
diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle
ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek
için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla
kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya
karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve
bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa
bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için
yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması
niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın
kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2). Mevcut olaylara göre evlilik
birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden
sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının
tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün
hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin
reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek
boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk
Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava,
evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve şiddetli geçimsizlik
nedenine dayalı boşanma ile 25.000.00 TL manevi tazminat istemine
ilişkindir. Davacı koca vekili; müvekkili ile davalı kadının 1974
yılında evlendiklerini, davacı kocanın yaklaşık 10 yıl kadar önce
geçirdiği rahatsızlık nedeniyle çalışamaz hale geldiğini ve bakıma
muhtaç duruma düştüğünü, davalı kadının ise rahatsızlığı ileri sürerek
davacı kocaya karşı sözlü ve fiili tacizlerde bulunduğunu, müşterek
hayatın davacı koca için çekilmez bir hale geldiğini beyanla tarafların
boşanmalarını ve 25.000.00 TL manevi tazminatın dava tarihindan itibaren
işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve
dava etmiştir.Davalı kadın; evliliğin bitmesinde kendisinin
kusurunun bulunmadığını, davacı koca ile biraraya gelmelerinin mümkün
olmadığını belirterek boşanmalarını, ayda 500,00 TL tedbir ve yoksulluk
nafakası ile 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata
hükmedilmesini, .... plakalı aracın evlilik birliği içinde alınması
nedeniyle aracın yarı hissesinin kendisine verilmesi gerektiğini
savunmuştur.Davalı taraf 12.06.2012 tarihli celsede ise; davacı
tarafa yazdığı belgeleri hatırlamadığını, ancak kendisi tarafından
yazılmış olabileceğini, hangi tarihte yazıldığını bilmediğini, davacının
hasta olduğu dönemde kendisinin davacıya bu tür mektuplar yazmasının
mümkün olmadığını beyanla, kocasını sevdiğini ifade etmiştir. Yerel
Mahkemece; davanın, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde düzenlenen,
evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma isteğine
ilişkin olup, İzmir 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/1195 Esas 2012/1446
Karar sayılı eşe karşı kasten yaralama dosyası ile sanık M.. D..'un
katılan H.. D..'a karşı işlediği eylem nedeniyle 3.000,00 TL adli para
cezası ile cezalandırılmasına ve sanık hakkında verilen hükmün
açıklanmasının geri bırakılması ile 5 yıl müddetle denetim süresine tabi
tutulmasına karar verildiği, ceza dosyası, tanık beyanları ve belgelere
göre; davacı kocanın, davalı kadına şiddet uyguladığı, ancak; davalı
kadının 12/06/2012 tarihli celsede boşanmak istemediğine ilişkin beyanı
dikkate alınarak kocanın kusurlu davranışlarının kusur tespitinde
dikkate alınmadığı, davacı kocanın nefes darlığı rahatsızlığı olmasına
rağmen, davalı kadının torununa bakmak için oğlunun yanına gittiği, çoğu
zaman oğlunun yanında kaldığı, yine davacı kocaya yazdığı not dikkate
alındığında (TMK madde 184/1.fıkra 1. bent) eşler arasındaki evlilik
birliğinin, ortak hayatı sürdürmelerinin kendilerinden beklenmeyecek
derecede temelinden sarsıldığı ve evliliğin devamında korunmaya değer
bir yarar bulunmadığı gerekçesiyle boşanma davasının kabulüne karar
verilmiştir. Davalı kadının temyizi üzerine karar, Özel Daire'ce yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.Yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı kadın vekili getirmiştir. Hukuk
Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı kadının, davacı kocanın
rahatsızlığı olmasına rağmen, davalının torununa bakmak için oğlunun
yanına gitmesi, çoğu zaman oğlunun yanında kalması, yine davacı kocaya
karşı gerçekleştirdiği söz ve eylemlerin kusur olarak kabul edilip
edilemeyeceği ve davalı kadının 12.06.2012 tarihli celsedeki beyanının
af niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Evlilik Birliğinin Sarsılması" başlıklı 166. maddesi;“Evlilik
birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede
temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.Yukarıdaki
fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının
açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın
kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında
davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa
boşanmaya karar verilebilir…”Hükmünü içermektedir.Somut olayda;
dosyada mevcut tanık beyanlarında, davalının zaman zaman evden ayrıldığı
ve torun bakmak için oğlunun yanına gittiği, davacı ile davalının
arasında yaklaşık 17 yıldır geçimsizlik bulunduğu, davacı Mustafa'nın
davalı Hülya'ya sürekli küfür ettiği,onur kırıcı sözler söylediği ve
davalıyı darp ettiği, davacının davalıyı devamlı olarak evden kovduğu
belirtilmiştir. Diğer yandan İzmir 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nin
09.05.2012 tarihli 2011/1195 E, 2012/1446 K sayılı kararı ile
Mustafa'nın davalı eşe karşı kasten yaralama suçundan dolayı ceza
aldığı da anlaşılmaktadır.Tarafların karşılıklı iddia ve
savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan
gerektirici nedenlere ve özellikle, Türk Medeni Kanununun 166/2.
maddesine göre boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa
kusurunun bulunmasının gerekmesine, somut olayda davalı kadına atfı
mümkün hiçbir kusurun bulunmadığının anlaşılmasına göre, Hukuk Genel
Kurulunca benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken,
önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu nedenle
direnme kararı bozulmalıdır.Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ:
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel
Daire bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek
halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 17.06.2015
gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Şikayet reddedilse de icra mahkemesinin tedbir kararı HMK 397/2 maddesi gereğince aksi belirtilmediği sürece karar kesinleşene kadar devam eder.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunu
İşçinin yazılı onayı olmadan fazla çalışmaya zorlanmasının haklı fesih nedeni olacağı
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı
Sahtelik iddiasında ceza mahkemesi kararının beklenmesi gerekir
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/12/2012NUMARASI : 2009/257-2012/399Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde o
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?