DAVA : Ruhsatsız
silah taşıma suçundan sanık M. E. A.'ın, 6136 sayılı Yasanın 13/1 ve 5237
sayılı TCY'nın 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 375 Lira adli para cezası
ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı Yasanın 50/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca
hapis cezasının, bir günü 20 Liradan olmak üzere 6.000 Lira adli para cezasına
çevrilmesine, taksitlendirmeye ve zoralıma ilişkin, Gaziantep 5. Asliye Ceza
Mahkemesince verilen 18.06.2008 gün ve 334-620 sayılı hükmün, sanık tarafından
temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince
13.12.2010 gün ve 17747-13995 sayı ile; yerinde görülmeyen sair itirazların
reddine, ancak; sanık hakkında kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve
davranışları irdelenerek bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yetersiz
gerekçeyle, geçmişteki hali itibariyle sabıkalı olmasına dayanılarak hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, 5237 sayılı
TCK'nin 51. maddesinin 1. fıkrasının a bendinde, sanığın daha önce üç aydan
fazla hapis cezası ile cezalandırılmamış olması koşulu ve b bendinde, suçu
işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar
suç işleyemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması hükmü getirilmiş
olmakla, adli sicil kaydına göre ertelemeye engel sabıkası olmayan sanığın,
yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık irdelenmeden, adli sicil kaydında
birden çok sabıkası bulunmasına dayanılarak yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle
cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi...",
İsabetsizliklerinden
bozulmasına karar verilmiştir.
Gaziantep 5. Asliye
Ceza Mahkemesince 08.02.2011 gün ve 15-65 sayı ile; Yargıtay 8. Ceza Dairesi
bozma ilamında; 'sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; sanık hakkında
kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek bir karar
verilmesi gerektiği gözetilmeden, yetersiz gerekçe ile geçmişteki hali
itibariyle sabıkalı olmasına dayanılarak hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi ve 5237 sayılı TCK'nun 51.
maddesinin 1. fıkrasının a bendinde sanığın daha önce 3 aydan fazla hapis cezası
ile cezalandırılmamış olması koşulu ve b bendinde suçu işledikten sonra
yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısı ile tekrar suç işlemeyeceği
konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması hükmü getirilmiş olmakla, adli sicil
kaydına göre ertelemeye engel sabıkası olmayan sanığın, yargılama sürecindeki
gösterdiği pişmanlık irdelenmeden, adli sicil kaydında birden çok sabıkası
bulunmasına dayanılarak yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile cezanın
ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi' gerekçesi ile bozulmuş ise de,
mahkememizin bozmaya konu kararında CMK'nun 231 ve TCK'nun 51. maddelerinin
uygulanmamasına gerekçe olarak; 'sanığın başka suçtan tutuklu olması, kaçamaklı
savunması nazara alınarak bir daha suç işlemekten çekineceği yönünde mahkememizde
olumlu kanaat oluşmadığı' hususu belirtilmiş olup, Yargıtay Bozma İlamında
belirtildiği gibi, sanığın sabıkalı olması hususunun gerekçe olarak
gösterilmediği, bu itibarla Yargıtay ilamındaki bozma gerekçesi ile
mahkememizin bozmaya konu kararındaki CMK'nun 231 ve TCK'nun 51. maddelerinin
uygulanmamasına yönelik gerekçeler arasında hukuki bağlantı olmadığı, karardaki
gerekçeler sanığın kişilik özellikleri, yargılama aşamasındaki pişmanlık
göstermemeye yönelik kaçamaklı beyanlarına dayandırılmış olup yasal ve yeterli
olduğu." şeklindeki gerekçe ile ilk hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de sanık
tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının
"bozma" istemli, 17.05.2011 gün ve 138490 sayılı tebliğnamesi ile
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca
değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
KARAR : Sanık M. E.
A.'ın, ruhsatsız silah taşıma suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda,
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca
çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkemece hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına ve kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın ertelenmesine yer
olmadığına karar verilirken, yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediğinin
belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya
içeriğinden;
Yerel mahkemece
sanığın, ruhsatsız silah taşıma suçundan 6136 sayılı Yasanın 13/1 ve 5237
sayılı TCY'nın 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 375 Lira adli para cezası
ile cezalandırılmasına, hapis cezasının da 5237 sayılı Yasanın 50 ve 52.
maddeleri uyarınca adli para cezasına çevrilmesine ve "başka bir suçtan
tutuklu olması ve kaçamaklı savunması göz önüne alınarak bir daha suç
işlemekten çekineceği yönünde olumlu kanaat oluşmadığından cezasının
ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına"
karar verildiği,
Özel Dairece, yerel
mahkemenin, "sanığın cezasının ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına yer olmadığına" karar verirken gösterdiği gerekçenin yasal
ve yeterli bulunmadığı ve bu nedenle hükmün bozulduğu, yerel mahkemece önceki
hükümde direnildiği, dosyada bulunan adli sicil kaydına göre de sanığın
sabıkasının bulunmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Ayrıntılarına Ceza
Genel Kurulunun 19.02.2008 gün ve 346-25 sayılı kararı başta olmak üzere bir
çok kararında açıkça yer verildiği gibi; sanık hakkında kurulan mahkûmiyet
hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar
itibariyle karma bir özelliğe sahip olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması
kurumu, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve
yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan
kaldırılarak, kamu davasının 5271 sayılı CYY'nın 223. maddesi uyarınca
düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile Devlet arasındaki
cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini
oluşturmaktadır.
Suça ilişkin olarak;
yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis
veya adli para cezası olması ve suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence
altına alınan İnkılâp Yasalarında yer alan suçlardan olmaması koşulları ile
sanığa ilişkin olarak da; daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış
bulunması, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen
iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi, sanığın kişilik
özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak, sanığın
yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması ve sanığın da kabul etmesi
koşullarının varlığı halinde mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilebilecektir.
Erteleme ise 5237
sayılı TCY'nın 51. maddesinde düzenlenmiş olup, bu düzenleme uyarınca;
"İşlediği
suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin
cezası ertelenebilir, bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz
yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç
yıldır, ancak erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
a ) Daha önce
kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş
olması,
b ) Suçu işledikten
sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç
işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir."
Anılan Yasa maddesi
uyarınca, yalnızca hapis cezalarının ertelenmesi olanaklı olup, hapis
cezasından çevrilen veya doğrudan verilen adli para cezaların ertelenmesi
olanağı ise bulunmamaktadır.
Bu bilgiler ışığında
değerlendirme yapıldığında;
Somut olayda yerel
mahkemece, doğrudan verilen ve hapis cezasından çevrilen adli para cezalarına
ilişkin erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumlarının
uygulanmamasına yönelik; "sanığın başka suçtan tutuklu bulunması ve
kaçamaklı savunması nazara alınarak bir daha suç işlemekten çekineceği yönünde
olumlu kanaat oluşmadığı" şeklinde gerekçe gösterilmiştir.
Yerel mahkeme
gerekçesinde bulunan "sanığın başka suçtan tutuklu olması" ifadesi,
yasal olmamakla birlikte, yerel mahkemece erteleme ve hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken kullanılan diğer gerekçeler
ise, tamamen yasal ve yeterlidir. Bu durum karşısında yerel mahkemece sanığın
başka suçtan tutuklu olduğuna ilişkin kullanılan bu ifade sonuca etkili
görülmemiştir. Ayrıca, Özel Daire bozma ilamında belirtildiği gibi yerel
mahkemece, sanığın birden fazla sabıkası bulunduğuna ilişkin bir gerekçeye de
yer verilmemiştir.
Yalnızca hapis
cezasına mahkûm edilen kişinin cezasının ertelenebileceğine ilişkin 5237 sayılı
Yasanın 51. maddesinin açık hükmü ile sanığın kişilik özellikleri ve
duruşmadaki tutum ve davranışlarını gözlemleyen yerel mahkemenin kararında
gösterdiği gerekçe yasal ve yeterli olduğundan, isabetli bulunan direnme
hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan
nedenlerle;
İsabetli bulunan Gaziantep 5. Asliye Ceza
Mahkemesinin 08.02.2011 gün ve 15-65 sayılı direnme hükmünün onanmasına,
dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına
tevdiine, 12.07.2011 günü yapılan müzakerede tebliğdeki isteme aykırı olarak
oybirliğiyle karar verildi.