Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16393 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8372 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin tenfizi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı Z... Ç.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacılar vekili dava dilekçesinde; muris M.. S..'nun, 16.02.1999 tarihli resmi vasiyetname ile İstanbul ili, Fatih ilçesinde bulunan gayrimenkulü müvekkillerine vasiyet ettiğini, murisin ölümün ardından söz konusu vasiyetnamenin açılıp okunduğunu belirterek; vasiyetnamenin tenfizi ile vasiyetnameye konu gayrimenkulün müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılardan; E.. H.., H.. H.. ve M... H.. H... cevap dilekçelerinde; davayı kabul ettiklerini bildirmişler, dava tarihinden önce kendilerine herhangi bir başvuru yapılmadığı için yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamaları gerektiğini savunmuşlardır.Davalı Z.. C... vekili cevap dilekçesinde; vasiyetnamenin iptali davası açabilmeleri için taraflarına süre verilmesini, açacakları tasarrufun iptali davasının eldeki dava için bekletici mesele yapılmasını ve nihayetinde eldeki davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece, davaya konu vasiyetnamenin şekil şartlarına uygun hazırlandığı, davalı Z.. C 'in vasiyetnameye itiraz etmesine rağmen vasiyetnamenin iptaline yönelik dava açmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile "Fatih 2. SHM'nin 2007/809 esas sayılı dosyasında açılıp okunmasına karar verilen muris M.. S..'na ait vasiyetnamenin tenfizine" şeklinde karar verilmiş, hüküm, davalı Z.. C.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, vasiyetnamenin tenfizi ile vasiyetnameye konu taşınmazın davacılar adına tescili istemine ilişkindir.Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297. maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır.Biçim koşullarının getirilişindeki amaç, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur.Bu bağlamda vasiyetnamenin tenfizi davasında davanın kabulüne karar verilmişse, hüküm fıkrası açık olmalı, duraksama yaratmamalıdır. Bu nedenle de hükümde tenfizine karar verilen taşınmazın ada-parsel numaralarının açık olarak yazılması, davacıya isabet eden ve iptal edilen payların gösterilmesi gerekir. Sadece vasiyetnamenin tenfizine şeklinde hüküm kurulamaz.omut olayda davacılar; vasiyetnamenin tenfizi ile vasiyetnameye konu taşınmazın adlarına tescilini talep etmişler mahkemece hükümde, davanın kabulüne karar verilmekle birlikte tenfizine karar verilen vasiyetnameye konu taşınmazın tapu bilgileri, kimin hissesinin iptal edilip, kimler adına tescil kararı verildiği belirtilmemiştir.Karar bu haliyle infazı kabil nitelikte değildir.Hal böyle olunca mahkemece, tenfizine karar verilen vasiyetnameye konu taşınmazın tapu kayıt bilgileri, kimin hissesinin iptal edildiği ve kimler adına tescil kararı verildiği hususları açıkça yazılmak suretiyle infazda tereddüte yol açmayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken, bu yön gözetilmeksizin, muris M.. S..'na ait vasiyetnamenin tenfizine denilmekle yetinilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 11.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.