Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi A. P. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Borçlu belediye aleyhine genel haciz yolu ile takip başlatıldığı, kısmen kesinleşen takipte alacaklı vekilinin talebi üzerine borçlu belediyenin hesaplarının haczi için müzekkereler yazıldığı, alacaklı vekilinin yazılacak haciz müzekkerelerine "kamu hizmetine tahsisli değil ise" ibaresi olmayan haciz müzekkereleri yazılmasını talep ettiği, icra müdürlüğünce 18.11.2014 tarihinde talebin reddine,bankalar için yazılacak haciz müzekkerelerine "kamu hizmetine tahsisli olmayan hesaplarına" ibaresinin eklenmesine karar verildiği, bu ret kararının iptali için alacaklı vekili tarafından mahkemeye şikayet yoluna başvurulduğu, mahkemece, 5393 Sayılı Kanun'un 15/son maddesine göre icra müdürlüğünün yapmış olduğu işlem usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.İİK'nun 79. maddesinin birinci fıkrasına göre icra dairesinin haciz talebinden itibaren en geç 3 gün içinde haczi yapması gerekir. İİK'nun 85. maddesinin birinci fıkrasında “Borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır malları ile taşınmazlarından ve alacak ve haklarından ana, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklara yetecek miktarı haczolunur” hükmünü düzenlemiştir. İİK'nun 85 ve 79. maddelerinden çıkan ortak sonuç icra müdürüne haczin uygulanması konusunda takdir yetkisi tanınmadığıdır. İİK'nun 85. maddesi sadece “alacaklara yetecek miktarı” saptanması konusunda takdir hakkı tanımaktadır. İİK'nun 85/son maddesinde; “haczi koyan memur borçlu ve alacaklının menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir” şeklinde yer alan hüküm alacaklı ile borçlu arasındaki menfaat dengesini güvence altına almayı amaçlamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Dairemizin yerleşik kararları, icra müdürünün bir malın haczininin caiz olup olmadığı konusunda kural olarak takdir hakkının olmadığı, haciz talebini yerine getirmek zorunda olduğu, o malın haczinin caiz olup olmadığı ancak, borçlunun şikayeti üzerine icra mahkemesinde incelenebileceği yönündedir. (HGK 31/03/2004, 12/202-196). (05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun'nun 16. maddesi İİK'nun 82. maddesine ekli son fıkrası ile icra memurunca haczi talep edilen malların haczinin caiz olup olmadığı takdir yetkisini vermiştir).İcra ve İflas Kanunu ve takip hukuku ilkelerine göre asıl olan, alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal bir düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Buna göre, 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinin de dar yorumlanması gerekip,maddede açıkça haczedilmezlik için "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşulunun kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir malın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir.Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, icra müdürlüğü alacaklının talebi ile borçluya ait malvarlığı üzerine haciz koymak zorundadır. Ancak borçlu haczedilmezlik şikayeti ile icra mahkemesine başvurabilir.Bu konuda ispat yükü ise borçluya düşmektedir. Bir diğer anlatımla haczedilen paraların vergi,resim,harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediye ispatlamalıdır. İİK'nun 82/son maddesinde icra memuruna tanınan takdir hakkı, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığına ilişkin olup somut olayda uygulanma yeri yoktur.O halde, mahkemece şikayetin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.