Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16351 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 31769 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza MahkemesiSUÇ : Marka Hakkına TecavüzYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;5833 sayılı Kanunla değişik 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/1-A maddesinde "Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır." hükmü gereğince, marka hakkına tecavüz suçu seçimlik hareketli suç olup kasıt unsuru ile birlikte "hizmet üretmek, satışa arz etmek veya satmak" hareketlerinden herhangi birinin yapılması halinde suçun oluşacağı açıktır.Bu kapsamda,sanığa atılı suçun sübut bulup bulmadığının tespiti bakımından ''satışa arz etmek '' eyleminin incelenmesi gerekmektedir.Satışa arz etmek; bir kimsenin maliki ya da zilyedi olduğu mal veya eşyayı bilerek ve isteyerek satma iradesini açığa vuran herhangi bir davranışta bulunmasıdır. Ticari amaçla elde bulundurmak, pazarlık etmek, müşteri aramak, anlaşmaya çalışmak, kaparo almak gibi hareketler satışa arz etme hareketleridir.Bu bağlamda somut olaya gelince, davaya konu edilen taklit çantaların,sanığın çanta üretimi ve satışı üzerine faaliyette bulunulan işyerinde ele geçmesi, ele geçen miktarın kişisel kullanımın üzerinde olması ve savunmasında ''eşyaların teminat olarak bırakıldığını'' beyan etmesi karşısında, eylemin satışa arz etme olarak kabulü gerekeceği; aksi halde evinde veya deposunda ticari miktarda taklit ürün muhafaza eden kişinin eyleminin suç oluşturmayacağının kabulü gerekecektir ki, böyle bir yorumun kanunun amacına uymayacağı açıktır.Bu açıklamalar ışığında sanığın sabit olan eyleminin atılı suçu oluşturduğu gözetilmeden mahkumiyeti yerine isabetsiz gerekçeyle beraatine karar verilmesi,Kanuna aykırı ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 26/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.