Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının arıtılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı dava dilekçesinde 2010 yılında 200 TL'ye çıkarılan yoksulluk nafakasının değişen sosyo ekonomik koşullar nedeniyle 800 TL'ye çıkarılmasını talep ve dava etmiş; mahkemece, nafakanın aylık 500 TL'ye çıkartılmasına hükmolunmuş, hüküm davalı vekili tarafından artırımın fahiş olduğu gerekçesiyle temyiz edilmiştir.Dava; yoksulluk nafakasının arttırılması istemine ilişkindir1-)01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27.maddesi (Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 73.maddesi) uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.Mevcut yargılama dosyasında davalının yasal süresi içerisinde muhabere kanalıyla gönderdiği cevap layihası nazara alınmamış; gerekçeli kararda “...Davalı asile dava dilekçesi duruşma günleri usulünce tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı duruşmalara katılmamış; kendisini bir vekil ile temsil ettirmemiş yazılı yada sözlü bir cevap vermemiştir....” ifadesine yer verilmiş, bu itibarla davalının Anayasal güvence altında bulunan savunma hakkı ihlal edilmiştir.Bu itibarla, yerel mahkemece, davalı tarafından muhabere kanalıyla yasal süresi içerisinde ibraz kılınan cevap layihası ve ekinde ibraz kıldığı delillerde nazara alınarak TMK 176/4.maddesi uyarınca hüküm tesisi gerekirken davalının yasal süresi içerisinde ibraz kıldığı cevap layihası nazara alınmaksızın eksik araştırma ve incelemeyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.2-)Türk Medeni Kanununun 176/4.maddesi gereğince, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyeti gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.Buna göre; nafakanın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.Bu bağlamda; nafaka alacaklısının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Dosya içeriğinden somut olayda; davalının Marmaris İlçe Tarım Müdürlüğünde çalıştığı, 3.580 TL maaş aldığı biri üniversite (ikinci öğretim), diğeri lise 4.sınıf öğrencisi olan müşterek iki çocuğunun masraflarının davalı üzerinde olduğu, davalının bankalara kredi borcunun olduğu; davacının lise mezunu ev hanımı, olduğu oturduğu evin annesine ait olduğu, geçen sürede tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında olağanüstü bir değişiklik olmadığı anlaşılmıştır.Oluş ve kabule göre de; mahkemece, yoksulluk nafakası artışına karar verilen 11.05.2010 tarihinden artırım davasının açıldığı 22.08.2013 tarihine kadar geçen süre ve yoksulluk nafakasının niteliği gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yüksek oranda nafaka artışına karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.