Özeti : Yasama dokunulmazlığının 4483 sayılı Kanun kapsamında, ilgilinin ifadesinin alınmasına ve hakkında ön inceleme yapılmasına engel oluşturmayacağı hakkında. KARAR Haklarında İşleme Konulmama Kararı Verilenler : 1-…- İstanbul İli, … Belediye Başkanı 2- Diğer Belediye görevlileri İtiraz Edilen Karar : Şikayetin işleme konulmamasına ilişkin İçişleri Bakanının 30.12.2010 tarih ve İNS:09.34.2234 sayılı kararı Karara İtiraz Eden : Şikayetçi … vekili Av. …Soruşturulacak Eylemler : İşyeri güvenliği ve işçi sağlığı ile ilgili gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle silikozis hastalığına yakalanan şikayetçinin çalıştığı işyerinde gerekli denetimleri yapmamak ve söz konusu işyerinin mevzuata aykırı faaliyet göstermesine göz yummak Eylem Tarihi : 2002-2004 yılları arası İçişleri Bakanlığının 7.4.2011 tarih ve 5872 sayılı yazısıyla gönderilen dosya, İçişleri Bakanı tarafından verilen 30.12.2010 tarih ve İNS:09.34.2234 sayılı şikayetin işleme konulmaması kararı ile bu karara yapılan itiraz ve Dairemizin 24.10.2011 tarih, E:2011/1221, K:2011/1612 sayılı kararıyla birleştirilen dosya, Tetkik Hakimi Neslihan Solmaz'ın açıklamaları dinlenildikten sonra, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca incelendi; Gereği Görüşülüp Düşünüldü : 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında; bu Kanuna göre memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında yapılacak ihbar ve şikayetlerin soyut ve genel nitelikte olmamasının, ihbar veya şikayetlerde kişi veya olay belirtilmesinin zorunlu olduğu, iddiaların da ciddi bulgu ve belgelere dayanması gerektiği, bu hükme aykırı bulunan ihbar ve şikayetlerin, Cumhuriyet başsavcıları ve izin vermeye yetkili merciler tarafından işleme konulmayacağı ve durumun ihbar veya şikayette bulunana bildirileceği, 5 inci maddesinde, izin vermeye yetkili merciin, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini öğrendiğinde bir ön inceleme başlatacağı, ancak ihbar ve şikayetler konusunda daha önce sonuçlandırılmış bir ön inceleme olması halinde müracaatın işleme konulmayacağı, 6 ncı maddesinde de, ön inceleme ile görevlendirilen kişilerin, bakanlık müfettişleri ile kendilerini görevlendiren merciin bütün yetkilerini haiz olduğu, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre işlem yapabilecekleri; hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesini de almak suretiyle yetkileri dahilinde bulunan gerekli bilgi ve belgeleri toplayıp, görüşlerini içeren bir rapor düzenleyerek durumu izin vermeye yetkili mercie sunacakları, yetkili merciin de bu rapor üzerine soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine karar vereceği hükme bağlanmıştır. Dosyanın incelenmesinden, şikayetçi …vekili Av. … 'in Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçede, şikayetçinin 2002-2004 yılları arasında … İlçesinde faaliyet gösteren … Tekstil Kumlama Yıkama Boyama San.Ltd.Şti'de kot kumlama işçisi olarak çalıştığını, bu işyerinde işyeri güvenliği ve işçi sağlığı ile ilgili gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle silikozis hastalığına yakalandığını, gayri sıhhi müesseseleri ruhsatlandırmak ve denetlemekle görevli Belediyenin gerekli denetimleri yapmayarak söz konusu işyerinin mevzuata aykırı faaliyette bulunmasına göz yumduğunu iddia ederek Büyükşehir ve … Belediye yetkilileri hakında suç duyurusunda bulunduğu, Başsavcılığın 11.3.2009 tarih ve Soruşturma No: 2009/18550 sayılı yazısıyla şikayet evrakının 4483 sayılı Yasa uyarınca gereğinin takdir ve ifası için İstanbul Valiliğine gönderildiği, Valilikçe yaptırılan araştırma sonucunda düzenlenen 29.5.2009 tarihli raporda, … Belediye Başkanı ve yetkilileri ile Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin mevzuat uyarınca gerekli işlemleri tesis ettikleri, görevlerini ihmal etmedikleri ve haklarında ön inceleme yaptırılması gerekmediği kanaatinin bildirildiği, kanaat doğrultusunda İçişleri Bakanınca şikayetin işleme konulmamasına ilişkin 11.12.2009 tarih ve İNS:09.34.2234 sayılı kararın alındığı, şikayetçinin bu karara itirazı üzerine Dairemizin 15.7.2010 tarih ve E:2010/564, K:2010/1245 sayılı kararıyla, itiraz kabul edilerek ve iddia konusuyla ilgili ön inceleme yapılması gerektiği belirtilerek söz konusu işleme konulmama kararının kaldırıldığı, Dairemiz kararı üzerine İçişleri Bakanı tarafından ön inceleme onayı verildiği ancak Mülkiye Müfettişince yapılan incelemede, aynı konu ve görevliler hakkında daha önce 27.9.2010 tarih ve 105/105 sayılı ön inceleme raporu ile 27.9.2010 tarih ve 105/106 sayılı tevdi raporunun düzenlenmiş olduğu belirtilerek söz konusu iddiayla ilgili olarak 4483 sayılı Kanunun 5 inci maddesi gereğince mükerrer ön inceleme yapılmasının mümkün olmadığının bildirildiği, yetkili merciin de aynı gerekçeyle … Belediye Başkanı ve diğer Belediye görevlileri hakkında şikayetin işleme konulmamasına ilişkin 30.12.2010 tarih ve İNS:09.34.2234 sayılı kararı aldığı anlaşılmıştır. Dairemizin 26.5.2011 tarihli ara kararıyla İçişleri Bakanlığından, itiraza konu işleme konulmama kararının gerekçesini oluşturan 27.9.2010 tarihli, 105/105 sayılı ön inceleme raporu ile 105/106 sayılı tevdi raporunun istenildiği, ara kararımıza verilen cevap ve eki belgelerden, şikayete konu işyerinde gerekli denetimlerin yapılmadığı iddiasını kapsayacak şekilde İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve … Belediyesi görevlileri (ilgili Belediye Başkan Yardımcıları ile Ruhsat ve Denetim Müdürleri) yönünden 105/105 sayılı ön inceleme raporunun düzenlendiği ve bu kişiler hakkında soruşturma izni verilmemesi yolunda İçişleri Bakanı tarafından 28.9.2010 tarih ve Mül.Tef.Ku.Bşk.2010/349 sayılı kararın alındığı, söz konusu kararın itiraz edilmeyerek kesinleştiği, şikayet edilen … Belediye Başkanı …'ın ise ön inceleme tarihinde milletvekili olması nedeniyle anılan ön inceleme raporu ve yetkili merci kararı kapsamında değerlendirilmediği, şikayetin adı geçene ilişkin kısmı tefrik edilerek bu kişi hakkında 105/106 sayılı tevdi raporunun düzenlendiği, bu raporda, adı geçenin halen milletvekili olması nedeniyle Anayasanın 83 üncü maddesi uyarınca yasama dokunulmazlığının bulunduğu, bu nedenle 4483 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi gereğince ifadesinin temini mümkün olmadığından konunun ilgiliye ilişkin kısmının Adalet Bakanlığına tevdi edilmesi gerektiğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının yasama dokunulmazlığını düzenleyen 83 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında, seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekilinin, Meclisin kararı olmadıkça tutulamayacağı, sorguya çekilemeyeceği, tutuklanamayacağı ve yargılanamayacağı hüküm altına alınmıştır. Anayasadaki düzenlemeden de anlaşıldığı üzere yasama dokunulmazlığı, suç işlediği iddia edilen milletvekilini, hürriyeti kısıtlayıcı bazı usul işlemlerinden ve yargılamalardan korumayı ifade etmektedir. Ayrıca 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Tanımlar başlıklı 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde sorgu, şüpheli veya sanığın hâkim veya mahkeme tarafından soruşturma veya k ovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesi şeklinde tanımlanmıştır. 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinde, ön inceleme ile görevlendirilen kişi veya kişilerin, bakanlık müfettişleri ile kendilerini görevlendiren merciin bütün yetkilerini haiz oldukları, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Ceza Muhakemesi Kanununa göre işlem yapabilecekleri, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesini de almak suretiyle yetkileri dahilinde bulunan gerekli bilgi ve belgeleri toplayıp, görüşlerini içeren bir rapor düzenleyerek durumu izin vermeye yetkili mercie sunacakları hükmüne yer verilmiştir. Kanunda belirtilen ifade alma işlemi, Anayasanın 83 üncü maddesinde belirtilen sorguya çekilme anlamına gelmeyip sadece hakkında ön inceleme yapılanın ön inceleme konusu olaya ilişkin bilgi ve görgüsüne başvurulması anlamını taşımaktadır. Kaldı ki, 4483 sayılı Kanunla, yürürlükten kaldırılan 4 Şubat 1329 tarihli Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat'ın öngördüğü soruşturma sisteminden vazgeçilmiş izin sistemi benimsenmiştir. Böylece 4483 sayılı Kanun hükümleri uyarınca memurlar ve diğer kamu görevlilerine görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı soruşturma izni verilmiş ise ancak o zaman haklarında Cumhuriyet başsavcılıklarınca soruşturma yapılması mümkündür. Cumhuriyet başsavcılıklarınca soruşturma yapılmasına başlanılmasından itibaren kişi, Ceza Muhakemesi Kanununa göre "şüpheli" sıfatını kazanacaktır. Kişinin ön incelemede ifadesine başvurulmakla, kişiye ceza hukuku ilkeleri açısından "şüpheli" sıfatının yüklenemeyeceği açıktır. Böylece, yetkili merci tarafından hakkında soruşturma izni verilen ancak Anayasanın 83 üncü maddesi uyarınca yasama dokunulmazlığı bulunan kişiler hakkında Cumhuriyet başsavcılıklarınca soruşturma yapılabilmesi ve ifade alınabilmesi ancak yasama dokunulmazlığının TBMM'ce kaldırılmasına bağlıdır. Yasama dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle TBMM'ye gönderilmek üzere Adalet Bakanlığına bildirilmesi için tevdi raporu düzenleme görevi de yine Ceza Muhakemesi Kanununa göre soruşturma yapmakla görevli Cumhuriyet başsavcılığına aittir. Ayrıca 4483 sayılı Kanun kapsamında alınacak ifadenin, vicahen alınması zorunlu olmayıp, gerektiğinde makul bir süre verilmek suretiyle yazıyla istenebileceği hususu da göz önünde bulundurulduğunda, yasama dokunulmazlığının …'ın ifadesinin alınmasına dolayısıyla hakkında ön inceleme yapılmasına engel oluşturmayacağı sonucuna varılmaktadır. Diğer taraftan, İçişleri Bakanının 30.12.2010 tarih ve İNS:09.34.2234 sayılı kararında, şikayet konusunda daha önce sonuçlandırılmış bir ön inceleme olduğu gerekçesiyle … Belediye Başkanı ve diğer Belediye görevlileri hakkında işleme konulmama kararı verilmişse de, Belediye Başkanı dışındaki … Belediye görevlileri hakkında aynı şikayet konusuyla ilgili olarak daha önce sonuçlandırılmış bir ön inceleme bulunduğu, Belediye Başkanı hakkında ise yasama dokunulmazlığına sahip olduğu ve ifadesinin alınamayacağı belirtilerek ön inceleme yapılmadığı ve dosyanın ilgiliye ilişkin kısmı tefrik edilerek Adalet Bakanlığına gönderilmesi yolunda tevdi raporu düzenlendiği, dolayısıyla Belediye Başkanı hakkında aynı iddiayla ilgili olarak daha önce sonuçlandırılmış bir ön inceleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayet konusu eylemle ilgili Belediye Başkanı dışında kalan diğer Belediye görevlileri yönünden daha önce sonuçlandırılmış bir ön inceleme bulunduğu ve aynı eylem nedeniyle mükerrer soruşturma yapılamayacağı, bu nedenle şikayetin Belediye görevlilerine ilişkin kısmının, anılan 5 inci madde kapsamında ön inceleme yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, İçişleri Bakanının 30.12.2010 tarih ve İNS:09.34.2234 sayılı kararının, Belediye Başkanı dışında kalan diğer Belediye görevlileri hakkında şikayetin işleme konulmamasına ilişkin kısmına yapılan itirazın reddine, Şikayet konusu eylemle ilgili Belediye Başkanı yönünden daha önce sonuçlandırılmış bir ön inceleme bulunmadığı, yasama dokunulmazlığının ise, yukarıda ayrıntılı olarak incelendiği üzere, 4483 sayılı Kanun kapsamında ifadesinin alınmasına ve hakkında ön inceleme yapılmasına engel oluşturmadığı, bu nedenle yetkili merci tarafından verilen ön inceleme emri uyarınca Belediye Başkanı hakkında bir ön inceleme raporu düzenlenmesi ve yetkili merci tarafından söz konusu ön inceleme raporu da göz önünde bulundurulmak suretiyle soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin bir kararın tesis edilmesi, verilecek kararın türüne göre on günlük itiraz süresini ve itiraza bakmakla görevli yeri debelirten gerekli bildirimlerin yapılması, tesis edilen karara karşı itirazda bulunulması durumunda yazılı bildirimlere ilişkin tarihli ve imzalı bildirim alındıları ile itiraz dilekçelerinin de eklenerek dosyanın Dairemize gönderilmesi gerektiğinden, şikayetçi itirazının kısmen kabulü ile İçişleri Bakanının 30.12.2010 tarih ve İNS:09.34.2234 sayılı kararının Belediye Başkanı hakkında şikayetin işleme konulmamasına ilişkin kısmının kaldırılmasına, dosyanın İçişleri Bakanlığına, kararın bir örneğinin şikayetçi vekiline gönderilmesine 24.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.