Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16015 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 7900 - Esas Yıl 2011





Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü;Davacılar vekili, taraflara miras kalan taşınmazların kiraları davalılar tarafından alınarak davacılara hisseleri oranında ödeme yapılmamış olması nedeniyle hisselerine düşen toplam 10.000.000.-TL. alacağın fazlaya dair hakları saklı tutularak davalılardan yasal faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davalı Yaşar'ın terekeye mümessil tayin edildiğini ve bu nedenle tahsil edilen kiralardan davacılar paylarının ödendiğini beyanla davalı Saniye yönünden husumet yokluğu nedeniyle davalı Yaşar hakkında esastan reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın ıslah edilen kısımda nazar alınarak kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Maddi olay ile bağlı olan hakim, hukuksal nitelendirmeyi kendiliğinden yapmakla yükümlüdür. Somut olayda talep, miras kalan taşınmazlarda tahsil edilen kiralardan hissenin eksik ödenmiş olması nedeniyle kalan kısmın tahsili istemine ilişkindir. Bu nedenle davalıların tereke mümessili olarak mı, davacıların vekili olarak mı, vekaletsiz iş görme hükümlerine göre mi sorumlu olduklarının tespiti gerekir. Bunun için öncelikle terekeye temsilci tayinine dair dosya delil olarak bu dosya içine alınarak, terekenin tasfiyesine kadar terekedeki haklar nedeniyle ancak tereke temsilcisine karşı dava açılabileceği (TMK. Md. 640) gözetilmek suretiyle davalı Saniye'nin taraf sıfatı incelenmek gerekirken, bu hususun incelemesiz bırakılması usul ve yasaya uygun görülmemiştir.Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK. Md.6) İspat külfeti önce ödenenden fazla gelir elde edildiğini iddia eden davacılara düşmektedir. Davacılar davaya konu taşınmazların kira getirisine ilişkin delil sunmamıştır. Davalı taraf ise bu hususta kira sözleşmelerini ve davacılara kira payı ödemelerine dair dekontlarını sunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, bu deliller nazara alınmaksızın kesinleşen hükümdeki kira toplamına endeks uygulanmak suretiyle, soyut belirleme ile alacak hesabı yapılmıştır. Oysa davalıların sorumluluğu vekilin sorumluluğu hükümlerine tabi olup, bu nedenle hesap şekli doğru görülmemiştir.O halde, mahkemece davalının sorumlu olduğu miktar yönünden vekalet veya vekaletsiz iş görme hükümlerine göre alacağın varlığı hususunda davalının sunduğu belgeler de nazara alınarak hesap yapılmak üzere bilirkişiden ek rapor alınmalı ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu ile davanın sonuçlandırılması doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. Maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 20.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.