Kararı verenYargıtay Dairesi : 13. Ceza DairesiMahkemesi : İSTANBUL Anadolu 1. Çocuk: ...Hırsızlık suçundan sanık ...'in beraatına ilişkin, Çocuk Mahkemesince verilen 20.09.2010 gün ve 221-454 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 24.12.2013 gün ve 133-40931 sayı ile;"08.09.2009 tarihli tutanakta suç konusu motosikletin ...'da yakalandığının belirtildiği, Volkan Coşkun'un aynı tarihli beyanında motosikleti ... isimli bir şahıstan satın alan arkadaşları ..., .... ve ....'dan emaneten aldığını, ...'ün de açık kimliğini ve adresini bilmediği Sezer isimli şahıstan 150 TL'ye satın aldığını beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, tanıklar Volkan Coşkun ve ...'ün olay hakkında bilgi ve görgüsüne başvurulmadan, tanık ...n'un belirttiği ... ve ... araştırılarak olay hakkındaki beyanı alınmadan, tanıklar şüpheli ile yüzleştirilmeden sadece sanığın savunması gözetilerek atılı suçu işlemediği gerekçesiyle eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Yerel mahkeme ise 02.04.2014 gün ve 61-275 sayı ile;"Mağdura ait motosikletin 27.02.2009 tarihinde park halindeyken hırsızlandığı, bu olaydan yaklaşık 7 ay kadar sonra suça konu motosikletin dava dışı Volkan Coşkun'da iken yakalandığı, olayın üzerinden zaman geçmesi ve görgüye dayalı tanık veya başka bir delil bulunmadığı, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince bu durumdan suça sürüklenen çocuğun yararlanmasının gerekeceği anlaşılmakla mahkememizin önceki kararında direnilmesine" şeklindeki gerekçe ile önceki hükmünde direnerek, sanığın unsurları oluşmayan suçtan beraatına ve dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar vermiştir.Resen temyize tâbi olmayan direnme hükmünün müşteki, sanık veya Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmemiş olmasına karşın, yerel mahkemece dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.10.2014 gün ve 302239 sayılı bozma istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı suçun sübutuna ilişkin ise de, öncelikle Cumhuriyet savcısı, müşteki ve sanık tarafından temyiz edilmeyen yerel mahkeme hükmünün Yargıtay Ceza Genel Kurulunca incelenmesinin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.İncelenen dosya kapsamından;Sanığın yokluğunda verilen 02.04.2014 günlü direnme kararının sanığa tebliğ edildiği, resen temyize tâbi olmayan bu hükmün taraflar ve Cumhuriyet savcısınca da temyiz edilmemiş olmasına karşın yerel mahkemece kendiliğinden Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderildiği anlaşılmaktadır.Olağan kanun yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de, 1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 310. maddesine göre iki şartın varlığı gereklidir.Bunlardan ilki süre şartıdır. Kanunun 310. maddesinde, genel kural olarak tarafların temyiz isteğinde bulunabilecekleri süre hükmün tefhiminden, tefhim edilmemişse tebliğinden başlamak üzere bir hafta olarak belirlenmiştir. Temyiz süresi 310. maddenin 3. fıkrasındaki farklı durum hariç olmak üzere, hükmün açıklanması sırasında hazır bulunanlar yönünden bu tarihte, yokluklarında hüküm verilenler yönünden ise gerekçeli kararın tebliği tarihinde başlar.Temyiz davasının açılabilmesi için gerekli ikinci şart ise istek şartıdır. Yargılama hukukunun temel prensiplerinden olan "davasız yargılama olmaz" ilkesine uygun olarak temyiz davası kendiliğinden açılmaz, bu konuda bir isteğin bulunması gereklidir. 1412 sayılı CMUK’nun halen yürürlükte bulunan 305. maddesinin 1. fıkrası ile bu kuraldan uzaklaşılmış ve bazı ağır mahkûmiyetlerde istek şartından sanık lehine vazgeçilerek, temyiz incelemesinin kendiliğinden yapılması kabul edilmiş ise de, onbeş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalara ilişkin hükümler dışında kalan kararlarda, süre ve istek şartlarına uygun temyiz davası açılmamışsa hükmün Yargıtay’ca incelenmesi mümkün değildir. Yerel mahkemelerin direnme kararlarının temyizen incelenmesi bakımından da aynı şartlar geçerlidir.Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;Resen temyize tabi olmayan direnme kararı taraflar ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmemiştir. Bu nedenle açılmış bir temyiz davası bulunmaması ve kendiliğinden de temyize tâbi olmaması nedeniyle direnme kararının Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün değildir.Bu itibarla, yerel mahkeme de direnme kararına karşı açılmış bir temyiz davası bulunmaması ve kararın kendiliğinden de temyize tâbi olmaması nedeniyle dosyanın incelenmeksizin mahalline iadesine karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;Çocuk Mahkemesinin 02.04.2014 gün ve 61-275 sayılı kararına ilişkin dosyanın, açılmış bir temyiz davası bulunmaması ve hükmün resen de temyize tâbi olmaması nedeniyle incelenmeksizin mahalline iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.01.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.