Davacı vekili, müvekkilinin 1986 yılından itibaren “A. Kasabı” işletme adıyla kasaplık faaliyeti yaptığını, bu ibarenin marka tescili için marka başvurusunda bulunduğunu, davalının ise aynı cadde üzerinde 2007 yılında “A. Kasabı Helal Et” adıyla işyeri açmasının ve “A. Kasabı Kurbanlık Satış Yeri” ibaresiyle satış yapmasının haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin men'ine, davalının anılan ibareleri işletme adı olarak kullanmasının önlenmesine ve şimdilik müşterileri yanıltarak haksız kazanç elde etmesi nedeniyle 6.350.00 TL. maddi tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sürecinde tazminat talebini atiye terk etmiştir.Davalı, “A.” ibaresinin belde adı olduğunu ve davacı kullanımına terk edilemeyeceğini, kasabadaki diğer esnafın da bu ibareyi taşıyan işyerlerinin olduğunu ve kendi işletmesinin adının farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, tarafların işletme adlarındaki ayırt edici ibarenin “A.. kelimesi olduğu, davalı tarafından kullanılan diğer eklerin tüm kasaplarca kullanılması mümkün olduğundan farklılık kazandırmadığından davalı kullanımının haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının “A. Kasabı Helal Et” ibareli ticaret unvanını kullanmasının davacının tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitiyle müdahalesinin önlenmesine karar verilmiştir.Kararı, davalı temyiz etmiştir.1-Dava, davacı tarafın marka tescil başvurusuna konu olan işletme adının davalı tarafından kullanımı nedeniyle haksız rekabetin önlenmesi ve tazminat istemlerine ilişkindir.Yukarıda yapılan özette de açıklandığı üzere davacı vekili, dava dilekçesinde 2008/15848 nolu marka tescil başvurusunda bulunulduğunu belirtmiş olup, yargılama sürecinde marka tescilinin sağlandığı anlaşılmış ve mahkemece de marka hakkına davalı tarafından tecavüz edildiği şeklinde hüküm kurulmuştur.556 sayılı KHK'nin 9/son fıkrası hükmü uyarınca marka tescil başvurusunun bültende yayınlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmesi halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir.Davaya konu marka başvurusunun yayın tarihi dava tarihinden öncedir. Haksız rekabet davaları TTK'nın 56. vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, bu maddelerden doğacak uyuşmazlıklar genel mahkemelerde görüleceği halde 556 sayılı Markalar Hakkında Kanun Hükmünde Kararna-me'nin uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların anılan Kararname'nin 71. maddesine göre ihtisas mahkemelerinde görülmesi gerekecektir. Bu itibarla davacı, dava dilekçesinde marka hakkına da dayanmış bulunmasına göre bu konudaki delillerin taktirinin ihtisas mahkemesine ait olacağı şüphesiz olup, haksız rekabet hükümlerine de dayanılmış olması sonucu değiştirmeyecektir.O Halde mahkemece, görevsizlik kararı verilerek dosyanın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun 24.03.2005 tarih ve 188/16-2 sayılı kararı uyarınca, iki asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı asliye hukuk mahkemesinin ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ihtisas mahkemesi olarak yetkilendirilmiş olması dikkate alınarak görevsizlik karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün BOZULMASINA karar vermek gerekmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇYukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmemesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine 28.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.