Davacı E.. Ö.. vekili Avukat N.. H.. D.. tarafından, davalı I.. K.. aleyhine 01/07/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen 01/04/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur.Davacı, davalının kişisel mail adreslerini, telefon numaralarını ve benzeri şahsi bilgilerini aynı kurumda spiker olarak görev yapan dava dışı E.. G.. Dokuyucu ile ilişkilendirmek suretiyle pek çok internet sitesine abonelik başvurusu gibi yollarla yaydığını, bu nedenle davalı hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan ceza davası açıldığını, beyanla manevi zararının tazminini istemiştir.Mahkemece, tarafların kamu görevlisi oldukları, dava konusu edilen eylemlerin kamu görevinin ifası sırasında gerçekleştiği, bu nedenle davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir.Kural olarak kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken verdikleri zararlar hizmet kusuruna ilişkindir. Hizmet kusuruna dayanan tazminat istemlerinin de, idari yargı yerinde ve idareye karşı yöneltilmesi gerekir.(Anayasa m.129/5, 657 sayılı Yasa m.13). Ancak, kamu hizmeti kavramı ile hiçbir şekilde bağdaştırılamayacak, görev gereklerinden ve sınırlarından ilk bakışta ayrılabilen ve nesnel kurallarla belirlenmiş kamusal çerçevenin dışına çıkan eylem ve işlemler; hizmet sırasında yapılmış olsalar bile, artık kamu hizmeti olarak nitelendirilemezler. Buna bağlı olarak da, yukarıda vurgulanan anayasal ve yasal hükümler kapsamında değerlendirilemezler.Somut olayda, kişisel verilerin rıza dışı yayılması suretiyle kişilerin huzur ve sükununu bozmaya dayalı olarak tazminat istendiği ve bu eylemlerin davalının yerine getirdiği memuriyet görevinin içeriği kapsamında değerlendirilemeyeceği göz önüne alındığında; davalının görevden açıkça ayrılabilen kişisel kusuru ileri sürülmüş ve dava konusu edilmiştir. Mahkemece, davalıya husumet yöneltilebileceğinin kabul edilmesi ve uyuşmazlığın esasının çözümlenmesi gerekir. Karar, açıklanan nedenlerle yerinde bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.