Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Katılan ile sanık D.. G.. arasında 2001 yılında kooperatif alım satımı konusunda alış veriş olduğu, alış veriş sırasında katılan tarafından sanık Durmuş'a verilen ve karşılığı olmayan senedin 2004 yılında sanıklar tarafından birlikte doldurularak, herhangi bir karşılığı olmamasına rağmen katılan aleyhine takibe konulduğunu, sanıkların bu şekilde üzerlerine atılı bedelsiz senedi kullanma suçunu işlediklerinin iddia edildiği, ancak kovuşturma aşamasında aldırılan bilirkişi raporlarından, söz konusu senetteki imzanın katılana ait olmadığının dolayısıyla, senedin sahte olduğunun tespit edildiği, sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasının bulunmadığı anlaşılmakla, sanıkların eyleminin, suç tarihine göre 765 sayılı TCK'nın 504/7. maddesinde düzenlenen kamu kurum ve kuruluşlarının veya kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına dolandırcılık suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin delillerin takdiri için yargılama yetki ve görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş olup, sanık Muslahattin müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.