MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ :ELATMANIN ÖNLENMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa bedelin tahsili ve elatmanın önlenmesi davaları sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl davada davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde değerinin davalılardan tahsili, birleşen dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Davacı, ekonomik sıkıntı yaşaması ve kredi temin edememesi sebebi ile kayden maliki olduğu kat mülkiyeti kurulu 679 ada 224 parseldeki 25 nolu meskenini uzaktan akrabası olan davalı ...'a satış göstermek suretiyle devrettiğini ve onun bankadan aldığı kredi ile ekonomik sıkıntılarını giderdiğini, kredi taksitlerini yatırmaya devam ettiği sırada gönderilen ihtarname ile taşınmazın diğer davalılara aktarıldığını öğrendiğini, davalıların taşınmazı görmeden muvazaalı olarak aldıklarını ve kötüniyetli olduklarını ileri sürerek, tapu iptal ve tescile, mümkün olmadığı takdirde değerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, birleşen davanın da reddini savunmuştur.Davalı ..., savunma getirmemiştir.Davalılar ...ve..., çekişmeye konu bağımsız bölümü emlakçı aracılığı ile 65.000.-TL bedelle satın aldıklarını, davacının inançlı işlem iddiasını yazılı belge ile ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlar, birleşen davaları ile de; dava konusu bağımsız bölümü satın aldıktan sonra bu durumu eski malikin kiracısı olan davalılara ihtarname ile bildirdiklerini, ayrıca tahliye davası açtıklarını, ancak o dosyada davalı tarafın kiracılık ilişkisini inkar ettiğini, bu durumda haksız işgalci konumunda olduklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece, çekişmeye konu taşınmazın davalılar ... ve ...'ye satışının gerçek olup muvazaalı devir iddiasının ve resmi aktin aksinin aynı kuvvette resmi belge ile ispatlanamadığı gerekçesi ile asıl davanın reddine, kayden birleşen davanın davacılarının maliki olduğu taşınmazda davalıların haksız işgalci konumunda bulundukları gerekçesi ile birleşen elatmanın önlenmesi davasının kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 74. ve 76.maddeleri hükümlerine paralel düzenlemeler getiren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. ve 33. maddelerine göre; olayları bildirmek ve ileri sürmek taraflara, bu kapsamda nitelemeyi yapmak ve belirlenecek hukuki tavsifle ilgili olarak tatbik edilecek kanun hükümlerini tesbit ve tayin ederek uygulamak hakime aittir.Asıl davada; dava dilekçesinin içeriğinden ve iddiaların ileri sürülüş biçiminden inançlı işlem hukuksal nedenine dayanıldığı görülmektedir.Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar.Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.Uygulamada mesele 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.Somut olaya gelince; davacı, davalı ... bankadan temin ettiği kredi ile ekonomik sıkıntılarını giderdiğini, kredi taksitlerini yatırmaya devam ederken taşınmazın devredildiğini iddia ederek, delil olarak banka dekontlarına dayanmış ve ... Bankasına ait 25.10.2007 taksit tarihinden başlayan özet ödeme planı ile ''kartsız para yatırma'' başlıklı iki adet belgeyi ibraz etmiştir.Ne var ki, asıl davada mahkemece bu husus üzerinde hiç durulmamış, davalı ...'ın ....'den kredi alıp almadığı, aldı ise hangi tarihte aldığı kredinin kime ödendiği, kredi borç taksitlerinin kim veya kimler tarafından yatırıldığı, davacı tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı, ödeme yapılmış ise hangi taksitlerin ödendiği ve toplam ne kadar ödeme yapıldı hususlarının araştırılmadığı ve buna ilişkin belgelerin getirtilmediği, davacı tarafından yapılan ödemeler mevcut ise bu ödemeler ilişkin belgeler ile davacının sunduğu belgelerin yazılı delil başlangıcı niteliğinde sayılıp sayılmayacağının değerlendirilmediği, görülmektedir.Hâl böyle olunca, öncelikle davacının sunduğu ... Bankasına ait özet ödeme planı ile, ''kartsız para yatırma'' başlıklı belgeye dayanak kayıtların anılan bankadan getirtilmesi, davalı ...'ın sözkonusu bankadan kredi kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise geri ödemelerinin kim veya kimler tarafından gerçekleştirildiği belirlenerek, davacının yaptığı ödemeler mevcut ise buna ilişkin kayıt ve ödeme belgelerinin yazılı delil başlangıcı niteliğinde sayılıp sayılmayacağı değerlendirilerek yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, toplanacak deliller toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinden asıl ve birleşen dava hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacı-birleşen davada davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.