Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15496 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12483 - Esas Yıl 2013





Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı tarafça davacı aleyhine internet ve telefon hizmeti abone sözleşmesi bulunduğu iddiasıyla ödenmeyen faturalara dayalı olarak icra takibine giriştiğini, davacı tarafından takibe itiraz edilmiş ise de itirazın süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davacının evine hacze gelindiğini, davacının haciz işlemini durdurmak için ihtirazi kayıtla ve istirdat haklarını saklı tutarak dosya borcunu icra dosyasına depo ettiğini, takibe dayanak yapılan abonelik sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığını, sahte olduğunu, müvekkilinin böyle bir hizmet almadığını, borcunun bulunmadığını ileri sürerek Antalya 7. İcra Müdür-lüğü'nün 2011/8381 Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen alacaktan ötürü davacının borçlu olmadığının tespiti, haksız tahsil edilen paranın istirdadı ve sahte imza ile tanzim edilen sözleşmenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı T. T. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; dava konusu takip alacaklısının müvekkili şirket olmadığını, takip dayanağı ADSL aboneliği sözleşmesinin tarafının müvekkili şirket olmadığını, 7 İcra Müdürlüğünün 2011/8381 Esas sayılı dosyasında internet aboneliğinin ve takip alacaklısının T. A.Ş. olduğunun söz konusu şirketin farklı olduğunu bildirmiştir.T. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde HMK.124. maddesi uyarınca taraf değişikliğinin kabul edilemeyeceğini dava (....) görevsizlik kararı verilmesini, ayrıca davanın esastan da reddini istemiştir.Mahkemece, her ne kadar davacı tarafından T.T. A.Ş.'ye karşı dava açmış ise de HMK 124.maddesi kapsamı içerisinde düzeltme dilekçesi verildiği, söz konusu maddede maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin hakim tarafından kabul edilebileceğinin belirtildiği, davacının internet hizmet sağlayıcının T.T.Ş. olduğunu sanmasının mümkün olduğu, taraf değişikliğinin dürüstlük kuralına aykırı olmadığı belirtilerek taraf değişikliğini kabul edilmiş, davacının hizmet alıp almadığının ve bundan ötürü borçlu olup olmadığının tespitinin mahkemenin görevine girmediği, davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olduğu belirtilerek davanın görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz yolu ile Dairemizin önüne gelen uyuşmazlık, Mahkeme'nin görevi noktasında olup, taraflar arasındaki ilişkinin hukuksal niteliğinin ne olduğu, eldeki davaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesi'n-de mi, yoksa 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerine göre Tüketici Mahkemesinde mi bakılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.Görülmekte olan davada davacı, takibe dayanak yapılan abone sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, imzanın sahte olduğunu, davalıdan böyle bir hizmet almadığını, sahte imza ile düzenlenmiş hizmet ve abonelik sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” Hükmüne yer verilmiştir. Yasa'nın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder, şeklinde tanımlanmıştır.Bir hukuki işlemin 4077 Sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde, yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı Yasanın 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Somut olayda, taraflar arasında abonelik sözleşmesinin bulunması halinde uyuşmazlık niteliği itibariyle Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalacağından, davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Ancak, mahkemece, taraflar arasında abonelik sözleşmesinin kurulup kurulmadığı yönünde araştırma yapılmadan davaya bakmaya tüketici mahkemesi görevlidir, gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiştir.Mahkemece, abonelik sözleşmesinin aslı ve ekleri dosyaya celp edilerek, sözleşmedeki imzanın aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak, imzanın davacıya ait olması durumunda şimdiki gibi görevsizlik kararı verilmesi, imza davacıya ait değil ise işin esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, belirtilen konularda araştırma ve inceleme yapılmadan eksik inceleme sonucu karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.