Taraflar arasında görülen davada Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28.01.2014 tarih ve 2012/593-2014/16 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin ortağı olduklarını, hazirun listesinde isimleri bulunduğu halde şirketin 09.05.2009 tarihli genel kuruluna TTK'nın 360/3. maddesi bahane edilerek alınmadıklarını ileri sürerek, genel kurulun iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacıların genel kurul öncesi TTK'nın 360/3. maddesi uyarınca hisse senetlerini şirkete teslim etmediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, bozmaya uyularak, hazirun listelerinin onaylanmış, hazirun cetvelinin divan başkanı ve hükümet komiseri tarafından dahi imzalanmış bulunması karşısında, artık TTK'nın 360/3. maddesinin düzenlenme amacı da nazara alındığında, davacıların dava konusu toplantıya katılmalarına engel çıkartılmasının hukuken himaye edilemeyeceği, davalı şirketin sermaye artışının 6762 sayılı TTK'nın 392. maddesine göre batıl olduğu ve ortakların oy haklarının 377.100,00 TL sermaye üzerinden hesaplanması gerektiği, bu durumda gerekli toplantı nisabının sağlanmadığı ve davacıların oylarının alınan kararları etkileyecek nisaba sahip olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, TTK’nun 381. maddesine dayalı olarak açılmış bulunan genel kurulun iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, davalı şirketin sermaye artışının 6762 sayılı TTK 392. maddeye göre batıl olduğu ve ortakların oy haklarının önceki sermaye üzerinden yapılan hesaba göre davacıların oylarının toplantı ve karar nisabını etkileyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa, mahkemece hükme esas alınan 14.10.2013 havale tarihli ek raporda, sermaye artışı için ödenmesi gereken nakit tutarların ödenmemesi nedeniyle sermaye artış kararının batıl kaldığı ve ortakların oy haklarının önceki sermaye üzerinden belirlenmesi gerektiğine ilişkin değerlendirme yerinde değildir. Bu itibarla mahkemece öncelikle arttırılmış sermayeye göre davacıların oylarının iptali istenen genel kurul bakımından, karar nisabını etkileyip etkilemeyeceği, genel kurula katılmayan davacıların oylarının karar nisabını etkileyecek nitelikte bulunması halinde ise, alınan kararların TTK’nın 381. maddesi uyarınca yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına ne şekilde aykırı olduğu değerlendirip tartışılarak neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.