Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15323 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12623 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki davadan dolayı Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 04.03.2013 gün ve 2008/337 esas 2013/155 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 10.03.2015 gün ve 11363-3521 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Asıl ve birleşen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve terekeye iade, ölünceye kadar bakma akdinin iptali, olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir.Davacılar ve asli müdahil ..., mirasbırakan ... ...'in 358 ada 88 parsel sayılı taşınmazdaki 122/192 payını ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik ettiğini, akdin baskı ile yapıldığı gibi gerekli şekil koşullarını da taşımadığını, mahfuz hisseleri zedeler şekilde tasarrufta bulunulduğunu ve davalının bakım borcunu yerine getirmediğini ileri sürerek, muris ile davalı arasındaki ölünceye kadar bakma akdinin iptaline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.Asli Müdahil ... ... ; eşi olan mirasbırakanın mirasçılarından mal kaçırmak amacı ile çekişme konusu taşınmazdaki payını ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik ettiğini, akdin yasal unsurlarının oluşmadığını, verilen mal ile hizmet arasında bir orantı bulunmadığı gibi murisin akit tarihinden iki ay kadar sonra öldüğünü, keza murisin çok zengin bir kişi olup aldığı kira gelirleri ile geçimini sağladığını, dava konusu taşınmazın da en değerli taşınmazı olduğunu, bir çok taşınmazını ise vasiyet ettiğini ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.Bozma kararından sonra açılan ve eldeki dava ile birleştirilen 2009/115 esas sayılı dosyada ise; davacılar, murisin evlatlıkları olduklarını, mirasbırakanın evlatlıklarına mal bırakmamak için dava konusu taşınmazı önce Türk Eğitim Vakfına vasiyet ettiğini, sonrasında ise vasiyetten rücu ederek ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik ettiğini, hesapsız şekilde çok sayıda evlatlık edinen murisin sonradan evlatlarını lüzumsuz görerek miras haklarını bertaraf etmek için oldukça ileri yaşında en değerli taşınmazını davalıya devrettiğini, genel sağlık durumunun iyi olduğunu, her türlü bakımı satın alabilecek durumda iken akit yapmış olmasının mal kaçırma kastını gösterdiğini ileri sürerek, tapunun iptali ile muris (tereke) adına tescil isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, çocuğu olmayan ve birden çok kişiyi evlat edinen murise yaşı ilerleyince hiç bir evlatlığının bakmadığını, murisin kendisini çağırması üzerine eşi birlikte Kahramanmaraş'tan Niğde'ye giderek mirasbırakana ve eşine baktığını, bu süreçte muris ile aynı evde kaldığını, sözleşmenin murisin bakımını temin için yapıldığını ve kendisinin de edimini yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, akdin şekil koşullarına uygun olmadığı, davalının da bakım borcunu yerine getirmediği, murisin akitten çok kısa bir süre sonra ölmüş olması nedeniyle akdin iptalini isteme hakkının mirasçılarına geçtiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; Dairece, " akde aykırılık iddiasına dayalı davanın reddine karar verilmesi gerektiği, temlikin muvazaalı olduğu yönündeki iddia bakımından araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı, mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerektiği, öncelikle mirasçılık belgeleri arasındaki çelişkinin giderilmesi konusunda davacılara olanak sağlanması ondan sonra muris muvazaası iddiası yönünden gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği," gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, murisin akit tarihi itibariyle çok fazla bakıma ihtiyaç duymadığı, davalı ile olan yakınlığının davacılardan fazla olmadığı, ancak davacılarla arasında tam olarak tespit edilemeyen bir kırgınlık bulunduğu, bu nedenle ölümüne yakın dönemde davacıları yanına yaklaştırmadığı, muhtemelen çok değerli olan taşınmazını miras kalmaması için davalıya devrettiği, asıl amacı bakım temini olsa idi dava konusu taşınmazdan elde edeceği irat ile her türlü bakım ve ihtiyacını karşılayabileceği, dava konusu taşınmazın akit tarihi itibari ile değerinin murisin tüm mamelekine oranının da makul karşılanabilecek sınırın çok üzerinde olduğu gerekçesi ile asli müdahil A. G'in talebi ile birleşen 2009/115 esas sayılı davanın kabulüne, tenkis isteklerinin reddine karar verilmiş, karar, davalının temyizi üzerine Dairece " geride çok sayıda başkaca taşınmazlar bırakan mirasbırakanın davacı eşi ve diğer mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir bir durumun kanıtlanamadığı gibi ölünceye kadar bakma akdinin mal kaçırma amacıyla değil, bakım sağlamak amacıyla yapıldığı sonucuna varıldığından asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, davacılar tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1907 doğumlu olan muris ... ...'in 28.12.1992 tarihinde öldüğü, geride asıl ve birleşen dosya davacıları ile asli müdahillerin mirasçı olarak kaldıkları, dava dışı mirasçısının bulunmadığı, öte yandan üzerinde dört katlı bina bulunan çekişme konusu 358 ada 88 parsel sayılı, arsalı üç dükkan vasıflı taşınmazın 122/192 payı muris adına kayıtlı iken 26.10.1992 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile mirasçılık sıfatı bulunmayan davalıya temlik ettiği, çekişme konusu taşınmaz dışında mirasbırakanın Niğde ve İstanbul'da çok sayıda taşınmazları ile kira gelirlerinin bulunduğu, mali durumunun oldukça iyi olduğu, çok sayıda vasiyetname bırakan murisin Niğde 1. Noterliğince düzenlenen 06.02.1986 tarihli vasiyetname ile de dava konusu taşınmazdaki tüm haklarını Türk Eğitim Vakfına vasiyet ettiği, ancak 27.06.1990 tarihinde yasal mirasçıları lehine vasiyetnameden rücu ettiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki, ölünceye kadar bakma akitlerinin de muvazaa ile illetli olduğu her zaman ileri sürülebilir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır ( 818 sayılı BK m.l8, 6098 sayılı TBK m.19). Şayet bakım alacaklısının bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise) bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.04.1974 günlü ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.Murisin, bakım temin etmek için değil de mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla sözleşme yaptığının ise, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 6. maddeleri uyarınca davacılar tarafından kanıtlanması gerektiği kuşkusuzdur.Somut olaya gelince, mirasbırakanın sağlığında eşi olan müdahil davacı ...... ile birlikte oturduğu, eşinin kendisinden sonra öldüğü, mirasbırakanın daha azı ile veya kira gelirleri bulunduğundan bu gelirler ile kendisine baktırabilecekken oldukça değerli bir taşınmazını temlik ettiği, yapılan araştırma sonucu temlike konu taşınmazla temlik dışı kalan taşınmazların değeri arasında açık nispetsizlik bulunduğu, temlik edilen taşınmazın değerinin diğer mamelekine oranının %85 olup, makul ölçüleri aşar nitelikte bulunduğu, mirasbırakana davalı ve eşinin kısa bir süre baktığı anlaşılmış ise de ölümünden önce hastalanan murisin Niğde Devlet Hastanesine yatırıldıktan sonra Adana Balcalı Tıp Fakültesine sevk edilerek, murise orada yasal mirasçılarının baktığı anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, mirasbırakanın dava konusu taşınmazını bakım karşılığı değil, yasal mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiği sonucuna varılmaktadır.Bu durumda; tapu kaydının iptali ile yasal mirasçılar adına tesciline ilişkin olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı kuşkusuzdur.Anılan bu husus karar düzeltme isteği üzerine bu defa yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davacıların karar düzeltme isteğinin kabulü ile, Dairenin 10.03.2015 tarih, 2014/11363 Esas, 2015/3521 Karar sayılı bozma kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yukarıda açıklanan nedenlerle iptal-tescil isteği bakımından davanın kabulü kararında bir isabetsizlik bulunmadığından mahkemenin 04.03.2013 tarih, 2008/337 Esas, 2013/155 Karar sayılı kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı 70,334,48 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 30.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.