Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 153 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 767 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasındaki “kıdem, ihbar tazminatı ve alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; .... İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.07.2012 gün ve 2010/247 E., 2012/408 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan Sağlık Bakanlığı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay ... Hukuk Dairesi’nin 17.06.2013 gün ve 2012/25358 E., 2013/14657 K. sayılı ilamıyla;(...Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini davalıdan talep etmiştir.Davalı Bakanlık vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı davalı Bakanlık vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma alacağının bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.Fazla çalışma alacağı olduğunu belirten işçinin bunu ispat etmesi gerekmektedir.Somut olayda davacı çalışma dönemi boyunca fazla mesai yapmasına rağmen ücretinin ödenmediğini belirterek fazla çalışma alacağını talep etmiştir. Davacı fazla çalışma iddiası ile ilgili olarak tek tanık dinletmiş ve davacı tanığı çalışma saatlerinin haftanın 6 günü 08.00-19.30/20.00 arasında olduğunu, bazen haftada bir gün 16.00-16.30 gibi çıktıklarını beyan etmiştir. Tek tanık beyanı doğrultusunda davacının talep ettiği fazla çalışma alacağının, yeterli ve inandırıcı deliller ile ispat edildiğinin kabulü mümkün değildir. Bu husus göz önünde bulundurularak davacının fazla mesai alacağının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bu husus bozmayı gerektirmiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.##########HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Asıl ve birleşen dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.Davacı vekili, ...aleyhine açtığı asıl davada, davacının asıl işveren konumundaki ...Hastanesinde taşeronlar nezdinde çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız ve sebepsiz şekilde sona erdirildiğini, davacıya kıdem ve ihbar tazminatının ödenmediğini, çalışma dönemi boyunca fazla çalışma yapmasına rağmen kendisine zamlı fazla çalışma ücreti de ödenmediğini, hak ettiği yıllık izinlerin kullandırılmadığını, işten çıkışı sırasında da yıllık izin ücreti alacağının da ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarını istemiştir. Davacı vekili, ...aleyhine açtığı birleşen davada da, asıl davadaki taleplerini tekrar etmiştir.Asıl davanın davalısı ..vekili, davacının müvekkili Kurum çalışanı olmadığını, ihale yolu ile hizmet satın alınan şirket veya şirketlerin çalışanı olduğunu, davalının bizzat çalıştığı .... davalı olarak gösterilmediğini, bundan dolayı husumet itirazında bulunduğunu, ........Devlet Hastanesi'nin yemek pişirme dağıtım ve sonrası hizmetlerini her yıl için yeni koşullara ve teknik şartnameye uygun olarak yeniden ihale ettiğini, ihaleyi kazanan firmaların kendi personeli ile hizmet verdiğini, müvekkili kurumun ödenecek tazminatlarda da bir sorumluluğunun olamayacağını, teknik sözleşmede de, bu durumun açıkça ifade edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Birleşen davanın davalısı şirket davaya cevap vermemiştir.Mahkeme,“...davacının işyerinde sabah, öğle ve akşam yemeklerini hazırladığı, haftada 6 gün 08:00-19:30 saatleri arasında çalıştığı, yemek ve istirahat süresi mahsup edildiğinde haftalık yasal çalışma süresinin 15 saat aşıldığı, fazla mesai ücretlerinin ödendiğine dair delil sunulmadığı ... dosyaya uygun bilirkişi raporu doğrultusunda davalı vekilinin ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı itirazı dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, davacının özel mazeretleri, sağlık sorunları gibi nedenlerle çalışamadığı günler olabileceği, bu nedenle fazla çalışma ücreti için bilirkişi tarafından belirlenen miktardan hakkaniyet gereği indirim yapılması gerektiğine ve hakkaniyet gereği yapılan indirim nedeniyle reddedilen miktar için davalı lehine avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiş; Davalılardan Sağlık Bakanlığı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.Mahkeme, “...davacının aşçı olarak çalışması, yatan hastalara üç öğün yemek verilmesi dikkate alındığında yeminle dinlenen ve aksine delil bulunmayan davacı tanığı ifadesinin yok sayılması gerekçesi yerinde görülmeyerek 2010/247-2012/408 sayılı kararda direnilmesine karar verilmiştir.” gerekçesiyle önceki kararında direnmiş; hükmü davalılardan Sağlık Bakanlığı vekili temyize getirmiştir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının fazla çalışma yaptığının ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.Uyuşmazlığın çözümü için, fazla çalışma iddiasının ispat koşulları üzerinde durulması gerekmektedir:Kural olarak herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, kendisine ispat yükü düşmeyen diğer tarafın onun iddiasının aksini ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş sayılır. Öyleyse davacı, davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir.Fakat, kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, ispat yükü kendisinde olan diğer tarafın iddiasını ispat etmesini beklemeden, onun iddiasının aksini ispat için delil gösterebilir. İşte bu delile, karşı (mukabil) delil denir.Gerek mülga 1475 sayılı İş Kanunu, gerekse halen yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu’nda fazla çalışmanın ispatı ile ilgili olarak özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle fazla çalışmanın ispatı, genel hükümlere tabidir.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca, “kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”Dolayısıyla fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi, kural olarak, bu iddiasını ispat etmek zorundadır.Fiili bir olgu söz konusu olduğundan, kural olarak işçi, fazla çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.Bu kapsamda, iş davalarında sıklıkla başvurulan delillerden biri olan tanık beyanı, takdiri bir delildir, hâkimi bağlamaz ancak hâkim, tanık beyanını serbestçe takdir ederken sadece vicdani kanaati ile karar veremez. Tanık beyanları yönünde ya da aksine hüküm tesis edilmesi durumunda, tanık beyanının neden kabul edildiği ya da edilmediği açıklanmalıdır.Belirtilmelidir ki, tanık beyanları arasında veya tanık beyanı ile diğer deliller arasında çelişki bulunduğu takdirde, sadece tanık sözlerine dayanılarak hüküm tesis edilmesi mümkün değildir.Somut uyuşmazlık incelendiğinde, davacı işçi fazla çalışma ücreti alacağını ispatlamak bakımından tek tanık anlatımına dayanmış olup; dinlenen tek davacı tanığı da, ....... Devlet Hastanesinde 2010 yılı başına kadar iki sene süreyle çalıştığını ve davalı ile arasında davası bulunduğunu bildirerek, çalışma saatlerinin haftada altı gün sabah 08:00-19:30-20:00 saatleri arasında olduğunu, bazen haftada bir gün 16:00-16:30 gibi çıktıklarını ifade etmiştir. Davacı tanığının, davalı aleyhine dava açtığı ve çıkacak karardan kendisinin de menfaat sağlayacak durumda olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, davacının 01.05.2004-31.12.2009 tarihleri arasında ........ Devlet Hastanesi'nde çeşitli alt işverenler nezdinde çalıştığı dikkate alındığında; aynı işyerinde sadece iki yıl çalışmış olan davacı tanığının, davacının çalıştığı tüm sürelerdeki çalışma düzenini bilmesi de mümkün değildir. Ayrıca dosya kapsamında fazla çalışma yapıldığına dair yazılı belge de bulunmamaktadır. Bu halde, davacı talep ettiği fazla çalışma ücreti alacağını, yeterli ve inandırıcı deliller ile ispat edemediğinden, davacının fazla çalışma ücreti alacağının reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi hatalıdır.Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, davalılar arasında imzalanan Yemek Pişirme Dağıtım ve Sonrası Hizmetler Alımı İhale Sözleşmesi gereğince davacının çalıştığı hastanede üç öğün yemek hazırlandığı, bu durumun da aşçı olarak çalışan davacının fazla çalışma yapmasını gerektirdiği, tanık beyanının da bu hususu teyit ettiği belirtilerek, yerel mahkeme direnme kararının onanması gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ise de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.Açıklanan nedenlerle tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Davalılardan Sağlık Bakanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 10.02.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.KARŞI OYDirenme yolu ile Yüksek Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlıkta, alt işveren işçisi olarak davalı asıl işveren Sağlık Bakanlığı’na ait hastane işyerinde yemek hizmetinde aşçı olarak çalışan davacının fazla mesai yapıp yapmadığı, kanıtlayıp kanıtlamadığı noktasında toplanmaktadır.Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davacının işyerinde sabah, öğle ve akşam yemeklerini hazırladığı, haftada 6 gün 08,00-19,30 arası çalıştığı, ara dinlenme mahsup edildiğinde haftalık 15 saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek ve fazla mesai ücreti ödenmediği belirtilerek, bu ücretin davalılar asıl ve alt işverenden 4857 sayılı İş Kanunu’nun 6. Maddesi uyarınca birlikte tahsiline karar verilmiştir.Verilen kararı, davacının işvereni olan alt işveren temyiz etmemiş, Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine de Yüksek ..... Hukuk Dairesi’nce “tek tanık beyanı doğrultusunda davacının talep ettiği fazla çalışma alacağının yeterli ve inandırıcı deliller ile ispat edilemediği, fazla mesai ücretinin reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.Yerel mahkemece aynı gerekçelerle direnme kararı verilmiş ve Yükse Hukuk Genel Kurulu’nun çoğunluk görüşü ile Yüksek ... Hukuk Dairesi’nin gerekçeleri benimsenmiş ve direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.Öncelikle belirtmek gerekir ki; İş hukukunda çalışma olgusunu, bu kapsamda fazla mesai yaptığını, tatillerde çalıştığını iddia eden işçi, karşılığı ücretin ödendiğini de işveren kanıtlamalıdır. Fazla ve tatillerde çalışma her türlü delille kanıtlanabilir. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. İşçinin çalışma olgusunun tespitinde işyerinde veya komşu işyerinde çalışanların tanıklığı önemli olduğu gibi tanık olarak dinlenecek kişinin tanıklığına güveni etkileyebilecek bir durumun olup olmadığı da araştırılmalıdır.6100 HMK.’un tanıkla ilgili hükümleri incelendiğinde, 240/1 maddesinde “Davada taraf olmayan kişiler tanık olarak gösterilebilir”, 250. Maddesinde “Tanığın davada yararı bulunmak gibi tanıklığının doğruluğu konusunda kuşkuyu gerektiren sebepler varsa, bunu iki taraftan biri iddia ve ispat edebilir” ve 254. Maddesinde ise “Dinleme sırasında öncelikle tanıktan adı, soyadı, doğum tarihi, mesleği, adresi, taraflarla akrabalığının veya başka bir yakınlığının bulunup bulunmadığı, tanıklığına duyulacak güveni etkileyebilecek bir durumu olup olmadığı sorulur” kurallarına yer verilmiştir.Yüksek Yargıtay’ın iş Daireleri istikrarlı olarak, davalı aleyhine dava açanlar tanık olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi gerektiğini içtihat etmiştir. Bu açıdan gerek Yüksek .... Hukuk Dairesi’nin ve Yüksek Hukuk genel Kurulu’nun çoğunluk görüşü isabetlidir. Ancak bu beyanların diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek, sonuca gidilmesi gerekir. Kısaca tek delil olduğunda tanıklığına itibar edilmeyen tanığın, yanında başka yan deliller var ise o zaman değerlendirilmelidir(Y. 9. Hukuk Dairesi 12.05.2015 gün ve 2014/3941 E, 2015/17489 K).Diğer taraftan 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8/3 maddesine göre “Yazılı sözleşme yapılmayan hallerde işveren işçiye en geç iki ay içinde genel ve özel çalışma koşullarını, günlük ya da haftalık çalışma süresini, temel ücreti ve varsa ücret eklerini, ücret ödeme dönemini, süresi belirli ise sözleşmenin süresini, fesih halinde tarafların uymak zorunda oldukları hükümleri gösteren yazılı bir belge vermekle yükümlüdür”. Kanunun 67. Maddesi uyarınca ise “Günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile dinlenme saatleri işyerlerinde işçilere duyurulur”.Dosya içeriğine göre kararı temyiz etmeyen ve davacının işvereni olarak fazla mesai ücretinden sorumlu olan alt işveren şirket ile davalı asıl işveren Sağlık Bakanlığı arasında imzalan “Yemek Pişirme Dağıtım ve Sonrası Hizmetler Alım Sözleşmesi” hükümlerine göre alt işveren davalı asıl işveren ait işyerinde Öğle ve Akşam yemeği(diyet dahil) yanında kahvaltı” işini yürütecektir. Davacı aşçı olarak çalışmıştır. Hastane işyerinde kahvaltı, öğlen ve akşam yemek saatleri bellidir. Davacının aşçı olarak ayrıca hazırlama işi için önceden de çalışması gözetildiğinde, somut uyuşmazlıkta işin niteliğinden kaynaklanan fazla çalışmanın olacağı sabittir. Davalı asıl ve alt işveren mesai düzenlemesine dair bir belge sunmamışlardır. Sözleşmede üç öğün yemek işi yapılacağı yönündeki düzenleme fazla çalışma yapıldığına dair karinedir ve tanık beyanı ile birlikte değerlendirildiğinde, yerel mahkemenin fazla çalışma yapıldığı yönündeki tespiti doğrudur. Davalılar davacının üç öğün yemek hazırlama dışında normal çalışma düzenine tabi olduğuna dair yasada yer alan yükümlülüklerini de yerine getirmediklerine göre yerel mahkemenin direnme kararının fazla mesai ücretinin reddi gerekir gerekçesi ile bozulması yerinde değildir. Bu nedenle çoğunluk görüşüne katılınmamıştır.########## Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar Ceza Mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesinde bağlayıcılığı Taraflar arasındaki "maddi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bandırma 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 17.12.2009 gün ve 2008/252 E. 2009/308 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Daires Bilinen adres ticaret sicil adresi ise bu adrese normal tebligat çıkartılmadan 35.maddeye göre tebligat çıkartılamaz Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 8.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.07.2011 gün ve 2010/244 E-2011/262 K. Sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 26.11.2012 mirasçılar arasında gerçekleştirilen miras payı devrinin geçerli olması için noterde ya da tapu sicil memuru huzurunda yapılması zorunlu değildir. S.. E.. ile A.. C.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 27.09.2007 gün ve 303/457 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı mirasçıları tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?