Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 153 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 7073 - Esas Yıl 2009





DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı B...Mad.San.Tic.Ltd.Şti.nin ortağı olan ve 29.08.2005 tarihinde ölen M.Ş.S.in kardeşi ve mirasçısı olduğunu, muris Mustafanın davalı şirketin %50 hissedarı olup ölümünden sonra hisselerinin davacı ve kardeşi M.R.S.e miras yolu ile intikal ettiğini, şirketin Çanakkale İli, Sicil numarasında kayıtlı mermer işletme sahasının ruhsat sahibi olduğunu, davalı BK.nun yetkisi olmadığı halde davalı G.A.Ş.nin temsilcisi K.Ç.ile 22.08.2005 tarihinde yaptığı protokol uyarınca madenin kullanım hakkını 49 yıllığına 50.000 YTL.karşılığında devrettiğini, bu protokolün yapılması konusunda ortaklar kurulunca alınmış bir karar bulunmadığını, söz konusu maden işletmesinin davalı G..A.Ş.ne devrine ilişkin olarak alınan 27.03.2006 tarih ve 6 nolu ortaklar kurulu kararının usule aykırı olduğunu, toplantıya müvekkilinin çağrılmadığını, hazır gösterilerek yerine sahte imza atıldığını, kararın yoklukla malul olduğunu, davalı B.K.tarafından verilen 31.03.2006 tarih 09376 nolu vekaletnameye istinaden yapılan devir işleminin de iptali gerektiğini, bu devire bağlı olarak şirket kasasına herhangi bir para girişi olmadığını, devir için ortaklar kurulu kararı yoklukla malul olduğundan hükümsüzlüğünün tespiti ile iptaline, bu karar dayalı olarak şirketin ruhsatının davalı G.A.Ş.ne devrine ilişkin 18.08.2006 tarihli satışın iptaline, 22.08.2005 tarihli protokol ile yapılan kiralama - kullanımın hükümsüzlüğünün tespiti ile iptaline ve davalının tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı G.A.Ş.vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğmi, müvekkili şirkete ruhsat sahasının satışına ilişkin kararın usulüne uygun olarak gerçekleştirildiğini, müvekkili yönünden bu satış kararının iptalinin istenemeyeceğini, 22.08.2005 tarihli protokol uyarınca yapılan kiralama konusunda davacının şirkete daha sonra ortak olması nedeni ile iptal isteminde bulunamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.Diğer davalılar vekili, 27.03.2006 tarihli ortaklar kurulu kararı ile maden sahasına ilişkin ruhsatın ittifakla diğer davalı şirkete devrine karar verildiğini, verilen vekaletname ile 18.08.2006 tarihinde devir işlemini gerçekleştirdiğini, davacının İstanbulda oturduğunu ve durumdan haberdar olduğunu, karar defterinin her defasında İstanbula gönderilerek davacının imzasının alındığını, 22.08.2005 tarihinde kira sözleşmesini imzalayan müdürün yetkili olduğunu savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ortağın toplantı için çağrılmadığı, 27.03.2006 tarihli ortaklar kurulu toplantısının çağrısız yapıldığının davalı anlatımları ile sabit olduğu, ortaklar kurulunda alınan kararların geçerliliği için TTK.nın 388.maddesi uyarınca pay çokluğunun sağlanması gerektiği, ortaklar kurulunda alınan karara davacı adına atılan imzanın davacıya ait olmadığının saptandığı, sahte imza ile oluşturulan kararların mutlak butlan ile batıl olduğu, iptali isteminin TTK'nın 381.maddesinde belirlenen süreye tabi olmadığı, dava konusu toplantıda alınan kararların ve sonuçlarının yok hükmünde, keza şirkete ait maden sahasının devrine ilişkin işlemin yok hükmünde olduğu, maden sahasının 22.08.2005 tarihli protokol ile kiralama-kullanımının hükümsüzlüğünün tespiti ile davalının tahliyesine karar verilmesi talep edilmiş ise de, bu karar davacının ortak olmasından önce alınan bir karar olup, şirketin yetkili temsilcisi tarafından alınan usul ve yetkiye uygun bir karar olduğu, şirketin tasfiyesi sonucunda kira ilişkisinin kendiliğinden sona ereceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 27.03.2006 gün ve 6 nolu ortaklar kurulu toplantısında alınan kararın mutlak butlanla batıl olmak suretiyle yok hükmünde olduğunun tespitine, şirket maden sahasının devrine ilişkin işlemin yoklukla malul olduğunun tespitine, diğer istemlerin reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili ve davalı G...A.Ş. vekili temyiz etmiştir.KARAR: 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı G..A.Ş. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Davacı yönünden yapılan temyiz incelemesine gelince, davacı davada 22.08.2005 tarihli davalı G..A.Ş. ile imzalanan protokolün de yokluğunun tespiti talebinde bulunmuştur. Her ne kadar kural olarak bir sözleşmenin iptalini ancak tarafları isteyebilir ise de, Dairemizin yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere (02.12.2009 Tarih, 2008/12962 E. 2009/12319 K, 22.10.2009 Tarih, 2008/12764 E. 2009/10850 K.) iptali istenen sözleşmenin yoklukla malul bulunması halinde şirket ortaklarının da ilgili sıfatıyla böyle bir sözleşmenin yokluğunu talep etmede menfaatleri vardır. Davacının dava tarihi itibariyle ve davanın devamı müddetince ortak olması da böyle bir davayı açmak için yeterli olup, sözleşmenin imza tarihinde ortak olması gerekmez. Maden sahasının şirketin tek malvarlığı olup olmadığı ve 49 yıllığına kiralanmasının bir ortaklar kurulu kararı gerektirip gerektirmediği daha doğru bir deyişle ortada sözleşmenin yokluğu sonucunu doğuracak bir halin bulunup bulunmadığı belirlenerek, davacının aktif husumeti buna göre değerlendirilmesi gerekirken, bu husustaki istemin yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇYukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı G..A.Ş.ve-kilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 02.80 TL. temyiz harcının temyiz eden davalı G...A.Ş. nden alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17.01.2011 tarihide oybirliğiyle karar verildi.