Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1508 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 98 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasındaki “şirket feshi ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy Asliye 1.Ticaret Mahkemesi’nce kısmen reddine, kısmen konusu kalmadığından karar vermeye yer olmadığına ve şirketin feshine ilişkin davanın kabulüne dair verilen 11.12.2007 gün ve 2001/713 E., 2007/851 K. sayılı kararın incelenmesi davacı-karşı davalı H. K. vekili ve davalı-karşı davacı H. M. vekilinin temyizi üzerine 11.Hukuk Dairesinin 09.11.2009 gün ve 2008/7104 E., 2009/11578 sayılı ilamı ile hüküm;(...Davacı-karşı davalı H.K. vekili ve davalı-karşı davacı H.M.vekilinin temyizi üzerine 11.Hukuk Dairesinin 09.11.2009 tarih, 7104-11578 sayılı ilamı ile hüküm “… Asıl davada davacı vekili, davalı ile müvekkili H. K.’ın diğer davacının ortakları olduğunu, her ikisinin de şirketi münferiden 3 yıl süre ile temsil ve ilzama yetkili bulunduklarını, davalının kötü yönetim ve eylemleri sonucu şirketin uçurumun eşiğine geldiğini ileri sürerek, davalının TTK.nun 160 ncı maddesince yöneticilikten azline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Birleşen (Kadıköy Asliye 3.Ticaret Mahkemesi’nin 2001/904 E.) davada davacı vekili, davalı Hasan Kaynak’ın müvekkili ile diğer davalı şirketin ortakları olduğunu, ortakların birbirlerine karşı güvenlerinin kalmadığını ve şirketin maksadını gerçekleştirmesinin imkansız hale geldiğini iddia ederek, davalı şirketin tasfiyesine ve şirkete tasfiye kurulu oluşturuluncaya kadar kayyum atanmasını istemiştir.Davalı H. K. vekili, davanın reddini savunmuştur.Birleşen (Kadıköy Asliye 3.Ticaret Mahkemesi’nin 2001/737 E.) davada davacı vekili, müvekkili ile davalılardan H.K.’ın davalı şirketin ortakları olduklarını, davalı ortağın şirketten 4.5.2001 tarihinde fiilen ayrılmasına rağmen kötü niyetli olarak diğer davalıları şirket vekilliğine atadığını iddia ederek, davalı ortağın temsil ve ilzam yetkisinin tamamı ile kaldırılmasına ve şirketteki temsil yetkisine dayanarak atanmış olan davalı vekillerin davalı şirketin taraf olduğu ve olacağı tüm davalarda vekillik sıfatlarının tamamı ile kaldırılmasını talep etmiştir.Davalılar, davaya yanıt vermemiştir.Mahkemece; toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, asıl davada azil için muhik sebebin bulunduğu, davacının davasında haklı olduğu, ancak davalının 8.5.2005 tarihli ortaklar kurulu kararı ile müdür olarak atandığı ve 3 yıllık sürenin dava aşamasında dolduğu, temsil görevi sona erdiğinden davanın konusunun kalmadığı, Birleşen (Kadıköy Asliye 3.Ticaret Mahkemesi’nin 2001/737 E.) davada, davalının müdürlük görevinin yargılama sırasında sona erdiği, bu davanın da konusunun kalmadığı ancak davacının dava tarihi itibariyle haksız olduğu, birleşen (Kadıköy Asliye 3.Ticaret Mahkemesi’nin 2001/904 E.) davada şirketin feshi için muhik sebeplerin var olduğu, davacı kadar olmasa da davalı H. K.’ın da kusurlu olduğu gerekçesiyle, birleşen (Kadıköy Asliye 3.Ticaret Mahkemesi’nin 2001/904 E.) davada davanın kabulü ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak T. K.’ın atanmasına, bu dosyanın davacısının avans olarak tasfiye memuru ve ilan ücretini yatırmasına, asıl davanın konusunun kalmaması nedeni ile esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yine Birleşen (Kadıköy Asliye 3.Ticaret Mahkemesi’nin 2001/737 E.) davada, davalı Hasan Kaynak hakkındaki davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer gerçek kişi davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, asıl ve birleşen davalarda davacı/karşı davalı H. K. vekili ile davalı/karşı davacı H. M. vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı/karşı davacı H. M.vekilinin asıl ve birleşen (Kadıköy Asliye 3.Ticaret Mahkemesi’nin 2001/737 E.) sayılı davalara yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Davacı/karşı davalı H. K. vekilinin birleşen (Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2001/904 E.) sayılı dosyasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Birleşen bu dava tarafların ortağı olduğu davalı şirketin fesih ve tasfiyesine yönelik olup, bu davalı vekilince fesih ve tasfiye isteminin reddi savunulmuş, fesih ve tasfiye için muhik sebeplerin var olduğu mahkemece belirlenmiş, fesih ve tasfiye davası açan davacı ortağın davalı ortağa nazaran daha fazla kusurlu olduğu ilke olarak kabul edilmiş, ne var ki bu tespite ve kabule rağmen tarafların ortakları olduğu davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiştir.Oysa, işbu davada mahkemenin de isabetle belirlediği ve gerekçede de esasen açıkça kabul edildiği üzere fesih ve tasfiye davası açan davacı ortağın davalı ortağa nazaran daha fazla kusurlu davranışı ile fesih ve tasfiyeye ilişkin muhik sebep oluşturması ve daha sonra da oluşturduğu bu muhik sebebe dayalı olarak fesih ve tasfiye davası açması ilke olarak kabul edilemez. Zira, hiç kimse kendi kusurlu davranışlarından kendisi lehine sonuçlar çıkartamaz. Aksi düşüncenin kabulü, daha fazla kusurlu olan ortağın kendi kusurundan faydalandırılması, başka bir ifade ile fazla kusurunun ödüllendirilmesi anlamına gelir. Ancak, böyle bir kabulün hukukun genel ilkeleri yanında hakkaniyet ilkeleri ile de bağdaştırılması olanaklı değildir.Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, muhik sebep oluşturan neden yada nedenlerin oluşumunda daha fazla kusurlu olan ortağı açtığı fesih ve tasfiyeye ilişkin birleşen bu davanın salt bu nedenle reddi yerine yazılı gerekçelerle kabulü doğru görülmemiştir.3-Bozma neden ve şekline göre, birleşen (Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2001/904 E.) sayılı dosyasına yönelik olarak davacı/karşı davalı Hasan Kaynak vekilinin diğer ve davalı/karşı davalı Hakan Muran vekilinin ise tüm temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir...)gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davacı-davalı H.K. ve .....Acenteleri Ltd.Şti vekili.HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Asıl ve birleşen davalar, şirket yöneticiliğinden azil, temsil yetkisinin kaldırılması ve şirketin feshi istemlerine ilişkindir.Asıl davada davacılar H. K. ve A.Denizcilik şirketi vekili, şirketin diğer ortağı olan davalı H. M.’ın şirket yöneticisi olarak şirketi kötü yönettiğini, şirkete ait taşınmazı eşi Marina’ya muvazaalı olarak düşük bedelle temlik ettiğini, şirkete ait paraları kendi hesabına aktardığını, faiz geliri elde ettiğini, şirkete ait araçları satarak kendisine lüks araçlar aldığını ileri sürerek, davalının şirket yöneticiliğinden azlini istemiştir.Birleşen 2001/737 esaslı davada, davacı H.M. davalılar H.K.Av.S. B. Av.G.M. Ü.Ö. A. ve A.Denizcilik Acenteleri Şirketi’ne karşı açtığı dava ile davalı ortak H.K.’ın fiilen şirketten ayrılarak şirketi işlemez hale getirdiğini, şirketle rakip kuruluşlarla gayri resmi şirket aleyhine işler yaptığını ileri sürerek, davalı H.’ın şirketteki temsil ve ilzam yetkisinin tamamıyla kaldırılmasını ve H. K. tarafından 04.05.2001 tarihinde şirketteki temsil yetkisine dayanarak atanmış olan vekiller S.B. G. M. Ü. Ö. A.’in de vekillik, davalı A. Ltd. Şti’nin taraf olduğu ve olacağı tüm davalarda vekillik sıfatlarının tamamıyla sona erdirilmesini istemiştir.Davacı H. M. davalılar H.K. ve A.Denizcilik Şirketi’ne karşı açtığı birleşen 2001/904 esaslı davada ise, davalı H.’ın 2001 yılı Şubat ayından itibaren şirkete fiilen gelmediğini, şirketten para çekerek iade etmediğini, rakip şirketlerle iş yaptığını, şirketin artık devamının imkansız olduğunu, haklı sebeplerin oluştuğunu ileri sürerek, şirketin feshini istemiştir.Mahkemece, asıl davada davalı H. M.’ın şirkete ait taşınmazı eşi Marina’ya muvazaalı olarak devrettiğinin kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olduğu, azil için haklı sebebin oluştuğu, davacının davasında haklı olduğu, ancak davalının 8.5.2000 tarihinde ortaklar kurulu kararı ile 3 yıllığına atandığı ve yargılama sırasında bu süre dolduğundan konusu kalmayan dava hakkında karar vermeye yer olmadığına karar verilmiş; birleşen 2001/737 esaslı dava için, davacının, davasını özellikle H. K.’ın şirketle haksız rekabette bulunduğu sebebine dayandırdığı, ancak kanıtlayamadığı, bilirkişilerin de bu doğrultuda rapor verdiği, davacının dava tarihi itibariyle davasında haksız olduğu, ancak temsil süresi yargılama sırasında dolduğundan davanın konusunun kalmadığı gerekçesi ile karar vermeye yer olmadığına; H. K.’ın müdürlük yetkisi kaldırıldığında vekil tayin ettiği kişilerin de vekillik görevi ortadan kalkacağından ve müdür olarak davacının, vekillere azilname gönderilebileceğinden davalılar Av.S.B. Av.Gürhan M.Ü. ve Ö. A. hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Birleşen 2001/904 esaslı şirket feshine ilişkin davanın ise, her iki şirket ortağının da diğerini dava dilekçeleri ile suçladığı, bu davalar nedeniyle şirketin faaliyetsiz kaldığı, ortakların anlaşamadıkları, davacı kadar olmasa dahi anlaşmazlıkta davalı H.K.’ın da kusurunun olduğunu, şirketin devamı olanağının kalmadığı , TTK’nun 549/4 maddesi uyarınca haklı sebeplerin oluştuğu gerekçesi ile şirketin feshine karar verilmiştir.Davacı-karşı davalı H.K.vekili ve davalı-karşı davacı H. M. vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Daire tarafından yukarıya metni aynen alınan gerekçe ile bozulmuştur.Mahkeme, şirketin iki ortaklı olduğu ve her iki ortağın da birbiri ile kavga halinde bulunduğu, şirketin faaliyetlerinin dava öncesinde çoktan durduğu her iki ortağın dava, cevap ve dosyaya verdikleri diğer dilekçelerinde bırakın bir ortaklığı devam ettirmeyi bir belediye otobüsünde yan yana durmaya bile tahammülleri olmayacak şekilde olduğu, buna rağmen diğer ortağın fesih ve tasfiyeyi kabul etmemesi karşı çıkması Medeni Kanun’un 2. maddesinde yazılı iyi niyet kurallarına açıkça aykırı olup, korunmasının da mümkün olmadığı gerekçesi ile önceki kararda direnmiştir.Bozma ve direnme kararı kapsamına göre Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, 2001/904 esaslı fesih ve tasfiyeye ilişkin birleşen davada; yerel mahkeme ve özel dairece, feshi gerektiren muhik sebeplerin oluşumunda daha fazla kusurlu olduğu kabul edilen ortağın açtığı fesih davasının, salt bu nedenle(daha fazla kusurlu ortağın fesih isteminde bulunması nedeniyle) reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 549.maddesi şirketin hangi hallerde fesh edileceğini düzenlemitir. Buna göre; şirket mukavelesinde yazılı sebepler; mukavelede aksine açık hüküm olmadıkça, esas sermayenin dörtte üçüne sahip olan ortakların dörtte üçünü teşkil eden bir ekseriyet tarafından verilecek karar; şirketin iflasına karar verilmesi; ortaklardan birinin talebi üzerine ve muhik sebeplerden dolayı mahkeme kararı; kanunda yazılı sair hallerdir.14.02.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 573/1.maddesinde limited şirketin, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulabileceği; 636/3.maddesinde ise, haklı sebeplerin varlığında, her ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği, Mahkemece, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebileceği düzenlenmiştir.Somut olayda; şirket ortağı olan davacı H. M.’ın şirketin feshi için belirlenen muhik sebeplere ilişkin olaylarda davalı diğer ortak H.K.’tan daha kusurlu olduğu Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık konusu değildir.Ne var ki, şirket ortağının önce kusurlu davranışı ortaya koyup sonrasında da şirketin feshini istemesi, davalı diğer ortağın şirketin feshi isteminin reddini savunması karşısında, kendi kusurundan faydalandırılması anlamına geleceğinden bu durumun hukukun genel ilkeleri ve hakkaniyet ilkeleri ile bağdaştırılması olanaklı olmayıp, daha kusurlu ortağın açtığı fesih davasının reddine karar verilmesi gerekir.Açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davacı-davalı H. K.ve A.Deniz Acenteleri Ltd.Şti vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.