Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1507 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 531 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ECRİMİSİLTaraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, mirasbırakan ...'in maliki olduğu 724 ada 18 parsel sayılı taşınmazda bulunan 6 nolu bağımsız bölümü murisin 22.02.2011 tarihinde ölümünden itibaren davalının haksız olarak kullandığını, 1/3 payına isabet eden kira bedelini de ödemediğini, 28.09.2011 tarihinde ihtar göndermek suretiyle intifadan meni sağladığını, buna rağmen tecavüzün devam ettiğini ileri sürerek intifadan men tarihi olan 05.10.2011 tarihinden itibaren 11.000,00 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, dava konusu taşınmaz için istenen ecrimisilin fahiş olduğunu, daireye masraf yapıp yenilediğini, vergilerini ödediğini, bütün bunların tespit edilecek ecrimisilden mahsubu gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın muris adına kayıtlı olduğu, davalının konut olarak kullandığı bu yerin gelir getirici nitelikte bulunduğu, ek bilirkişi raporu doğrultusunda ecrimisilin takdiri gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 724 ada 18 parsel sayılı taşınmazdaki 6 nolu bağımsız bölümün mirasbırakan ... adına kayıtlı olduğu, murisin 22.02.2011 tarihinde ölümü üzerine davacı, davalı ve dava dışı ...'in mirasçı olarak kaldıkları, davacının 28.09.2011 tarihinde gönderdiği ihtarname ile davalıya, uzun yıllardır kullandığı çekişme konusu taşınmaz bakımından 1/3 miras payına isabet eden ecrimisili ödemesini ihtar ettiği, anılan ihtarın muhataba 05.10.2011 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.Toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile davalının muris adına kayıtlı dava konusu taşınmazı uzun yıllardır konut olarak kullandığı, davacının gönderdiği ihtar ile intifadan men edilmesine rağmen taşınmazı haksız olarak kullanmaya devam ettiği tespit edilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur.Ancak, bilindiği üzere, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zaman aşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olayda, yukarıda açıklanan ilke ve olgulara uygun araştırma yapılarak doğru şekilde ecrimisil hesabı yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılarak bilirkişiden uygulamayı gösterir ve denetime elverişli rapor alınması, taşınmazın niteliğine uygun ecrimisil hesabının yapılması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.