Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14980 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4572 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Mahkemece, "davalının eşine fiziki şiddet uyguladığı ve sürekli yalan söylediği, annesinin evliliğe müdahalesine mani olmadığı" sabit görülerek "geçimsizlikte davalının kusurlu olduğu" kabul edilmiştir. Davalının bu eylemlerinin gerçekleştiği tartışmasızdır. Ancak, davacı uzmanla yaptığı görüşmede ; "hamileliğini gizlediğinin gözlendiği" ve "altı aylık hamile olduğunu, bebeğin babasının Seyit isimli şahıs olduğunu" ifade ettiği görülmektedir. Buna göre, davacının bir başka erkekle birlikte yaşadığı kendi beyanından anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların her ikisi de kusurlu olup, birini diğerinden baskın kusurlu kabul etmek mümkün bulunmamaktadır. Diğeri ile aynı oranda kusurlu olan taraf yararına da maddi ve manevi tazminata hükmedilemez. Bu husus nazara alınmadan davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır.3-Yoksulluk nafakası alacaklısının evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, bu nafakanın kaldırılması sebebidir (TMK. md. 176/2). Nafakanın kaldırılması sebebi kabul edilen bir hususun boşanma davasında ispatlanmış olması, kusura bakılmaksızın süresiz nafaka takdirine mani olur. Davacının bir başka erkekle evliymiş gibi birlikte yaşadığı gerçekleştiğine göre, yoksulluk nafakası alamaz. Bu yön nazara alınmadan davacı yararına yoksulluk nafakası tayini doğru olmamıştır.4-Sosyal inceleme ve pedagojik değerlendirme raporunda, davacının düzenli bir hayatının bulunmadığı, şu an ki koşulları itibarıyla velayet görevini yerine getiremeyeceği bildirilmiştir. Raporda tespit edilen bu olgular ve çocuğun tarafların fiilen ayrılmalarından sonra davalı yanında kaldığı dikkate alınarak, müşterek çocuk 28.11.2010 doğumlu Elanur'un velayetinin babaya verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2, 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 4. bentteki bozma sebebine göre, davalının çocuk için takdir edilen nafakalara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, hükmün bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ise yukarıda l.bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.