Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14958 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 14867 - Esas Yıl 2013





Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 418 parsel sayılı taşınmazda davacı ve davalıların paydaş oldukları, davacının 2005 yılında fındık mahsulünü davalının topladığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı, davalının davacı ile aralarındaki anlaşma ve onun izni ile fındık mahsulünü topladığı savunmasında bulunduğu, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) tanıkların daveti edilmesini düzenleyen 243. Maddesinde “(1) Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki, tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hâllerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir. (2) Davetiyenin duruşma gününden en az bir hafta önce tebliğ edilmiş olması gerekir. Acele hâllerde tanığın daha önce gelmesine karar verilebilir. (3) Tanığı davet, gerektiğinde telefon, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, davete rağmen gelmemeye bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz”; Kanunun 259. maddesinde ise, (1) Tanıklar davaya bakan mahkemede dinlenir.(2) Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekliyse, tanığın olayın gerçekleştiği veya şeyin bulunduğu yerde dinlenilmesine karar verebilir. (3) Mahkeme, hasta veya engelli olmasından dolayı gelemeyen tanığı bulunduğu yerde dinler. (4) Mahkemenin yargı çevresi dışında bulunan tanığın, bulunduğu yer mahkemesi tarafından dinlenmesine karar verilebilir. İstinabe yolu ile dinlenilmesine karar verilen tanığın, nerede, hangi gün ve saatte dinleneceği hususu, talepleri hâlinde taraflara tebliğ edilir. Bu durumda, tanığın, hangi hususlardan dolayı dinleneceğini hâkim belirler.” Hükmüne yer verilmiştir. Tanıkların taraflarca hazır edilmesi, ya da taşınmaza ilişkin davalarda dava konusu yerde dinlenilmesini zorunlu kılan bir kural yoktur. Bunun aksinin kabulü adil yargılanma hakkı (TC. Anayasası m.36) kapsamında olan iddia ve savunma hakkının (6100 s.HMK.27, 1086 s. HUMK.mm.78) kısıtlanması ve eksik inceleme sonucunu doğurur. Somut olayda, dava paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkin olup, temelinde haksız eylem vardır. Haksız eylem her türlü delille ispat edilebilir. Davalı paydaş olduğu davacı ile aralarında anlaşma bulunduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece, “Davalı vekilinin bildirdiği tanıklar G.D.ve N. K.'ın dava konusu taşınmaz başında dinlendiği, gayrimenkulle ilişkin davalarda tanıkları taşınmaz başında dinlenmeleri gerektiği, İstanbul’da oturduğu beyan edilen tanık M. D.'nun keşif günü taşınmaz başında hazır olmadığı “ gerekçesiyle davalının bildirdiği tanık M.D.’nun dinlenilmesi talebinin reddine karar verilmiştir. Davalının bildirdiği tanık delili toplanmaksızın karar verilerek savunma hakkı kısıtlanmıştır.Hal böyle olunca, davalının bildirmiş olduğu tanık M. D.’nun HMK’nun 243. vd. maddeleri gereğince usulünce davet edilerek ya da talimat yoluyla dinlenilerek, toplanan ve toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.