DAVA VE KARAR: Gereği
görüşülüp düşünüldü.
Taşınmazlar;
A-) Özel mülkiyete
konu olurlar. Gerçek veya tüzel kişiler, kamu kurum ve kuruluşları ya da hazine
adına tescil edilebilirler. Bu taşınmazlar üzerinde tasarruf etme yetkisi, tapu
kütüğünde malik olarak gözüken veya mirasçılarındır.
B-) Kadastro
çalışmaları sırasında sınırlandırılıp özel deftere kaydedilirler. Mera, yaylak,
kışlak vs. gibi.
C-) Kadastro dışı
olup tescil harici yerler kural olarak hazinenin olup tapu kütüğüne tescil
edilmezler. Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve
tasarrufu altındadır. (TMK. madde 715) Yararı kamuya ait sular ile kayalar,
tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan
çıkan kaynakların kimsenin mülkiyetinde olmadığı anılan maddenin 2. fıkrasında
açıklanmıştır.
Köy meraları sahipsiz
yerlerden olmayıp, başlangıcı bilinmeyen bir tarihten beri köylüler tarafından
kullanılan, yararı kamuya ait olmayan yerlerdir. Tahsis edilen köy halkı
dışında başkalarının yararlanması mümkün değildir. Meralar, özel siciline kaydı
yapılmakta, tapuya tescil edilmemektedir. Ancak hatalı da olsa hazine adına
yapılan tescil işlemleri düzeltilinceye kadar geçerlidir.
Mera Kanunu'nun 4.
maddesi hukuki durumu, 5-15. maddeleri tespit, tahdit ve tahsisi, 16. madde
tescilin iptalini, 19-21. maddeler meraların korunmasını, 22-29. maddeler ise
yararlanma ve yükümlülükleri düzenlemiştir.
Devletin hüküm ve
tasarrufu altında veya hazinenin özel mülkiyeti altındaki araziler; mera,
yaylak ve kışlak olarak belirlenmekte, mera vasfının korunarak devletin
kullanımından çıkmaktadır. (4342 sayılı Mera Kanunu madde 9) Aynı Kanunun 19.
maddesi uyarınca muhtar veya belediye başkanları meraların sınır işaretlerinin
korunmasından, tahsis amacına göre en iyi şekilde kullanılmasından sorumludur.
Meralardan yararlanan hazine olmayıp, Yasanın 22 ve devamı maddelerine göre
meranın tahsis edildiği köyde ikamet eden çiftçi aileleridir. Ayrıca meralardan
elde edilen ihtiyaç fazlası ürünler 25. madde uyarınca satılıp geliri köy
sandığı veya belediye bütçesinde ayrı bir hesaba gelir kaydedilecektir.
Meraların bakım ve
ıslah çalışmaları, yararlanan çiftçi aileleri tarafından yerine getirilecektir.
Hazinenin meralarla bir ilgisi bulunmamaktadır. Yıllık otlatma ücreti ile
cezalar yine köy sandığı veya belediye bütçesinde ayrı bir hesaba yatırılacak
ve amaç dışı kullanılmayacaktır, (madde 26) Yani meraların gelir ve giderleri
ile hazinenin bir ilgisi bulunmamaktadır.
Meraları koruma
görevi muhtar ve belediye başkanlarına verilmiş olup hazinenin böyle bir görevi
yoktur. Muhtarlar tecavüz varsa il/ilçe müdürlüklerine, onlar da valilik veya
kaymakamlığa bildireceklerdir. Valilik veya kaymakamlıklar 3091 sayılı Yasa'ya
göre işlem yapacaklardır, (madde 19) Ancak TCK.nın 154. maddesi karşısında 3091
sayılı Yasa meralar yönünden uygulanamaz hale gelmiştir.
Hukuk Genel
Kurulu'nun 05.05.2010 gün, 2010/234-248 sayılı kararında; Tarım ve Köy İşleri
Bakanlığı yetkisinin; mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisiyle
sınırlı olduğu, dava açma ve takip etme haklarının olmadığı belirtilmiştir.
Mera Kanunu'nun 4.
maddesinde yer alan "Bu yerler Devletin hüküm ve tasarrufu
altındadır" hükmü hazineye malik olma hakkını vermemektedir. Çünkü HGK'nun
19.03.2003 gün, 2003/171-184 sayılı kararında açıklandığı üzere, bir yerin mera
olarak kabulü için, hayvan otlatmaya müsait olması yeterli olmayıp tahsis veya
kadimden beri kullanma unsurunun bulunması gerekir. Tahsis, Devlet malının,
genelin yararlanmasına veya herhangi bir kamu hizmetine bağlanmasıdır. Devletin
özel emlakına dahil olan mal, kamu malı kategorisine sokulmaktadır. Devlet,
mera üzerinde mülkiyet ve tasarruf hakkını kullanamaz. Sadece nezaret ve
muhafaza yetkisine sahip olduğundan, tahsis şeklini keyfi bir şekilde
değiştiremez. Meralar alınıp satılamaz, bağışlanamaz, zilyetlikten kazanılamaz,
tescil ve taksim edilemez, cebri icra veya sulha konu olamazlar.
Yukarıda özetlenen
Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği üzere; devletin meralar üzerinde
mülkiyet ve tasarruf yetkisi bulunmamaktadır. Muhafaza yetkisi de sadece 16.
maddeye göre meraların zilyetlik yoluyla hasım gösterilmeksizin yapılmış olan
tescillerinin iptalini sağlamaktır. Tescilin iptali dışında başka bir hukuk
veya ceza davası açmak, takip etmek yetkisi veya görevi bulunmamaktadır.
Köy merasının maliki
olmayan, satamayan, kiraya veremeyen, hibe edemeyen, ecrimisil alamayan,
işletemeyen, tahrip edene ceza veremeyen, bedel isteyemeyen, ıslahına
katılmayan hazinenin suçtan zarar gördüğü de söylenemez.
Meraların bakımından,
ıslahından, korunmasından, kiraya verilmesinden sorumlu olan, katkı payını
alan, para cezası veren, köy muhtarlığı veya belediye olup meraya tecavüz
suçundan zarar gören de belediye veya muhtarlık olduğundan davayı takip etme
görevi de onlarındır.
Öte yandan, hazinenin
davaya katılabilmesi için yasada özel bir hüküm bulunmalı veya CMUK.nın 237 ve
devamı maddelerindeki koşullar gerçekleşmelidir. Köy merasına tecavüz suçuna
hazinenin katılacağına ilişkin özel bir hüküm bulunmadığı gibi suçtan doğrudan
zarar gördüğü de kabul edilemez. Meraya tecavüz suçundan zarar gören, meradan
yararlanan köylülerdir. Malik olmayan ve tasarruf hakkı bulunmayan Hazine, bu
suç nedeniyle hukuki çıkarı zedelenmediğinden davaya katılamaz.
Toplumsal olaylarda
maddi zarar gören Hazine'nin sanıklar hakkındaki davaya katılamayacağı
(CGK.-30.06.2009-169/186; 22.10.2002-234/366; 07.07.1998-187/272), dolaylı
zarar görenlerin müdahil olamayacağı (CGK. -21.02.2012-279/55;
27.03.2012-26/118; 10.05.1993-122/148), Üniversiteleri denetleme, bütçelerini
onaylama yetkisi bulunan YÖK'ün malzeme alımında görevi kötüye kullanıp zarara
neden olunmasından dolayı açılan davaya, doğrudan zarar görmediği için
katılamayacağı (CGK.-03.05.2011-155/80) kabul edilmiştir.
Meraya tecavüz suçuna
hazinenin katılacağına dair özel bir düzenleme yapmayan ve bu görevi muhtarlara
bırakan yasa koyucu, Ceza Kanunu'ndaki hükümlerin yanında, köy muhtarının
meraya tecavüzünde Köy Kanunu'nun 33. maddesinde köy derneğine yetki vermiş,
köy muhtarları hakkındaki davaların da takibini sağlamıştır.
Belde ve belediye
sınırları içinde kalan meralara tecavüzün hazine tarafından takip edilmeyip
sadece belediye başkanlıklarınca takibi, buna karşılık köy meralarına vaki
tecavüzün köy muhtarları yanında hazine tarafından da takibinin kabulü
çelişkilere, eşitlik kurallarına, özel hüküm düzenlemeyen yasa koyucunun
amacına aykırıdır.
Ayrıca meraya tecavüz
suçuna hazinenin katılması halinde, meranın gelirini mal edinen muhtar hakkında
açılan zimmet davasına da, yargı kararlarının aksine hazinenin katılabileceği
sonucu çıkmaktadır.
6360 sayılı On Dört
İlde Büyükşehir Belediyesi Ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yasanın 1/3 maddesi ile
Büyükşehir Belediyesi kurulan il ve ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer
alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köy ve belde
belediyeleri ilçe belediyelerine bağlanmıştır. Geçici 1. maddenin 3. fıkrasına
göre belediye ve köyler ilçe belediyelerine devredilmiş, 13. fıkraya göre de
tüzel kişiliği kaldırılan köy ve belediyelerin devam eden davalarına ilçe
belediyelerinin taraf olacağı düzenlenmiş, meraya tecavüz davalarını takip
etmesi için hazineye yetki ve görev verilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle;
SONUÇ: Köy merasına
tecavüz suçunun mağduru köy tüzel kişiliği olup, suçtan doğrudan zarar görme
olasılığı bulunmayan Hazinenin katılma hakkı ve hükmü temyiz yetkisi
bulunmadığından, şikayetçi vekilinin temyiz isteminin CMUK. nın 317. maddesi
uyarınca reddine, tebliğnamedeki isteme uygun olarak 23.03.2015 gününde
oybirliği ile, karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Bonodaki metne itiraz - Takibin durmasına neden olabilir mi?
Alacaklı vekili tarafından başlatılan bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlu vekilinin borca itirazı üzerine icra mahkemesince takibe konu senet nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılama gerekçe gösterilerek HMK 209/1 maddesi uyarınca takibin durdurulmasına kar
SENEDİN DÜZENLENME TARİHİNİN SONRADAN DOLDURULMASI
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, taraflar arasındaki t
Aracın daha önce pert olması-Bu hususun alıcıya bildirilmiş olduğunun kanıtlanması gereği
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki “ayıplı malın iadesi ve satış bedelinin tahsili ile terditli olarak alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 02.02.2012 gün ve 2011/342 E., 2012/34 K. sayılı kararın temyi
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?