Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :3. kişi, icra mahkemesine başvurusunda, satışı yapılan taşınmaz üzerinde kooperatifleri lehine 1998 yılında 1. derece 1. sıradan ipotek konulduğunu, icra müdürlüğünce taşınmaz ile ilgili tapu kayıtları ve takyidatlar istenmeden satışın yapıldığını, ipotek alacaklısı olmaları nedeniyle kendilerine satış ilanının tebliğ edilmediğini belirterek, ihalenin feshini istemiştir.Mahkemece İİK.nun 134/2. maddesine göre tapu kaydındaki ilgililer arasındada ipotek alacaklısının da dahil olduğu, icra dosyasında kendisine satış ilanı tebligatı yapılmadığından ihalenin feshini isteyebileceği bu durumda ihalenin yapıldığını öğrendiği tarihin şikayet tarihi olarak esas alınacağı ve anılan nedenlede ihalenin feshini talep etmek hakkına sahip olduğu, ancak ihaleye konu taşınmazın satışı sonucu zararın söz konusu olmadığı, tapu kaydındaki ipotek bedelinin yapılan satış ile karşılandığı ihale bedelinin öncelikle alacaklı olan şikayetçiye ödenmesi gerekliliği kabul edilerek şikayetin reddine karar verilmiştir. Satış ilanının tebliğ edilmemesi tek başına ihalenin feshi nedenidir.İpoteğin 10.000,00 YTL (10 milyar TL.) üzerinden konulduğu, ancak ne tür bir ipotek olduğu anlaşılamamaktadır. (Limit ipoteği mi; kesin borç ipoteği mi?) Taşınmazın ikinci artırmada 10.000,00 YTL ile alacaklıya alacağına mahsuben ihale edildiği görülmektedir. İİK'nun 129/2. maddesinde belirlendiği şekilde "artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40'ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanlı olan alacaklardan da fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi gerekmektedir. Ancak yapılan satış sonucu elde edilen bedelin rüçhanlı alacaktan fazla olmadığı ve paraya çevirme ve paylaştırma giderlerini de karşılamadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca ipoteğin kesin borç ipoteği olması halinde ipotek alacaklısının faiz de istemesi sözkonusu olacağından bu durumda da alacak miktarı artacağından ihalenin feshini istemesinde hukuki yararı bulunmaktadır. Mahkemenin aksine görüşünde isabet yoktur.O halde açıklanan nedenlerle ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken reddi isabetsizdir.SONUÇ : Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 17.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.