Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14853 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7833 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 51. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/10/2012 tarih ve 2010/399-2012/215 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin Hindistan'dan ithal ettiği malın 185,67 USD karşılığında taşındığını, bu bedelin de ödendiğini, malın İstanbul'a varması ile birlikte davalının müvekkiline gönderdiği ihbarnamede nakliye bedelinin haricinde ordino, terminal, tahliye, parsiyel servis ücreti, liman güvenlik bedeli olmak üzere KDV hariç 1.217,29 USD talep ettiğini, müvekkilinin önceki emsal ithalatlarına nazaran istenen bu bedeller fahiş olduğundan itiraz ettiğini, bunun üzerine davalının fiyatları revize ederek talebini 1.097,27 USD'ye düşürdüğünü, bu rakamların da emsallarinin çok üzerinde olduğunu, bunların da ödenmeyeceğinin davalıya bildirilmesinin akabinde malların teslim edilmeyeceğinin söylendiğini, ticari itibarın zarar görmesini engellemek için 13.05.2010 tarihinde 1.119,77 USD ödeme yapıldığını, fahiş ücret isteyen davalının bu tutar kadar sebepsiz zenginleştiğini, ordino ücretinin yasal dayanağının bulunmadığını, davalının yine müvekkilinden bir talimat almaksızın ithal malları H. Loj. Dış. Tic. A.Ş.'nin deposunda muhafaza ettiğini, müvekkilinin bu şirkete de 599,63 TL ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek şimdilik 100,00 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, istenen bedellerin fahiş olmadığını, davacının haklı olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla 1.119,77 USD'nin 03.08.2010 tarihinde iade edildiğini, davanın konusuz kaldığını, ardiye ücretinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının Hindistan'dan ithal ettiği malın nakliyesi konusunda davalı taraf ile ticari ilişkiye girdiği, davacının davalı tarafa ordino, terminal ücreti, tahliye, parsiyel servis ücreti, liman güvenlik bedeli hizmetleri karşılığında 1.119.77 USD ödeme yaptığı, davacı tarafça belirtilen hizmetlerin alınmadığının iddia olunmadığı, Borçlar Kanunu'nun 62.maddesi gereğince borçlu olmadığı şeyi rızası ile ödeyen kimsenin yanlışlığa düştüğünü ispat etmesi halinde ödediğini geri isteyebileceği, davacı hakkında yapılan bir icra takibi ve açılmış bir davanın bulunmadığı, davacının ihtiyati tedbir kararı ile aleyhine icra takibi yapılmasını durdurma, menfi tespit davası açma gibi hakları olduğu halde bunları kullanmadan ve ihtirazi kayıt dahi koymadan kendi serbest iradesi ile ödeme yapmış olduğu, dolayısıyla Borçlar Kanunu'nun 62. maddesinin uygulanması koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, yapılan nakliye sonucu davalı tarafından verilen bir kısım hizmetler için istenen fahiş bedellerin emtianın teslim alınabilmesi için davalıya ödenmek zorunda kalındığı, bu şekilde davalının sebepsiz zenginleştiği, ayrıca davalının, davacıdan talimat almaksızın emtianın dava dışı bir firmanın ardiyesine teslim edildiği, bu nedenle de zarara uğranıldığı iddiasına dayalı alacak davasıdır. Mahkemece, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmişse de, davacı tarafından hizmet bedelleri için davalı hesabına yapılan havale işlemine ilişkin dekontta "itiraz haklarının saklı tutulduğu" belirtilmiştir. Karara dayanak yapılan 818 sayılı BK'nın 62'nci maddesinde belirtilen hataen ödemeden kastedilen borç sebebinin yokluğu olup somut olayda borç sebebinin bulunmadığı değil, istenen ücretlerin fahiş olduğu iddia edilmektedir. Bu itibarla, mahkemece davacının istirdat isteminde haklı olup olmadığı işin esasına girilmek suretiyle değerlendirilmeli, davalının her ne kadar çekince ile de olsa istirdat istemine konu edilen meblağı davacıya iade ettiği nazara alınarak 818 sayılı BK'nun 84'üncü maddesi de değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davacının rızaen ödediği bedelin 818 sayılı BK'nın 62'nci maddesi uyarınca iadesini isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediği gibi davacı, dava dışı şirkete ödenen ardiye bedelinden de davalının sorumlu olduğunu ileri sürdüğü halde mahkeme gerekçesinde bu hususta olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmaması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.