Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14797 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10037 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesi(İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 14/11/2013Numarası : 2011/413-2013/492Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü:1-Davalının temyizi yönünden; 6100 sayılı HMK'nun geçici 3.madde 1.fıkrasına göre; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2.fıkrasına göre; Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454'üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK'nun 427/2.maddesi uyarınca temyiz edilemez.Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra(inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir.İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir.Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir.Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir.Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir.Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında “5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15.maddesindeki düzenleme gereği HUMK'nun 427.maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir.2013 yılında mahkemelerce verilen kararların temyiz edilebilmesi için temyize konu dava değerinin 1.820,00 TL'sını geçmesi gerekir.Somut olayda temyize konu edilen miktar 650,18 TL olup karar tarihi itibariyle hüküm kesin nitelik taşıdığından davalının temyiz dilekçesinin reddi gerekir.2-Davacı temyizine gelince; Davacı, davalı işyerinde kanalizasyon temizlik elemanı olarak çalışırken iş akdinin sona erdiğiniden bahisle fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ödetilmesini istemiştir. Davalı, tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Fazla mesai alacağının ispatı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.Somut olayda, davacının fazla çalışma ücreti talebi davalının sunduğu puantaj kayıtlarına itibar edilerek hesaplanmıştır. Ne var ki, dosyaya sunulan kayıtlar, yasaya uygun olarak tutulmuş puantaj kayıtları değildir. İçeriklerinin incelenmesinde, fazla mesaiye dair kayıtlar bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının fazla mesai alacakları yönünden sunulmuş yazılı belge olmadığı kabulü ile tanık beyanlarına göre hesaplama yapılması gerekmektedir. Hal böyle olunca, mahkemece yasaya uygun olmayan puantajlara göre yapılan hesaplamanın kabulü ile hüküm kurulması hatalıdır. Mahkemece yapılacak iş, tanık beyanları esas alınarak yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırmak, haftalık 18 saat fazla mesai yapıldığı kabulü ile ve takdiri indirimin en son bulunan brüt rakamdan yapılması suretiyle hesaplanacak rapordan çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, davalının temyiz dilekçesinin reddine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine 30.6.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.